Öyle Bir Devir ki...

İbrahim DANACILAR

Bir sufi; "Hayy'dan ne bildik de yaşamaya "Hayat" dedik?" Derken; böylece tüm kalabalıklara sessizce vermiş olur, günümüzde müşterisi oldukça az olan "o hakikat" anahtarını...Ve bir gerçeği haykırır, anlamayan zihinlere inat; "Her derman dertleri ile gelir." Der ve can alıcı o kısmını ekler; "Mesele dertlerin bitmesi değil, yenilenmesidir" sözü ile noktalar, âriflik muhtaviyatından küçük ama çok büyük bir inci'yi..
Hadi alsana''o inci''yi yüreğine taksanabakalım takabilirsen; anlamsızca konuşacağına...

Öyle bir devir ki, senden her anlamda nasiplenenler hoşnut değil...
 

Öyle bir devir ki, birçok çevren sana karşı dürüst ve gerçek değil...
 

Öyle bir devir ki, nankörlük, ihanet ve bencillik kabul görülmüş...
 

Öyle bir devir ki, ilgisiz aciz bilgililer ve basiretsizler prim yapmış...
 

Öyle bir devir ki, kabirde olmak dünyada olmaktan hoş görülmüş...

Öyle bir devir ki, hakikat maskara olmuş sahtekarların oyuncağı olmuş...
 

Müthiş sabrının sınırında ne demişti Hz. Eyüp (As.) ''Yâ Rabb! bu dert bana iyice dokundu, sen merhametlilerin en merhametlisisin!" İşte orada olmak; ne büyükbirişmiş.Diyebiliyorsan eğer, işte ''o dönüşümü'' geçiriyorsun demektir.

Böylece, hiç adil olmasa da hayatı affetmeyi, öğrenirsin!Hiç adil olmasa da vefasızlık, boşvermeyi öğrenirsin! Hiç adil olmasa da nankörlük, en ilgili merciye havale etmeyi öğrenirsin! Bakmutluka öğrenirsin!
Size usul,usul kederlenmek düşer; hüzne ram, acıya hüzzam bir yürekle, derinden bir "Ahh" çeker yine koşacaksın, tüm virane halinitedavi eden "o seccade"ye...

''İnsanlara akıllarının yeteceği kadar söz söyleyin, kendi anladığınız kadar değil'' Desede Hz. Mevlana; bizi anlayanı arar gözlerimiz, insanlığı çıkmış, yine o insanlar arasında;gerçeği yankılanır yüreğinizde...
''İhanet ve vefasızlık'' kadar duvarları yüksek bir hapishane varmıdır hiç? Yazıklar olsun, o hapishanede gönüllü yatan, müebbet mahkumlarına!deyip, el sallıyarak ve takılmadan yürüyüp, geçiceksin ordan...
Hadi gözünüz aydın, başardınız; bitirdiniz bende ki sizidiyecek,''sabret gönül şurda ne kaldı ki, karşı ki kıyıya'' hakikatınasarılıpAllahakoşacaksın!
Rabbimiz; senden gelene, gelmeyene; nasıl belirlemişsen kaderime ve bu oyunda ki biçtiğin rolüme, yürekten kocaman bir ''eyvallah''' deyip,önündeki taşları fazla zarar vermeden ayağınla usulca itip, gideceksin o uzun ince yolda...
Artık anladık ki; geride bıraktıkça birşeyleri ve çıkardıkça gönül mahsenimizden en kıymetlileri, yükümüz vuslat, yolumuz ise hicret olmuştur diyeceksin...
Haykıracaksın, kendini nefsinde kaybeden o zevata; ''bizler cümlelerin arasında virgül olacak ''dangalak''lardan değiliz! Sözün bittiği yerde, noktaya ihtiyacınız olursa, gelin diyenlerdeniz! Diyeceksiniz!
Bundan böyle, keşke demeyicek, tecrübe oldu diyeceksiniz! Ayet'te buyrulduğu gibi sınandık deyip, sineye çekeceksiniz!

Sözün özü

Dert ve sıkıntıya düşmek; Allah’ı gizlice çağırmana sebep olduğundan, bütün dünya hazinelerinden üstündür...Şükür edeceksin!
Dertsiz dua soğuktur; bir işe yaramaz. Dertli dua ve yalvarma, gönülden ve yüreğinde ki aşk'tan gelir ve samimidir...Şükür edeceksin!
Allah buyurur ki; ''Gördün ya nihayet dert ve zahmet seni bana yalvarır bir hale getirdi, sana doğru yolu gösterdi.'' Bu ayete de herkes mashar olamaz! Şükür edeceksin
Ey gerçeği arayan geceleri sabahlayan kişi! Şunu bil ki; kimde ''dert'' varsa, o gerçeğin kokusunu almış ve sonunda da dermanı bulmuştur...Şükür edeceksin!
 

''Aşk fazlalaşıp derdinartırınca orada ne İmam Ebu Hanife ders verebilir, ne de İmam Şafi!” Der; (MesnevîdeIII.3832) Hz. Mevlana!Bu hakikata ereceksin!
 

Ey mesnevi'yi henüz daha açmayıp, görünürde mevlana bilgini kesilmiş, bilgisiz bilgililer!
Karanlık yere, soğuğa, derde, kırıklığa ve hastalığa sabretmek, ebediyet mutluluğunun o bahsi her yerde geçen, manevi aşk sarhoşluğunun ufak bir tezahürüdür! Bilesiniz...

Yok canım, o kadarını da yapmaz, diye düşündüğümüz bir çok kişi; ''tam da o kadarını'' yaptıysa ve sizler, elindekilerin değerini, kaybedince bilenlerden değil; ''değer verdiğiniz'' için kaybedenlerdeniz eğer, Rabbinize bunun için çok şükür ediniz...
 

Bugün; hiçbir ibadeti doğru bir şekilde yapamayan ve daha iyisini öğrenme gayretinde olmayan, nefsi yaşayan bir müslüman, ne yazık ki kendini çok makbul bir müslüman görebilmekte ise,sanki bir ''mistizm''dir, inandıkları; gerçeğini görsende yüzlerinde ve
bir, iki farz'ı o'da çarpıkça yerine getiren o ilginçmüslümanlar, kendini islam devrimi yapmış sanıyorsa,''ahişimiz var''gerçeği yankılansa da yüreğinde, sarılıcaksın onlara hemde hasretle ve'de muhabbetle... Sonunda yukarıda bahsettiğim ''o dönüşümün'' hakikatını böylece anlamış olacaksın...
 

Unutmayınız ki; ''Bir insan için belki de en ağır yük, içinde Rabbinin olmadığı bir kalbi taşımasıdır'' Rabbiniz kalbinizde ise, hiçbir yüke takılmayın, tevekkülle yere basınveyürüyünderim...

Vesselam...

İbrahim DANACILAR

https://twitter.com/iBR_DANACILAR

http://www.facebook.com/ibrahimdanacilar

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.