Pakistan'da seller yüzünden 13 milyon insan perişan olmuş, evsiz barksız kalmış, tarlaları bahçeleri tarumar olmuş... Çin'de bir şehri kayan topraklar yutmuş, bin kişi ölmüş... Rusya'da aşırı sıcaklarla birlikte genel yangınlar başlamış, Moskova'da halk maske ile dolaşıyormuş... Her taraftan afet haberleri geliyor.
Dünyanın tahıl ambarı Rusya buğday ihracını yasaklamış.
İsrail İran'ı vuracakmış...
Afganistan'da işgalci güçlerin durumu her gün kötüye gidiyormuş...
Türkiye'de terör çok artmış...
Ülkemizde Ramazanın ilk 15 günü pek sıcak geçecekmiş. Ondan sonra yağmurlar, seller olabilirmiş. (İnşallah olmaz)...
Bu sene her yer alenen oruç yiyenlerle doluymuş.
Tunceli'de, vaktiyle halkın katl edildiği dere kenarında plaj açılmış, halk neş'e ve keyif içinde, kimisi mayoyla, kimisi donla suya girip eğleniyormuş.
Oruç tutan dindar halkın bir kısmı akın akın türbelere, ziyaret yerlerine gidiyormuş...
Çalgılı ve içkili eğlence yerleri, fuhuşhaneler, batakhaneler, meyhaneler, sefahat mahalleri lebaleb doluymuş...
Ehl-i dünya dünyada ehl-i ukba ukbada, her biri zevk ve keyif içindeymiş...
Fakirler tarhana çorbası, bulgur pilavı, hoşaf ile iftar ederken zenginler otuz-kırk çeşit yiyecek ve içecekle günlerini gün ediyormuş...
(Filmini gördüm) Denizin altındaki faylardan fokur fokur gazlar çıkıyormuş.
Demlizadeler'in iftarında on kap yemek ve tatlı, beş şişe su ve meşrubat içen Umrevi bey hastahaneye kaldırılmış...
Acaba Ramazanın 15'inden sonraki yağmur ve sellerde facialar olur mu?
Terör daha da artar mı?
Fitne ve fesatlar, provokasyonlar yüzünden bazı yerlerde halk birbirine girer mi?
Büyük İstanbul zelzelesi acaba hangi tarihte olacak? Olacağı kesin de tarihini bilen yok...
Zemzemî bey, armutla beslenen ineğin sütünden çıkarılmış armudî tereyağ ile basmacı pirincinden pilav pişirtmiş...
Hacı bey oruç tutuyor, namaz kılıyor, oğlu Beberuhi Tarçın bey Bağdat caddesinde gece yarısından sonra lüks otomobiliyle dehşet saçıyor.
Politikacılar dehşetli horoz dövüşleri yapıyor.
Umreciler, Mekke'de çok lüks otellerden Kabe-i muazzamaya tepeden bakıyor.
Gelecek tehditler ve tehlikelerle dolu olsa da hayat durmuyor. Hırsız hırsızlığını yapıyor, aşüfte karı fahişeliğini icra ediyor, ribacı riba işlerini aralıksız sürdürüyor, talancı talan, soyguncu soygun peşinde...
Birini gördüm, oruç tutuyordu ve oruçla aldanmıştı.
Oruçlu biri, ölü kardeş eti yiyordu günde birkaç saat.
İhlasla tutulan oruç kurtuluşa vesile olur. Orucu sadece kalıbı ile değil, kalbi ile de tutmak gerek.
Peygamberin (Salat ve selam olsun ona), Ashabın, Selefin, gerçek ulema ve fukahanın, evliyaullahın, salihlerin tuttuğu oruçlar gibi oruç tutmaya çalışmak.
Günahlarına ağlayarak, kusurlarına üzülerek oruç tutmak.
Gurursuz, kibirsiz, ucbsuz, "Ben oruçluyum iyiyim, onlar oruçsuz kötüler"siz, tam bir tevazu ve tezellül ile oruç tutmak.
Ya Rabbi, bizi sellerden, zelzelelerden, yangınlardan, büyük fitne ve fesatlardan, ihtilâl ve iğtişaşlardan, savaşlardan, yer ve gök afetlerinden muhafaza buyur.
Eski Ramazanlarda borulu gramofonlar Kantocu Şamram'ı çalarmış... Allah aşkına bırakın bu saçmalıkları...
* (İkinci yazı)
TÜRKİYE'DE BAHAÎLER
Bahaîliğin merkezi İsrail'dedir. Ülkemizde de Bahaî cemaati vardır ve gayet teşkilatlıdır. Onlar gizli çalışırlar, deşifre olmak istemezler. Biz Müslümanlar ise, adalete ve insan haklarına aykırı olmamak şartıyla onları bilmek, tanımak isteriz. Türkiye Bahaîlerinin sayısı ne kadardır? Elimde bir rakam yok ama kemiyet (kelle sayısı) bakımından az, keyfiyet ve ağırlık yönünden güçlü olduklarını biliyorum. Geçenlerde Bahaî bir profesör, büyük üniversitelerden birine dekan tayin edildi.
