'Balyoz Planı' konusunda insanların aklını en fazla kurcalayan ayrıntılar hangileri? Dün dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök Milliyet'ten Fikret Bila'ya konuşurken "Cami bombalama senaryosuna inanmıyorum" demiş ve eklemiş: "İddia edildiği gibi cami bombalama senaryoda yer almaz. Kendi uçağını düşürmek de senaryoda yer almaz. Hiçbir Türk subayı böyle bir senaryo yazmaz. Ben basında yer alan cami bombalama senaryosuna inanmıyorum. Kaldı ki, seminerin icra edildiği dönemin 1. Ordu Komutanı da (Çetin Doğan) böyle bir senaryo olmadığını açıkladı."
Akıl karıştıran iki ayrıntı bunlar: Jet ve camiler...
İyi de, Taraf gazetesinin yayımladığı planda bu iki ayrıntı bulunuyor. Kafamızı karıştırdığından ve Org. Özkök "Bunlar senaryoda yer almaz" dediği için, Balyoz Planı'nın var olmadığını veya varolan belgenin tahrif edildiğini mi düşüneceğiz?
Benim düşüncem farklı: Bizi yanlışa sürükleyen, bugünden geriye bakarak yapılan değerlendirmeler; doğru olan değerlendirme biçimi, 1. Ordu'nun bu 'tatbikat semineri'ne hazırlandığı dönemde söz konusu olan, ancak kıl payıyla gerçekleşmeyen önemli bir olayı göz önünde tutarak yapılandır...
Evet, Türkiye'yi de batağa sürüklemesi kaçınılmaz olan, ABD'nin işgale hazırlandığı Irak'a 2. Cephe açmasına izin vermek üzere sevkedilmiş 'tezkere' Meclis'te reddedildiği için, bugünden geriye bakarak yapılan değerlendirmeler yerine oturmuyor. Yapbozun kayıp parçası, hemen herkesin "Mutlaka geçer" diye düşündüğü, aslında daha çok sayıda milletvekili "Evet" dediği halde oylama biçiminin azizliğine uğrayarak reddedilmiş sayılan '1 Mart 2003 tezkeresi'dir...
O dönemde görev başında olan askerin destekleyip desteklemediğini bir türlü dışa vurmaya yanaşmadığı, hükümet eli güçlensin ve milletvekili desteği artsın diye MGK toplantısı sonrasına ertelediği halde oradan da destek anlamı taşıyan bir cümlenin çıkmadığı "Irak'a müdahale" amaçlı tezkere...
Adı geriye dönük değerlendirmelerde sıkça geçmeye başlamış bir kuvvet komutanının, dün Org. Özkök'ün kendisine anlattıklarını sütununa taşıyan meslektaşımıza verdiği "Tezkereden asker rahatsız" beyanatını da herhalde hatırlıyor olmalısınız...
Buradan hareketle o günlerin alternatif tarihini şöyle yazsam, itiraz eder misiniz: '1 Mart tezkeresi', beklendiği gibi, askerin açık desteği olmadan TBMM'den geçecek... Ülkemiz topraklarını Irak işgali için kullanma izni alan Amerikan askerleri Doğu ve Güneydoğu'da yoğun olarak, İzmir, Samsun ve Trabzon gibi limanları kullanacakları için başka illerde de görünür halde bulunacaklar... İtirazlar, protestolar ister istemez sıkıyönetim kararı alınmasını getirecek...
Tezkerenin TBMM tarafından reddedilmesi ve bütün bunların yaşanmaması yüzünden bize şimdilerde anlamsız görünen ayrıntılar, bu alternatif tarih göz önünde tutulduğunda, biraz olsun daha iyi anlaşılır olmuştur herhalde...
Şimdi de 'olmamış' alternatif tarih yüzünden gerçekleşmemiş başka ayrıntılara bakabiliriz: Tezkereyi reddettiği için Ortadoğu'da 'kahraman' statüsüne yükselmiş Türkiye, tezkere geçip ABD'ye topraklarını açsaydı, bölgedeki terörle oynaşan bütün örgütlerin hedefi haline gelecekti... Özellikle Irak kaynaklı terör yüzünden, Türkiye, kendi askerlerini de Amerikalılar yanında oraya göndermek zorunda kalacak ve ABD ile aynı sıfatı hak edecekti: 'İşgalci'...
Jetlerimizin uzun süredir 'dost' olduğumuz Yunanistan jetleriyle takışacağı anlamsız geliyor, ama jetlerimizi Irak ortamına taşıyarak şu soruyu sorabiliriz: O kargaşa ortamında kimbilir kaç jetimiz birileri tarafından düşürülmeyecek miydi? Plandaki 'jet' ayrıntısı buraya yakışıyor...
'Dış tehdit' ve 'tehdidin iç uzantıları' şimdi daha iyi anlaşılıyor olmalı: ABD ile birlikte Irak'ı işgale giden Türkiye bölgedeki bütün terör örgütlerinin hedefi haline gelecekti. Planda Fatih ve Beyazıt camileri için düşünülen bombalama eylemlerini mütevazı bırakacak çapta nice bombalamalar, suikastlar yaşanacaktı ülkemizde...
Plandan birkaç ay önce İstanbul'da yaşanan sinagog ve HSBC bombalamalarını 'prova' sayabilirsiniz.
Jet ve cami bombalama eylemlerini plana alanlar veya buna inananlar için şimdi "Vicdansızlar" deniyor ya, bence plancılar için söylenebilecek tek bir şey var: Hayalleri çok kısırmış...
Amerikalıların tezkere geçtiği taktirde yaşanacakları öngören Türkiye üzerine senaryoları hele bir açıklansın, dudak uçuklatıcı plan nasıl yazılırmış, o zaman daha iyi anlayacağız... Hudson Enstitüsü'nde bizim askerleri de toplayarak, İstiklal Caddesi'nde bomba patlattırmış, Anayasa Mahkemesi'nin o zamanki kadın başkanına suikast düzenletmişlerdi, hatırlamıyor musunuz?
1 Mart'ta (2003) tezkere geçmediği halde tatbikat semineri beş gün sonra (5-7 Mart 2003) 1. Ordu'da icra edildi.