Evet…
Evet…
Evet…
Referanduma 2 hafta kaldı ve bazı konular halkımız tarafından daha net anlaşılmaya ve sonuçları belirginleşmeye başladı.
Bazı maddelerin diğer maddeler ile ilişkilendirilerek demokrasi yönünde atılması düşünülen adımlara da katkı sağlayacağı anlaşılmaya başlandı.
Örneğin fişleme devri biteceğine göre, referandum öncesi TSK’dan dinci olarak fişlenenlere itiraz hakkı doğacaktır.
Bu şu demektir.
Referandum öncesi beni fişlediniz.
Artık bu fişlemeyi iptal ediniz.
Beni temiz vatandaş sınıfına alınız.
Fişlenmekten dolayı kaybettiğim haklarımı iade ediniz anlamı çıkacak ve fişlenerek TSK’dan ihraç edilen subay ve astsubaylara 2. kapı açılmış olacaktır.
Önce YAŞ kararlarının yargıya açılması ile hakkını arayabilecek.
Fişleme dönemi bittiği için de artık fişlendiği durumdan kurtulması için paralel dava ile aynı yolu kullanarak haklarını geri alabilecektir.
Birbiri ile alakalı daha başka durumlarda elbette olacaktır.
Fişlenme ile ilgili süreç referandumda “EVET” çıktıktan sonra ilave düzenleme ile eskiye dönük olarak ta uygulanmalı ve insanların iftira fişlemeleri ile bozulan sicilleri düzeltilmelidir.
Bu diğer insanlar için de geçerlidir.
Temiz toplum ancak bu şekilde olabilir.
İnsanları fişleyerek karalamak, tolum dışına itmek Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmaz.
Yüz kızartıcı suçlar, elbette cezalandırılacaktır, bu konu fişleme ile zaten alakalı değildir.
Fişleme suç oluşmadığı halde birilerini zor durumda bırakmak için yapılan illegal işlemlerdir.
Darbe zihniyetinin eseri olan bu tutum oylarınızla bitirilmelidir.
Hiç kimse ötekileştirilmemelidir.
Anayasada zaten var olan fikir ve kanaat hürriyeti birilerinin keyfi uygulaması ile kısıtlanamaz.
İnsanlar keyfi olarak fişlenemez.
Uygar toplumlarda insanları sınıflandırmak, kategorize etmek yoktur.
Bu yükü milletimiz referandumda “EVET” diyerek üzerimizden kaldırmalıdır.
Bu yük ağırdır.
İnsan onurunu zedeleyici tavırlar bu millete yakışmaz.
Kanunlarda suç olan durumlar belirtildikten sonra suç unsuru olmayan nedenler suç gibi gösterilip fişlemek, ardından komplo teorileri üreterek ekarte etmek insanlara yapılabilecek en büyük zulümdür.
Darbeye zemin hazırlamak için inançlı subay ve astsubayların TSK tarafından fişlenmesi ve disiplinsizlik yaygarası ile ilişiklerinin kesilmesi ve bunu anayasaya uygunmuş gibi gösterilmesi Türk Milletine yapılmış en büyük ihanettir.
Türkiye’de bu yapılmıştır.
12 Eylül 1980 ne kadar kara bir tablo ise, 12 Eylül 2010 ondan bin kere ak bir tablo ortaya çıkarmalıdır.
Hayır diyeceğim diyenler bu sistemin devam etmesinden yana olan derin devlet taraftarlarıdır.
Statükoculardır.
Vesayet yönetiminin devamından yana olanlardır.
Hayırcılar bu memleketin ayağa kalkmasını istemeyen, istibdatçılardır.
Kendi faşizan fikirlerinin eseri olan darbeci zihniyetin devamından yana olanlardır.
Haydi Türkiyem kendine gel.
Ayağa kalk.
Daha demokratik bir anayasanın birinci ayağını kurtar.
Bunun arkası gelecek.
Bu millet artık yaya kalmayacak.
Ahmet TÜRKAN - HABERNAME