JPMorgan adlı uluslararası yatırım bankası Kapatma Davası'na ilişkin bir değerlendirme yayınladı.
Bankaya göre "en olumsuz karar" çıksa dahi, yani AKP kapatılsa bile piyasalar fazla etkilenmeyecek.
Çünkü siyasi krizden dolayı hisse senetleri zaten ciddi biçimde değer kaybetmiş durumda. Banka daha fazla bir düşüşü öngörmüyor.
Bunlar JPMorgan'ın ekonomi temelli değerlendirmeleri. Ancak raporda öyle noktalar var ki iş ekonomiden çıkıp siyasetin ve ideolojinin alanına giriyor.
Gelin birkaçına değinelim.
Şöyle diyor JPMorgan:
* "Türkiye'deki politik belirsizliğin, Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile birlikte azalacağını düşünüyoruz."
Kararın ne olacağına bağlı. Kapatma kararı ciddi bir siyasi belirsizlik ortamı yaratır. Mesela bazı güçler, AKP milletvekillerini kapmaya çalışacak. Tayyip Erdoğan ise trenin vagonlarını rayların üstünde tutmak için uğraşacak. Bin bir türlü senaryo konuşulacak.
AYM'nin 11 üyesi, oylarını 6'ya 5 şeklinde kullanırsa AKP kapatılmamış olur. Ancak bu sonuç partiyi şaibe altında bırakacak. Laikçi kesimler ve onların temsil eden medya yaylım ateşi sürdürür.
* "İstanbul'daki ekibimiz davadan piyasa dostu bir sonuç çıkma ihtimalini yüzde 80 olarak görüyor."
'Piyasa dostu' kararı ancak piyasaları önemseyen, yani serbest pazar ekonomisine, rekabete inanan insanlar verebilir.
Halbuki AYM'de çoğunluğu, devletin piyasayı belirleyen bir aktör olmasını arzulayan üyeler oluşturuyor. Bu fikirlerini 1930'lardaki "ılımlı devletçilik" diye tanımlanan (ki o zamanlar Atatürk sağdı, başbakan da İnönü'ydü) düzene dayandırıyorlar.
Aynı zihniyet, mesela özelleştirmeleri hiç tasvip etmiyor. Hatta şöyle diyebiliriz: JP Morgan'ın Türkiye ekonomisini bu biçimde analiz etmesini dahi "emperyalizmin müdahalesi" olarak görüyorlar! Dolayısıyla AKP'nin kapatılması, Atatürkçü ekonomiye (ne demekse?) verilen zarar karşısında hiç olmazsa rövanşın kazanılması anlamına gelecek.
Bankaya göre "en olumsuz karar" çıksa dahi, yani AKP kapatılsa bile piyasalar fazla etkilenmeyecek.
Çünkü siyasi krizden dolayı hisse senetleri zaten ciddi biçimde değer kaybetmiş durumda. Banka daha fazla bir düşüşü öngörmüyor.
Bunlar JPMorgan'ın ekonomi temelli değerlendirmeleri. Ancak raporda öyle noktalar var ki iş ekonomiden çıkıp siyasetin ve ideolojinin alanına giriyor.
Gelin birkaçına değinelim.
Şöyle diyor JPMorgan:
* "Türkiye'deki politik belirsizliğin, Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile birlikte azalacağını düşünüyoruz."
Kararın ne olacağına bağlı. Kapatma kararı ciddi bir siyasi belirsizlik ortamı yaratır. Mesela bazı güçler, AKP milletvekillerini kapmaya çalışacak. Tayyip Erdoğan ise trenin vagonlarını rayların üstünde tutmak için uğraşacak. Bin bir türlü senaryo konuşulacak.
AYM'nin 11 üyesi, oylarını 6'ya 5 şeklinde kullanırsa AKP kapatılmamış olur. Ancak bu sonuç partiyi şaibe altında bırakacak. Laikçi kesimler ve onların temsil eden medya yaylım ateşi sürdürür.
