Elhamdülillah bu Ramazana da afiyetle erdik
O’nu ıstırap içinde bekleyenler vardı
Ramazandan ramazana gördük ve verdik
On bir ay hep sırt döndüklerimiz vardı
Kimimiz fitrelerle ettik iktifa
Zekât verişimiz de sadra şifa
Onu da, milimi milimine hesaplarız
Çok gitmesin diye on defa çıkarır, toplarız
Akşamı iple çekeriz envai çeşit pidelerle
Tıka basa dolmuş sofralar, doymuş midelerle
Açlığımızı öfkelerimize yansıttığımız reçetelerle
Rahmet selinin önünden kaçanlar gibiyiz Ramazan
Evvelce sular gelirdi uzaklardan güğüm güğüm
Lüks otel iftarları boğazımda düğüm düğüm
Fakirin ömründe hiç tatmadığı sofralardı gördüğüm
İnandıklarımızla yaşadıklarımız, ne iş bu? Ramazan!
Akşamüstü trafiğinde, direksiyonu yumrukluyor
Pide kuyrukları, sabrımızı sonuna dek zorluyor
Şeytan, çirkin bir kelâm için ağızlarımızı kolluyor
“Ben oruçluyum” sözünü, zor hatırlıyoruz Ramazan!
Sazlı, cazlı tv kanallarıyla beyinler uyutulmuş
Uzak diyarları bırakın, komşular unutulmuş
Kimilerinin hiç umurunda değil, kudurmuş
Aç kalmakla her şeyi tamam sanıyoruz Ramazan!
Biz, “iftara hangi etli yemek uygun düşer”i hesaplarken
Çeçen dağları, Irak bombaları ağzımızın tadını bozmuyor
İftar ziyâfetlerinin birinden ötekine, aramızdan su sızmıyor
Uçurumun kenarında uzun cümleler kuracağız Ramazan!
Hep böyle dalgın yürüyoruz, ne zaman koşuşturacağız
Ne zaman gözyaşlarını seccadelerle buluşturacağız
Ne zaman hâlden anlayacak, yardımlaşacak, paylaşacağız
Sen gidince biz, günah okyanusunda yüzüyoruz Ramazan
Gittiğinde, dertleri süren açların orucu devam edecek
İftar ve sahur sofralarına gene bombalar düşecek
“Nasıl da geçti sayılı günler” muhabbetiyle bayrama girecek
Ve biz gene, mütemadiyen yiyenlerden olacağız Ramazan
Ey bizim hiç Batmayan’ımız, Rabbimiz, ya Vekîl
İçimizdeki fırtınaları dindir, günahlarımızı sil
Ne olur affet bizi, merhamet et, sana ettik tevekkül
Seni hatırımızda tutmaya bahanedir her Ramazan