Nasrettin Hoca, damdan düşmüş.... Komşuları hemen yanına koşmuşlar, "Sana doktor getirelim" demişler. Hoca, şöyle etrafını bir süzmüş.... "Hayır" demiş, "Bana damdan düşen birisini getirin. Çünkü, benim halimi en iyi o anlar"
Neye melhem olacağını bir türlü kestiremediğimiz Anayasa değişikliklerinin ikinci turunda, Parti kapatmayla ilgili maddenin 327 oyla reddedilmesi, aklımıza bu fıkrayı getirdi. Bize göre, ne HSYK ile ilgili düzenlemeler, ne Anayasa Mahkemesi'nin yapısıyla ilgili düzenlemeler bu madde kadar önemli değildi. Parti Kapatmanın zorlaştırılması, Meclis iradesine bağlanması, Anayasa Mahkemesi'nin karar mekanizmasının şu anda mevcut olan düzenlemeden çok farklı bir biçime sokulması ile ilgili madde bize göre 30 maddelik Anayasa değişikliği paketinin kalbi gibiydi. Zira, demokrasiyi özümsemeyen, kendisini bu ülkenin en önemli erki olarak gören birileri, yoktan yere oluşturdukları iddianamelerle geçtiğimiz dönemde bir çok siyasi partinin, siyasetin dizaynı adına yok edilmesine sebep olmuşlardı. Hatırlar mısınız, Refah Partisi'nin kapatılmasıyla ilgili süreci.... Başsavcı, tamamen gazete kupürlerinden derlediği iddianamelerle basının karşısına çıkmış, "Metastas yapan, habis ur" gibi gerçekten kabul edilemez benzetmelerle bir siyasi partiyi karalamanın örneklerini vermişti. Türkiye'nin en başarılı iktidarının büyük ortağı Refah Partisi, o süreçte yoktan gerekçelerle kapatılmış, demokratik teamüller, ülkenin demokratik yapısı dejenere edilmişti.
Nasrettin Hoca'nın damdan düşme fıkrasını AK Partililerin, geçtiğimiz dönemde başlarının üzerinde sallanan Demoklesin Kılıcı kapatma davası sebebiyle hatırlamalarını beklerdik. Anayasa Mahkemesi, AK Parti'nin kapatılma davasında kıl payı bir farkla kapatmayı kabul etmemiş, ama hazine yardımının kesilmesine hükmetmişti.
Türkiye'de siyasi partilerin, konjonktüre göre belirlenmesi, dizayn edilmesi, kapatılması, siyasi partiler mezarlığına gönderilmesi mevcut düzenlemelere göre, çok kolaydır. Çok basit gerekçelerle siyasi partilere kapatma davası açılabilmektedir. Demokrasiyi kendi meşrebine göre yorumlayanlar, bazı kavramları kendilerine göre çekip çekiştirenler siyasi partilere kendi zaviyelerinden biçim vermektedirler.
Bu madde, Anayasa Değişikliği paketinin en önemli maddesiydi, kalbiydi.... Birilerinin siyasete tahakküm etmemesini sağlayacak, demokrasinin özümsenmesini sağlayacak, siyasetin alanını genişletecek, demokrasinin ufkunun açılmasına yol açacak en önemli maddeydi.
İktidar partisi, bu değişiklik oylamasında 8 fire verdi gibi görünüyor. Bu saatten sonra, firenin hesabı yapılacak değil. Demek ki, AK Partililerin demokrasinin genişlemesi noktasında zihinlerinde doğru dürüst bir açılım sağlanamamış. Demek ki, AK Partililer, siyasete tahakküm edenlere karşı siyasetin kalkanını oluşturma noktasında kafalarında bir şablon oluşturamamışlar. Bu durum, aynı zamanda tek adam, karizmatik lider olarak sunulan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da grubuna, yani AK Partili tüm milletvekillerine hakim olamadığının göstergesidir. Kendi yaptıkları paketin en önemli maddesine oy vermeyen, fire oluşturan AK Partili milletvekilleri, son günlerde ortalıkta dolaşan AK Parti'ye kapatma davası açılabilir türünden şayiaları da belki de duymamış görünüyorlar.
Ya da duydular da, bu tür dedikoduların kendilerine siyasi avantaj sağlamasına yaslanarak yollarına devam etmeyi hüner sayıyorlar.
Paketin kalbi gitti...