Birbiriyle ilgisiz gibi görünen aşağıdaki olayların tamamını paranormal olaylar kategorisinde değerlendiğim için aynı başlık altında inceledim…
***
Dindar insanların beyni ya da muhayyilesi, paranormal olaylara inanmaya dindar olmayan insanların beynine kıyasla daha meyillidir.
Söz konusu olay, normal ötesi olarak algılanan bir fenomen ise -ki neredeyse tamamına yakını şarlatanlıklardan oluşuyor- konuya iman edenler ile bu konuyu çürütmeye çalışan şüpheciler arasında büyük fikir çatışmalarının yaşanmasına neden oluyor.
Psişik ameliyatlardan ufoların buğday tarlalarında bize bıraktığı zannedilen mesajlara, ufolar tarafından kaçırılan ve beyin ameliyatı yapılan insanların anlattığı hayal ürünü hikayelerden filanca türbe ya da aziz mezarının başında bir anda yürümeye başlayan felçli hastanın hikayesine, vücut enerjisiyle nakavt yaptığına inanılan dövüş ustalarından piramitlerin yapılış gizemine veya meditasyon yaparken havaya yükselenlere varıncaya kadar bir çok paranormal (normal dışı) olgunun meydana geldiği iddia edilmekte ve azımsanmayacak bir kitle tarafından bu konu hararetle savunulmaktadır...
PLASEBO ETKİSİ
Öncelikle burada üzerinde durulması gereken en önemli olgulardan bir tanesi, tıp dilinde plasebo etkisi olarak bilinen fenomen…
Plasebo etkisi (yalancı iyileşme), insan beyninin iyileştirici gücü konusunda bize ipucu veren en önemli işaretlerden bir tanesi...
Konuyla ilgili yapılan bir çalışmada; farklı denek grupları üzerinde yapılan araştırmalar ilginç sonuçlara ulaşılmasını sağladı.
Bir kişiye yalancı menisküs ameliyatı uygulandı... Yani deneğe, ameliyat sırasında menisküs ameliyatı görüntüleri seyrettirildi. Gerçekte ise sadece ameliyat yapılması gereken bölge yarıldı ve dikildi. Herhangi bir cerrahi müdahelede bulunulmadı... Söz konusu denek (denek olduğunu farkında değildi) menisküs ameliyatı olmuş kişi gibi hızlı bir iyileşme gösterdi ve kısa sürede taburcu oldu.
Diğer bir denek, doğuştan kronik depresyon hastası olan bir kişi idi. Bu kişiye de; iki adet ilaç verilme ihtimali olduğu, bu ilaçların gerçekte ne olduğuna ise kendisinde görülen iyileşme etkilerine göre
karar vereceği söylendi. Yani söz konusu olan ilaç; plasebo etkisine sahip birşekerleme yahut yeni bulunmuş olan ve depresyonu kesin olarak iyileştiren bir antidepresan olabilirdi. Söz konusu denek iki ay sonra geldiğinde depresyonunun tamamen iyileştiğini ve içtiği ilacın hiç şüpheye yer bırakmayacak şekilde yeni bulunmuş olan antidepresan olduğuna inandığını söyledi... Oysa kendisine verilen yüksek miktarda glikoz ihtiva eden bir yalancı ilaçtan (plasebo ilacı) öte birşey değildi.
Plasebo etkisi telkinin (kendi kendine yapılan ya da bir başkası tarafından yapılan kuvvetli telkinin) insan psikolojisi üzerindeki şaşırtıcı etkisinin aynı zamanda insan bedenine de nasıl etki ettiğini bize gösteriyor .
İnsan beyninin mucizevi iyileştirme gücünü bize anlatan çok önemli göstergelerden bir tanesi plasebo etkisi…
PSİŞİK AMELİYATLAR
Herhangi bir neşter ya da narkoz malzemesi kullanmadan yapılan ameliyatlara verilen ad… Bir zamanlar uzun süre kamuoyunun gündemini meşgul eden ve hala milyonlarca kişiye uygulanan bu ameliyatların tamamının illüzyondan ibaret olduğu ispatlanmış durumda.Filipinler'de ve Brezilya'da bazı şamanlar tarafından hala uygulanmakta olup, azımsanmayacak kadar bir kitlenin müşterisi olduğu bir durum ile karşı karşıyayız...
