Ergenekon İddianamesi'nin eklerindeki belgeler, Danıştay Provokasyonu'nun tetikçisi Alparslan Arslan ile Ergenekon terör örgütü arasındaki bağlantıyı ispatlıyor.
Kuvayi Milliye Derneği'nde bulunan ve iddianame eklerine (276. klasör) konulan notlarda, Arslan'ın 'Özel Büro' adlı istihbarat grubunda görevli olduğu yazılı!
Kuvayi Milliye Alt Birimi Özel Büro başlıklı metinde 'Özel Büro'nun başkanı olarak Ergenekon tutuklusu Erkut Ersoy'un ismi geçiyor. Başkan Yardımcıları ise Ergenekon kapsamında tutuklanan Ali Özoğlu ile Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan
Özoğlu, daha önce Arslan'ın Vatansever Kuvvetler Güç Birliği ile uzun süredir ilişkisinin olduğunu söylemişti.
Arslan'ın babası İdris Arslan, 22 Mayıs'ta (2006) Ankara Terörle Mücadele Şubesi'nde verdiği ifadede, oğlunun dört-beş aydır VKGB ile irtibatlı olduğunu ve derneğin İstanbul, Adana, Mersin'deki toplantılarına katıldığını anlatmıştı.
A.A'nın Veli Küçük ve Muzaffer Tekin'le tanıştığını da oradaki ifadesinde dile getirmişti, babası
Muzaffer Tekin ise 26 Mayıs'ta (2006) Ankara polisine verdiği ifadede Arslan'la iki yıl önce tanıştıklarını itiraf etmişti.
A.A, Tekin'in yönetiminde yer aldığı şirketin avukatıydı.
Ekim 2004- Mayıs 2006 arasında 27 kez telefonla görüşmüşlerdi. Tekin, A.A'yı VKGB'nin 2004'deki bir toplantısında görmüştü.
Danıştay saldırısını müteakip eylemi azmettirdiği yönündeki iddialar basına yansıyınca intihara kalkışan Tekin'i
hastaneye götüren emekli binbaşı Zekeriya Öztürk'tü.
Öztürk ifadesinde, o dönem VKGB'nin İstanbul ayağını örgütleyen Hüseyin Görüm'den, Görüm'ün Maltepe'deki deposundan ve Alparslan Arslan'ı orada (VKGB'nin Maltepe'deki yerinde) gördüğünden bahsediyordu
Hüseyin Görüm Düzce'de yerimiz var, silahımız var, adam yetiştireceğiz diyerek Zekeriya Öztürk'ten askeri eğitim vermesini istemişti!
Öztürk'ün Arslan'ı yönlendirmiş olabilir dediği Görüm,
önce VKGB'yi İstanbul'da örgütlemiş, sonra da emekli albay Fikri Karadağ ile birlikte Kuvayi Milliye Derneği'ni kurmuştu.
Hüseyin Görüm gözaltına alındığında üzerinden A.A'nın kartviziti çıkmıştı. 2005 yazında Mersin'de çektirilen derin hatıra fotoğrafında da yer almıştı; Albay Fikri Karadağ'ın sağ kolu Görüm
2007'de Beş yıldır Muzaffer Tekin ve Oktay Yıldırım'la (Ümraniye Bombacısı) görüşmediğini iddia eden Fikri Karadağ da poz vermişti, o fotoğrafta
Ergenekon tutuklusu Hüseyin Görüm ve Rasim Görüm'ün imzaladığı bir belgede avukat olarak Danıştay tetikçisi A.A'nın imza ve kaşesi vardı.
Danıştay davasında müebbet hapse mahkum edilen Osman Yıldırım savcılığa verdiği ifadede Cumhuriyet gazetesine atılan el bombaları ile Danıştay saldırısında A.A'nın kullandığı silahı İstanbul'daki bir evde Muzaffer Tekin'in emriyle Rasim Görüm'ün verdiğini söylemişti!
Rasim Görüm, Muzaffer Tekin'in yakın korumalığını yapıyordu.
Yıldırım, -Savcı Zekeriya Öz 11 Mart'ta (2008) Sincan Cezaevi'nde ifadesini aldığında- Veli Küçük, Alparslan Arslan ve kendisinin 27 Nisan 2006'da Ataşehir'de Küçük Paşa'nın bürosunda toplandıklarından söz etmişti.
* * *Asla kaçışı olmayan bütün bu ilişkiler; Danıştay saldırganı Alparslan Arslan'ın dinci değil, Ergenekon'un tetikçisi/ Ulusalcı bir katil olduğunu kanıtlıyor.
Son derece çarpıcı bağlantılara rağmen, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, adı bile olmayan -hayali- dinci örgüt ilişkisini mantıklı bulup; Danıştay saldırısını dinci unsurların gerçekleştiğine hükmetmiş ve yüzde yüz olan Danıştay-Ergenekon bağlantısını 'inanılmaz' bir biçimde göz ardı etmişti.
Osman Yıldırım, Danıştay Davası'nın görüldüğü 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkanı (emekli) Orhan Karadeniz'i Ergenekon'la işbirliği yapmakla suçluyordu! (14.8.08)
A.A'nın babası İdris Arslan ise kısa bir süre önce oğlunun saldırıyı türban kararı için gerçekleştirdiği yalanını Ergenekon savunucusu Cumhuriyet gazetesi eliyle pompalamıştı.
Final: Danıştay-Ergenekon bağlantısına ilişkin yaman gerçekler bir bir gün ışığına çıkmaya devam ediyor.
Gün gelir, Alparslan Arslan da itiraf ederse o karanlık ilişkileri ve kanlı kabus filminde aldığı rolü; kimse şaşırmasın