Geçtiğimiz cuma gecesi, Fatih ilçesi, Neslişah mahallesinde kendi halinde yaşayan 23 yaşında yetim bir geç olan, Özkan Bitirmiş ’i mazlumca kaybettik!
Bazı gurupların hesaplaşmaları nedeniyle karşılıklı çıkan çatışma sonucu, olay yerinden habersizce evine gitmek için geçen özkan’a isabet eden serseri kurşun, sırt tarafından girerek iç kanamaya sebep olmuş, maalesef ki yapılan tüm tıbbi müdahalelere rağmen, bu genç yaşında hayata adeta ‘’mazlumca’’ veda etmiştir…
Özkan'ın mazlum ölümü ulasal medya da geniş bir yer aldı, ancak bazı önemli noktalar maalesef vurgulanamadı... Bu üzücü olayı ele alıp, birde biz değerlendirelim.
Özkan’ın oldukça ilginç ve kısa bir yaşam öyküsü vardır, bu öyküye en yakın tanık olanlardan biri olarak, bu meseleyi bizlere de her anlamda ibret olması ve kamuoyunun daha da bilgilenmesi adına biraz açmak istiyorum.
Özkan, bir ailenin tek çocuğudur. Henüz bir yaşına girmemişti ki babasını kaybederek belki de ilk imtihanıda böylece başlamış oldu. Zavallı hasta annesi kendi ve evladının bakımı için hayatını seferber ederek, toptancılardan aldığı, üç beş parça tekstil ürünlerini semtinde ki, kadınlara satarak rızkının peşine düşmüştü..
O günlerde özkan’ın garip annesi ‘’gülsüm’’ teyze, rahmetli annem ile çok samimi olduğundan özkan’ı bize bırakır, hayat kavgasının tam merkezine girer ve rızkının savaşını onurla ve şerefle verirdi...
Aslında ilginç olan şey, bu durumundan hiç şikayet etmez, hayata inadına gülümser, tüm gücünü evladının geleceği için adeta seferber ederdi…
Derken, Özkan büyüdü çeşitli işlere girdi ve tam da artık zavallı anneciğini o bakacakken, yaşadığı semt’in vehameti ona sirayet ederek, kimsesizliği adeta birileri tarafından da başarı ile kullanılarak, ölümü gibi mazlumca bir iftiraya uğradı ve henüz 18 yaşındaydı…
Kendini müdafaa dahi edemeden tecrübesizliği ve kimsesizliği yüzünden ne yazık ki, ceza evine girdi, maalesef dört sene’nin üstünde bir ceza yattı...
Zavallı, hasta ve yaşlı annesi onu ceza evinde bakmak için yine çalıştı yine çalıştı…
O günlerinde kendisi ile zaman, zaman görüşürdük ve dertlerini dinlerdim. Ben o sırada yurt dışında olduğumdan konuya vakıf değildim. Ancak dosyasını incelediğimde ve ilgili kişilerden bilgi aldığımda adeta şaşkınlık içerisinde kaldım. Ortada bir hukuk faciası vardı. Ancak ne yazık ki olan olmuş, ceza verilmiş, Yargıtay ise onamıştı…
Konuşmalarımızda annesinin ağızında ki, tek cümle ise; ‘’özkan’ım mazlum yetim ve gariptir, ona zülmettiler, ben bu duruma çok üzülüyor ve dayanamıyorum ibrahim’’ cümlesiydi… Ağlamaktan gözlerini kaybeden bu garip kadın, bana Yakup As.’ın evlat acısının hissiyatını hatırlatırdı sanki…
Sonunda Özkan çıkmıştı, ve yanıma da geldi, kendisi ile çok sohbet ettik, bir çok hayalini bana anlattı… Dedi ki; ‘’İbrahim Abeğ, evleneceğim, askere gideceğim, annemi artık rahat ettireceğim inş.’’ gibi masumca hedefleri vardı…
Çıktığı yaklaşık 6 ay olmuştu, bende ona hayata dair bazı anekdotlar veriyor, birazda rehabilite ediyordum. Özkan henüz yeni yeni hayata adapte oluyor, kendi çapında da olsa, hayatla ve nefsi ile mücadele veriyordu… Aslında o bölgede ki bir çok genci takip ettiğim gibi, adeta evimde büyüyen bebekliğini bildiğim, özkanı, çok sevdiği serhat abeğinin yanında zaman geçirirken dikkat ile takip ediyordum…
Maalesef tamiri mümkün olmayacak ‘’O kara gece!’’
