Görünen o ki hızlı bir şekilde anayasa değişikliği, ardından da referanduma doğru yola çıkılmış durumda. İktidar kanadından yapılan tüm açıklamalar bunu gösteriyor. Eğer bundan önce olduğu gibi iktidar partisi yine "Gerilime sebep olmamak"(!) adına anayasa değişikliğini rafa kaldırmazsa görünen bu. Çünkü, anayasa değişikliğinin gündeme gelmesi ile birlikte CHP ve MHP'nin sergilediği tavra bakıldığında gerginlikten kaçınmak mümkün değil. Hatta diyebiliriz ki söz konusu partiler gerginliği siyasetlerinin stratejisi olarak uyguluyorlar.
Demek isteğim o ki iktidar partisi gerilimi ve sonuçlarını göze alamıyorsa anayasa değişikliğini gündeme getirmek doğru bir davranış biçimi değildir. Bunu söylerken kesinlikle anayasa değişikliğine karşı olduğumu söylüyor değilim. Hatta söz konusu değişikliğin yapılmasında çok geç kalındığını; bu işi iktidar partisinin ilk iktidar döneminde halletmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Artık o günler çok geride kaldı ve yeni bir anayasa yapılması konusunda iktidar partisinin yakalamış olduğu, daha doğrusu halkın kendisine verdiği desteği, gereği gibi kullanmadığını düşünüyorum. Bugün için ister yeni bir anayasa hazırlanması ister bazı değişikliklerin yapılması referandumsuz mümkün görünmüyor. Çünkü, CHP ve MHP değişikliğe destek vermeyeceklerini ısrarla belirtiyor, BDP ise desteğini seçim barajının indirilmesine bağlıyor. Yani seçim barajı indirilmediği takdirde anayasa değişikliğine karşı çıkacaklarını vurguluyorlar. Buna karşılık iktidar partisi sözcüleri seçim barajının düşürülmesini düşünmediklerini ifade ediyorlar. Bu ise kaçınılmaz olarak referandumu gündeme getiriyor. Uzak bir ihtimal olsa bile bir de iktidar partisi grubunun fire vermesi söz konusu olursa değişikliğin referanduma gitmeden Meclis'te reddedilme ihtimali bile vardır.
Görünen o ki seçim barajının düşürülmesi AK Parti'nin tek başına iktidarına son verir. Buna karşılık referanduma gidilir ve anayasa değişikliği reddedilirse bu da Başbakan'ın "Referandumdan ret çıksa bile erken seçim yapmam" demesine rağmen erken seçimi gündeme getirir ve böyle bir erken seçimde iktidar partisinin aleyhine olur.
Elbette siyaset yeri geldiğinde risk almaktır. Hiçbir risk almadan siyaset yapmak demokratik açılım gibi bir iddiayı gündeme getirenler için mümkün değildir. Bunun için Başbakan'ın ileride geri adım atmak zorunda kalabileceği konularda kesin konuşmaktan kaçırması gerekir.
Bu bakımdan en sağlıklı yol kampanyasının esasını yeni bir anayasa hazırlanması oluşturacak bir erken seçim kararıdır. Seçim kampanyası boyunca yeni bir anayasadan yana olanlar halka bunun sebeplerini anlatır, halktan ona göre oy isterler. Böyle bir seçim kampanyası sonucu oluşacak Meclis'in öncelikli konusu Kurucu Meclis görevi de üstlenerek yeni bir anayasa olur. Seçimlerden yeni çıkmış, yıpranmamış bir Parlamento yeni anayasayı hazırlar mesele biter. Bir yandan Ergenekon soruşturması davaları, öbür yandan Balyoz Planı çerçevesinde yürütülen soruşturma ve açılan davalar ister istemez bir gerilime yol açmıştır. Yeni bir anayasa ya da anayasa değişikliği ile yargı reformunun gündeme gelmesi bazı kurumların haklı ya da haksız karşı harekete geçmelerine, en azından direnişlerine vesile olacaktır. Yıllardan beri belli bir konuma gelmiş kişiler bu konumlarını ve otoritelerini yitirmek istemeyeceklerdir.
Bu arada Anayasa Mahkemesi Başkanı her fırsatta yapılacak anayasa değişikliğinin kendilerine gelebileceğini, bunun için şimdiden görüş belirtmenin doğru olmayacağını belirtiyor. Öyle anlaşılıyor ki anayasa değişikliği Yüksek Mahkeme'ye gelirse ciddi bir sıkıntı söz konusu olacaktır. Sayın Kılıç'ın vurgularından bunu anlıyorum. Bu arada Sayın Kılıç bir gazeteye yaptığı açıklamayı söz konusu gazete, "Ben yaptım olmaz" başlığı altında veriyor ki bu da sanki bir ikaz gibi görünüyor. Bütün bunları statükonun korunması gerektiği anlamında söylüyor değilim. Statükonun değişmesi zamanı gelmiş de geçmektedir.
Bu elbise bu millete artık çok dar geliyor. Sağından solunda patlamaya başlamıştır. Sadece referandum silahının geri tepmesi ihtimaline karşı hazırlıklı olunması gerektiğini hatırlatıyorum. Rahmetli Özal, kendini en güçlü hissettiği bir zamanda siyasi liderlerin yasaklılığının kaldırılmasını referanduma götürdü ve sonunda yenilmiş olarak çıktı.