* "İstanbul'daki ekibimiz davadan piyasa dostu bir sonuç çıkma ihtimalini yüzde 80 olarak görüyor."
'Piyasa dostu' kararı ancak piyasaları önemseyen, yani serbest pazar ekonomisine, rekabete inanan insanlar verebilir.
Halbuki AYM'de çoğunluğu, devletin piyasayı belirleyen bir aktör olmasını arzulayan üyeler oluşturuyor. Bu fikirlerini 1930'lardaki "ılımlı devletçilik" diye tanımlanan (ki o zamanlar Atatürk sağdı, başbakan da İnönü'ydü) düzene dayandırıyorlar.
Aynı zihniyet, mesela özelleştirmeleri hiç tasvip etmiyor. Hatta şöyle diyebiliriz: JP Morgan'ın Türkiye ekonomisini bu biçimde analiz etmesini dahi "emperyalizmin müdahalesi" olarak görüyorlar! Dolayısıyla AKP'nin kapatılması, Atatürkçü ekonomiye (ne demekse?) verilen zarar karşısında hiç olmazsa rövanşın kazanılması anlamına gelecek.
Bence JPMorgan'ın uzmanları laikçi kesimdeki hıncın büyüklüğünü kavramakta güçlük çekiyor.
Bu ülkede sadece ve sadece "AKP'yi laiklik karşıtı" gördüğü için Ergenekon çetesine destek verenler var.
"AKP şeriatı getireceğine, ordu darbe yapsın" diyenler sürüyle. Üstelik tarihsel ve sosyolojik nedenlerden dolayı, sayılarıyla orantısız bir medya kapasitesine sahipler bu kesim. Bağırmaya başladıklarında ciddi bir etki yaratıyorlar.
Geçen yılki cumhuriyet mitinglerinde tam da bunu görmedik mi? Olağanüstü bir güç birliği sergilediler, meydanları gümbür gümbür inlettiler. Hakikaten de çarpıcı bir atmosfer yarattılar.
Ancak seçim sandığında sayılarının çıkardıkları sesle orantılı olmadığını gördük.
JP Morgan'ın uzmanları farkında mı bilmiyorum ama "laiklik ve din" söz konusu olduğunda bu insanlar adeta şuurlarını yitiriyor. Normal hayatta mantıklı, akılcı ve tutarlıyken dönüşüm geçiriyor ve akla hayale gelmedik saçmalıkları savunabiliyorlar.
Diyeceğim şu: Çıkacak karar "piyasa dostu" olabilir elbette. Ancak o kararı piyasa düşmanları alacak.
Yani piyasalar sevinse dahi, o karar bambaşka mülahazalar sonucunda verilmiş olacak.
Bu ülkede sadece ve sadece "AKP'yi laiklik karşıtı" gördüğü için Ergenekon çetesine destek verenler var.
"AKP şeriatı getireceğine, ordu darbe yapsın" diyenler sürüyle. Üstelik tarihsel ve sosyolojik nedenlerden dolayı, sayılarıyla orantısız bir medya kapasitesine sahipler bu kesim. Bağırmaya başladıklarında ciddi bir etki yaratıyorlar.
Geçen yılki cumhuriyet mitinglerinde tam da bunu görmedik mi? Olağanüstü bir güç birliği sergilediler, meydanları gümbür gümbür inlettiler. Hakikaten de çarpıcı bir atmosfer yarattılar.
Ancak seçim sandığında sayılarının çıkardıkları sesle orantılı olmadığını gördük.
JP Morgan'ın uzmanları farkında mı bilmiyorum ama "laiklik ve din" söz konusu olduğunda bu insanlar adeta şuurlarını yitiriyor. Normal hayatta mantıklı, akılcı ve tutarlıyken dönüşüm geçiriyor ve akla hayale gelmedik saçmalıkları savunabiliyorlar.
Diyeceğim şu: Çıkacak karar "piyasa dostu" olabilir elbette. Ancak o kararı piyasa düşmanları alacak.
Yani piyasalar sevinse dahi, o karar bambaşka mülahazalar sonucunda verilmiş olacak.