Özkan evine gidiyordu, o sırada kimliği henüz belirsiz kişiler, bir araçla süratle mahalleye giriyor, ve hasımı olarak kabul ettiği kişilerin bulunduğu köşe başlarına ve sokakların girişlerine şuursuzca ateş açıyorlardı. O anda masumca oradan geçen özkan’a bir mermi sekiyor maalesef ki, sırtın girip iç kanamaya sebep oluyor ve hastaneye yetişene kadar, bu zavallı 23 yaşında hayatı adeta çile ile dolu ‘’yetim’’ olan gencimizin can vermesine sebep oluyordu, işte o basiretsiz ellerden atılan kifayetsiz mermiler ile…
Ya sonrası mı?
Zavallı annesini merak ediyorsunuz değil mi? Annesi kısacası, büyük bir şokta, kendi bilmiyor halde, aklı dengesi dahi maalesef yok denebilinecek durumda…
Sonuç:
Yetim Özkan artık yok! Masumca kurduğu küçük hayalleri bitti! Annesinin bir daha yüzü gülmeyecek, belki de bu acıya daha fazla katlanamayacak…
Maalesef ki, Özkan’ı masum hayallerinden mahrum bırakanlar, onu katledenler halen aramızda… Belki de bu zalimlerin listelerinde başka masum Özkanlarda var!
Neslişah mahallesi, aslında tarihi ve köklü bir mahalledir. Her çeşit insan yaşar orda, muhafazakar’ı, milliyetçi’si, laik’i ama herkes bir biri ile akrabadır orda… Kimse kimsenin siyasi görüşü veya inancı ile ilgilenmez. Günümüz de bir çok semt’te unutulmaya yüz tutmuş kardeşlik, komşuluk hukuk’u halen gözetilir bu şirin mahallede…
Ben orada doğmanın sevincini halen onurla yaşarım. Bana kattığı aslında çok müstesna değerler vardır, şimdilerde orda ikamet etmesem de… O sıcak yürekli insanların bol olduğu mahallede, akrabalarımın çoğunluğu yaşar, bu vesile ile sık ziyaret ederim. Belki de doğuduğum semtten mistik bir şekilde kopamamak diyebiliriz işte…
Şimdiler de maalesef köşe başları gayri meşru kişiler tarafından tutulmuş, bu gruplar arasındaki çatışmalar ile gündem olsa da orası bizim mahallemiz…
Neslişah mahallesinde bir güvenlik zafiyetinin olduğu kuşkusuz ortada… Hükümet yetkililerinin bu vahim olaya el koyup, gereğini en iyi şekilde yapacaklarına inancım tamdır aslında…
Hiç unutmam ki, 90’lı yıllarda Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Neslişah mahallesini ziyaret ederek, o dönemlerde dedemin kahvehanesinde oturmuş; ‘’Bu mahallenin mistik bir feyzi var, ben buradan ve buranın samimi insanlarından keyif alıyorum’’ demişti.
İşte Sayın Başbakanımız ve mahalle sakinlerinin o dönemlerde aldığı keyif’i, maalesef bugünlerde mahallede yaşayan kimse alamıyor… Sebepleri ise her koşulu ile ortada aslında… Eminim ki, bu durumlardan Başbakanımızın haberi olduğunda, gereğini mahalle sakinlerinin ''bu pisliklerden kurtulma'' taleplerinden daha fazla özveri ile değerlendirecektir.
O mahalle de 23 yaşındaki mazlum ve yetim bir genç ne yazık ki serseri bir kurşunla öldü, yarın beş yaşında bir çocuğu da kaybetme tehlikesi halen varken, ilgili tüm yetkililerin dikkatini tamiri mümkün olmayan bu ''güvenlik zaafiyetine'' dair, biraz Neslişah mahallesine, şimdilerde adı Karagümrük mahallesi olarak değiştirilen ve kısacası ‘’texas’’ mahallesi de diyebileceğimiz bu semt’te çekmek istiyorum desem, sanırım çok fazla bir şey istiyor ve yüzsüzlük yapmış sayılmam…
Belki de, bu mesele’yi daha ayrıntılı ve uzun bir çok cümleyi içinde barındırabileceğimiz makale yazmak bize farz olsa da, konuyu toparlamak istiyorum.
Yazının özü, üç cümle ile:
1-) ‘’Yeni Özkanlar, hiçbir yerde ölmesin!’’
2-) ‘’Güvenlik zaafiyeti giderilsin’’
3-) ‘’Gayri meşru guruplar temizlensin!’’
Mazlum ve yetim Özkan kardeşimizin ruhu şahd, mekanı cennet olsun diyorum. Zavallı annesinin üzerinde Rabbimizin ‘’el sabr’’ isminin hayatının sonuna kadar tecelli etmesini cenabı haktan niyaz ediyorum.
Umarım hepimiz, alacağımız ibret’i almışızdır...
Ölüm hepimiz için ani ve kısa!
Ves… Selam.
İbrahim DANACILAR