İran İslâm cumhuriyetinde Ermenilere, öteki Hıristiyanlara, hattâ Yahudilere hürriyet verilmiştir ama Bahaîler rejim için büyük bir tehlike ve tehdit olarak görülmektedir.
Merkezi İsrail'de olan bu din ve cemaat Siyonistlerle işbirliği yapmakta mıdır?
Türkiye'de, çoğunlukta olan Müslümanlara karşı tutumları nedir?
Politikacılar, medyacılar, büyük bürokratlar, akademisyenler, kültür ve sanat erbabı içinde Bahaîler var mıdır? Bunlar kimlerdir? Gayeleri nedir? Nasıl teşkilatlanmışlardır? Dinlerine (cemaatlerine) yeni üyeler bulmak için çalışıyorlar mı? Bunlara benzer suallerin doğru cevaplarını öğrenmek isterim. Bu isteğim elbette bir suç değildir. İnsanların temel haklarından biri de bilgilenmektir. Yeter ki, bu bilgilenme adaletle müterafık (birlikte) olsun.
* (Üçüncü yazı)
FAZLA SU ÖLDÜREBİLİR!
GAZETELERDE, internet sitelerinde her gün ipsiz sapsız sağlık, şifalı bitkiler haberleri çıkıyor. Şu meyva kanseri önlermiş, şu bitki kalbe iyi gelirmiş, filan otu çok yemeliymiş, bin derde devaymış falan filan.
Çok su içme konusunda da sayısız haberler var.
Bu kontrolsuz, denetimsiz, ciddiyetsiz haberlerin yüzde ellisi doğrudur, yüzde ellisi yanlıştır.
Önce sudan başlayalım:
(1) İnsanın çok suya değil, gereken miktarda suya ihtiyacı vardır.
(2) Haddinden fazla aşırı miktarda içilen su hasta eder ve bazen öldürür. Bunu ben kendimden söylemiyorum, uzmanlar söylüyor.
(3) İnsandaki böbreklerin bir kapasitesi vardır. Bu kapasite üzerindeki su zehir tesiri yapar.
(4) Her insanın bünyesi, yapısı bir değildir. Kimisi sıcak günlerde beş litre sıvı alabilir, kimisine iki üç litre yeter.
Yemede içmede altın kurallar şunlardır:
* Azı faydalı ve şifalı olan şeyin çoğu zararlı ve zehir olur. Bir örnek vereyim: Bir çorba kaşığı bal (gerçek bal) şifadır, bir oturuşta bir kavanoz bal yiyen hastalanır ve ölebilir.
* Yüz gram kiraz şifa olur, bir oturuşta iki kilo kiraz yiyen hastanelik olabilir.
* Doyduktan sonra yemek ve içmek çok zararlıdır, İslâm dinine göre haramdır ve nice hastalıklara sebebiyet verir.
* Birkaçı hariç şifalı bitkileri ciddî bir uzmanına sorarak kullanmalıdır. Rasgele şifalı bitki kullanmak zarar verebilir.
* İyi beslenmek için kahvaltılarda ve yemeklerde şu baharatlar ve bitkiler azar azar, zaman zaman tüketilmelidir: Karabiber, çörekotu, kuru veya yaş nane, kekik, biberiye (Bildiğimiz biber değil, bir tür ince yapraklı bitki), maydanoz, pul biber, soğan, sarımsak (kokusundan çekiniliyorsa pişmiş olarak), reyhan, tere, roka, dereotu vs(Bunların hepsinin doğal, ekolojik, temiz olması gerekir.)
* Sızma zeytinyağı büyük şifa kaynağıdır.
* Beyaz ,bembeyaz, en beyaz ekmek tüketenler uzun vadeli intihar etmiş olur. Kepekli ekmek yemek gerekir.
* Boyasız, aromasız tabiî ekolojik çaydan günde üç bardak içilirse şifa verir.
*Sağlıklı yaşamak için lüks, ağır, pahalı yiyeceklerden uzak durmak gerekir.
* Böğürtlen, frenk üzümü, koca yemiş, muşmula, yer elması, şalgam gibi her zaman bulunmayan meyve ve sebzelerden yılda birkaç kez tüketilmelidir.
*Lahana başlıbaşına bir hastane ve eczanedir. Bol bol kapuska yemeniz tavsiye olunur.
* UYARI: Yemekleri az yemezseniz bu anlattıklarımın faydası olmaz, hastalıktan ve dertten kurtulamazsınız.
Tarih boyunca gelip geçmiş en büyük tabib Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellemdir. O "Devanın ve şifanın temeli perhiz yapmaktır (Az yemektir) buyurmuştur.