Bu ameliyatların ne tip bir sahtekarlığın ürünü olduğunu görmek isteyenler aşağıdaki verdiğim linki seyredebilirler…
http://www.youtube.com/watch?v=CWbIrslRz1I
YATIRLARA, AZİZ MEZARLARINA, KUTSAL KİŞİLERİN YANINA GİDİP ANİDEN İYİLEŞEN İNSANLAR
Bu olayların ana kaynağının, kutsal metinlerde anlatılan ve daha çok toplumu Allah tarafından yollanan mesaja inandırmak amacıyla dönemin peygamberine verilmiş olan olağanüstü güçlerin (mucizelerin) devamı niteliğinde algılandığını görmekteyiz.
Kısaca şifacılık olarak bilinen ve günümüzde bioenerji olarak bilinen iyileştirme metodolojisini de barındıran bu yöntemin bilimsel bir gerçeklik olup olmadığı hala canlı bir tartışma konusu olma özelliğini koruyor.
İsa peygambere verilmiş olan bir özellik olarak Kur'an'da ve İncil'de zikredilen meşhur anadan doğma körleri iyi etme, ölüleri diriltme ve çaresiz hastaları bir anda iyileştirme hikayelerinin devamı olarak algılanan bu olaylar zincirinin şu anda gerçekleşen versiyonlarının tamamını plasebo etkisi olarak adlandırmakta yarar olduğunu düşünüyorum.
İnsan beyninin yoğun telkin bombardımanı altında kalması sonucunda çaresiz bir kanser türünün de, çaresi olmayan bir hastalığın da iyileşmesinin mümkün olduğu görülüyor.Bu konuyla ilgili bir çok örnek mevcut ...
Yatırları ya da Hristiyan azizlerinin mezarlarını ziyaret edip aniden iyileşen çaresiz hastaları da plasebo etkisiyle açıklamak mümkün...
Bioenerji konusu ise bu konulardan bağımsız olarak tartışılması gereken metotlardan bir tanesi... İnsan vücudunun enerji yaydığına ve bu enerji kalitesinin standartlarının kendi arasında farklılıklar gösterdiğine şüphe yok. Günümüzde yaygın olarak kullanılan ve çakraları açmak için bir çok kişinin başvurduğu bu metot; yakın bir zamana kadar komünist Doğu Almanya’daki bilim adamları tarafından yapılan araştırmaların sonucunda Rusya ve bir çok ülkede yaygın şekilde uygulanır hale gelmiş durumda. Bunun bilimsel metotlar çerçevesinde nasıl bir yöntemi kendi içinde barındırdığını ve ne tip bir sisteme bağlı olarak iyileştirici gücü olduğunu ilerleyen zaman içinde yapılan sistematik araştırmaların sonucunda tam olarak öğrenebileceğimizi umut ediyorum…
BUĞDAY TARLALARINDA UFOLARIN VERDİĞİ MESAJLAR
Bu konuyla ilgili olarak Carl Sagan'ın Karanlık Bir Dünya'da Bilimin Mum Işığı kitabının Uzaylılar bölümünde anlatılanlara kulak verelim :
"1970'lerin ortalalarında basit daireler ile başlayan olay yıldan yıla karmaşıklaştı ... 1980 sonları ve 1990 başlarına gelindiğinde özellikle Britanya'nın güneyindeki kırsal kesimleri, hasat tarlalarına yapılmış olan kimileri futbol sahası büyüklüğünde sayısız geometrik şekille dolmaya başlamıştı. Birbirine teğet,eksenle bağlı ya da koşut çizgilerle kesilmiş olan 'böceksi' daire şekilleriydi bunlar… Bazı şekillerde, merkez dairenin çevresinde simetrik olarak dizelenmiş dört küçük daire daha oluyordu…Kimilerine göre, dört iniş ayağıyla alana konmuş olan bir uçan dairenin bıraktığı izlerdi bunlar..."
Avrupa ve dünya kamuoyunu onlarca yıl meşgul eden bu olayın gerçekte zekice yapılmış bir şakadan ibaret olduğunu 1991 yılında Southamptonlu iki kafadar Doug Bower ve Dave Chorley'in 15 yıldır tahıl tarlalarında tahta ve ipten oluşan bir mekanizmayla geometrik şekiller yaptıklarını açıklamalarıyla ortaya çıkmış oldu. The Percy Hobbes adlı birahanede bir kaç bira içtikten sonra akıllarına gelen bu muzipliğin onbeş yıl boyunca tüm dünya kamuoyunu bu kadar meşgul edeceği büyük ihtimalle onların da akıllarına gelmemişti...
UZAYLILAR TARAFINDAN YAPILAN PİRAMİTLER YA DA PİRAMİTLERİN ÜZERİNDEKİ UZAYLI FRESKLERİ
Kısa bir süre önce piramitlerin çevresinde yapılan kazılar sonucunda tahta vinç parçaları bulundu. Ağır taş blokların, antik çağda geliştirilmiş olan mekanik sistemin bir parçası olan tahta vinçler aracılığıyla kaldırılıp yerine yerleştirildiği öğrenildi.
