Bıraksan, üç günde bezdirecek İstanbulluyu.
Bıraksan, sen değil vatandaş soracak, kardeşim İstanbul bu haldeyken, ne işin var Diyarbakır'da diye.
Bıraksan, işten çıkarılan insanlar gibi yüzlerce olumsuz malzeme verecek zaten.
Bıraksan, bugün için makul gördüğün tatil hikâyeleri bile her olumsuzlukta gündeme gelecek ve vatandaş bunu yazacak bir yere.
Bıraksan İgdaş’ı, İstaç’ı, İsfalt’ı, İDO’su, Kiptaş’ı, metrosu, metrobüsü, köprüsü indirecek zaten.
Bıraksan, İmamoğlu inşaat'ın Beylikdüzü Belediyesi sınırlarında inşa ettiği bloklar çökecek üzerine çoktan.
Bıraksan, mağdur değil madara olacak.
Ama yok!.
Hiç olur mu öyle şey.
İstanbul’u teslim etmek yetmez. Tüm Türkiye’yi sunmak gerekir.
Bu denli aleni yazılar yazmayı tercih etmediğimi okuyucu bilir. Lakin, beni bu yazıyı yazmaya iten o kadar keskin gerekçeler var ki, tutamadım kendimi. Bir defa şunu herkes bilsin. İmamoğlu, sandığınız kadar saf bir adam değil. Neyin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. Amacı sadece İstanbul olsa, hükümetle kavga etmemesi gerektiğini biliyor. Rejimin hassas noktalarına dokunmanın normal bir belediye başkanının işine yaramayacağını biliyor. Hükümet arkasında olmadan, belediye meclisi desteğini omuzlamadan İstanbul'da çivi çakamayacağını biliyor. Dahası yukarıda yazdığım üzere, böyle giderse başarılı olamayıp beş yıl sonra silinip gideceğini, gayet iyi biliyor.
Ne var ki bu tarafta, Ak Parti’nin demokrasi ve özgürlüklerle dolu kuruluş felsefesinden uzak bir anlayış hakim. O sebeple katı bir devletçilik peyda olmuşken, bundan yararlanmamanın hata olduğunu da biliyor İmamoğlu. O yüzden rejimin sinir uçlarını kaşımanın, onu bir an önce amacına ulaştıracağının farkına varmış durumda. Kendini yeniden mağdur potasına sokacak tuzağını kurmuş bir halde avını bekliyor. Siyasette mağdur olmanın tadını tattı çoktan.
Yakinen tanıma fırsatı bulduğum, çok iyi bir hatip olduğu su götürmez bir gerçek olan Soylu’nun son açıklaması, onun bu tuzağa bile isteye gitmeye razı olduğunu gösterir cinsten. Adam gibi işini yaparsan başımızın üstündesin. Yoksa pejmurde ederiz seni sözü, yılların tecrübesine sahip Soylu'nun birikimin karşılığı değil.
Ucuz milliyetçilik naraları atanların, kısa yoldan eleştirip gideceği bu tahminlerimin yanlış olmasını dilerim. Ama eğer niyeti kötü değilse, hemen herkesin ikna olduğu somut kanıtlarla dolu gerekçeler dışında kimse, İstanbul’a kayyım atamak gibi bir düşünceyi aklının ucundan geçirmesin. Bu, Türkiye’ye, seçmenin özgür iradesine, demokrasiye ve doğrudan Ak Parti siyasetine, hadi daha da öze inelim Erdoğan’a, ihanettir.
Şimdi bu ihtimali dile getirdim ve kıyıdan köşeden birilerine dokundum diye ben kötü, onlar iyi olacak biliyorum amma, varsın öyle olsun.