Genelde eski insanları yarım akıllı ya da ilkel olarak görme önyargımız yüzünden büyük taş blokları yerinden kaldırıp üst üste koyarak bir bina yapılmasını imkansız olarak görecek kadar peşin hükümlü bir bakış açımız var.
Piramitlerin üzerinde bulunan uzay aracına benzer bazı fresklerin ise farklı yüzyıllar boyunca yapılmış olan fresklerin üst üste gelmesi sonucunda ortaya çıkan şekiller olduğu anlaşılmış durumda... Yani aslında bir denizaltı ya da uçak yapmayı amaçlamamış olan fresk ustalarının farklı yüzyıllarda çizdikleri fresklerin üst üste gelmesi sonucunda böyle bir görüntü ortaya çıktığı görüldü...
STİGMATA
Katolik klisesinin yüzyıllardan beri ispat etmeye çalıştığı olaylardan bir tanesi de bazı insanların vücutlarında kendiliğinden, İsa peygamberin bedenin çarmıha gerildiği sırasında oluşan yaralara benzer yaraların oluşması fenomeni…
Bu konu ile ilgili yapılan araştırmaların sonucunda böyle bir olayın şu ana kadar meydana gelmediği ortaya çıktı.
Stigmata olarak adlandırılan bu efsanevi durumun kendini ibadete veren sofu hristiyanların uzun süren açlık dönemi sonucunde beyinlerinde glikoz seviyelerindeki ani düşüşlerin sonucunda girdikleri yoğun depresyonun etkisiyle oluşan hallüsinasyonlar ile kendi kendilerine yaptıkları yaralamalar olduğu ortaya çıkmış durumda…
BÜYÜ BOZAN HOCALARIMIZ VE İNANANLARI
Anadolu'nun bir çok yerinde işleri kesat giden esnaf ya da kocası tarafından aldatılmış olan kadınların başvurduğu büyü bozucu hocaların sosyo-psikolojik önemini göz ardı etmemek gerektiğine inananlardanım.
İşlerinin kesat gitmesinin objektif ve gerçekçi nedenlerini araştırmak ve bunun önlemini almak yerine işyerinde bir başkası tarafından yerleştirilmiş kötü muskanın -bu muskaların tamamı büyü bozmak için gelmiş olan şarlatanlar tarafından el çabukluğuyla söz konusu mekanlara yerleştiriliyor- tüm bunlara neden olduğuna inanan insan sayısı oldukça fazla...
Karı-koca ilişkilerinde zaman içinde ortaya çıkan cinsel soğukluk sonucunda bir başka kadına yönelen kocanın durumunun düzeltilmesi için başvurulan metotlardan bir tanesi de büyü bozucu hocalara gitmek…
Hoca kadını dinler ve şöyle der: Büyü yapılmış...
Cümle basit fakat oluşturduğu etki müthiştir. Büyü yapılmış... Yani senin kocan bunu kendi iradesiyle yapmamış, kötü emelli ve sizin aile mutluluğunuzu kıskanan kötü niyetli insanlar tarafından söz konusu eylemi yapmak zorunda bırakılmış... Aldatılmış ve incinmiş olan kadının öfkesi durulur ve depresyonu bir anda iyileşir. Çünkü yıllardan beri ömrünü verdiği kocası hala iyi bir adamdır. Adam ise zaten ikna olmaya dünden razıdır. Çünkü elindekileri kaybetmeden bir heyecan yaşamış, biten heyecanının yerini ailesini kaybetme korkusu almıştır. Hocanın tek kelimesiyle aile birliği tekrar sağlanmıştır.
Bu açıdan Anadolu'da büyü bozuculuk yapan bu tip şarlatanların, yıkılma tehlikesi atlatan aileleleri kurtarması ya da intiharın eşiğine gelmiş olan esnafı yeniden hayata döndürmesi açısından önemli bir sosyo-psikolojik işlevi yerine getirdiğini söyleyebiliriz.
Özetle söylemek gerekirse; şu ana kadar paranormal olay olarak görülen ve ispat edilmiş hiç bir olay mevcut değildir. Buna istisna teşkil edebilecek olan paranormal olayların bazılarının zaman içinde neden sonuç ilişkisi çerçevesinde incelenmesiyle paranormal zannettiğimiz olayların aslında normal olaylar olduğunu anlayacağımız kanaatindeyim...