Şeytanın kardeşi Batı, Dünyayı asırlarca adalet ve merhametle yöneten “Saltanat-ı Âlem Penahı” (dünyanın eteklerine muhtaç olduğu devleti) yıkmak için yüzyıllarca uğraştı. Mertçe yenemediği Devlet-i İslamı, Yaltaklanarak, hulüs çakarak, tuzaklar kurarak, fitne çıkararak… Alt etmeyi denedi. Bu hamlelerin hepsi Cihan Devletinde büyük yaralar açmışsa da yıkamadı.
Şeytan, kardeşi olan Batıya son hamlesini yapması için en zehirli, en yıkıcı, en keskin silahı önerdi: “nasıl yapacaksan yap, neyle içireceksen içir! Al şu Irkçılık zehirini Osmanlıya içir ve Onu bitir!” Dedi.
Temellerini insana, İslam’a ve adalete dayandıran, köklerini bu âb-ı hayat pınarlarından aldığı sular ile besleyen “Osmanlı Çınarı” Batıdan gelen bu zehirli suyun, köklerine ve gövdesine sirayet etmesi ile zayıflamaya ve zamanla, sararıp solmaya başladı. Gün geldi Koca Çınar basit bir rüzgarla yıkıldı. Halbuki daha önce, yani bu zehir damarlarına girmeden, bu ağı vücudunu zehirlemeden önce ne kasırgalara dayanmış, ne fırtınalara meydan okumuştu.
Asırlar boyu Şeytana ve onun yeryüzündeki en büyük yardımcısı Batıya diz çöktüren, onları “şeytan azapta gerek” sözü mucibince sürekli zayıf ve perişan bir halde yaşatan, bunun sonucu olarak onların zihinlerinin tüm hücrelerine, onların damarlarında dolaşan zehirli kanın her damlasına “Osmanlı yenilmez!” inancını yerleştiren; Onları, Osmanlı Üzengisini öpmeye bile hasret bırakan Koca Çınar, bu zehrin etkisi ile parçalandı, zayıfladı ve yıkıldı.
Ulu Çınarın, ilk önce Balkan dallarını kopardılar. Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan, Arnavutluk, Makedonya, Kosova, Romanya… Bir bir ayrıldılar gövdeden. Ardından Afrika dalları düştü bir bir. Fas, Tunus, Cezayir, Mısır… VE en son Libya ayrıldı gövdeden. Batılı Sırtlanlar, dalları kestikten, gövdeyi parçaladıktan sonra kökü de söküp kazımak istediler. Çınarın en önemli köklerinden biri olan Arap bölümünü kestiler. Yıllardır ve bu günlerde Kürt bölümünü kesmeye çalışıyorlar.
O dönemin muzdarip ve mahzun şairi Akif’i ağlatan ve onu milleti uyarmak için harekete geçiren bu hadiseler maalesef durmadı devam etti ve ediyor:
“Hani milliyetin İslam idi. Kavmiyet ne?
Sarılıp sımsıkı dursaydın ya Milliyetine.
Arnavutluk ne demek? Var mı şeriatta yeri?
Küfrolur, başka değil, kavmini sürmek ileri.
Arab’ın Türk’e; Lazın Çerkez’e yahut Kür’de,
Acemin Çinliye rüçhanı mı varmış? Nerde!
Müslümanlıkta "anasır"mı olurmuş ne gezer,
Fikr-i kavmiyeti telin ediyor peygamber…”
İnsanlık tarihinin ilk ırkçısı şeytan, (çünkü o, ilk defa Âdemden kendisinin üstün olduğunu ileri sürmüş ve bunun nedenini yaratıldığı şeye ( ateşe) dayandırmıştı.) kavimleri, cemiyetleri zayıflatmak parçalamak istediği zaman en çok kullandığı silah maalesef kavmiyetçilik, ırkçılık silahı olur.
Asırlar önce başlayan fikir kavgalarından (Batıcılık, Türkçülük, Turancılık, Osmanlıcılık, İslamcılık…) galip çıkan ve Cumhuriyetle birlikte uygulamaya konulan kavmiyetçiliğin ülkeyi getirdiği noktayı yaşıyoruz hep birlikte şimdi. Müslüman olan Arap ve Boşnakların devletten ayrılmasını, İslam Kardeşliğinin de (haşa) bir işe yaramadığının belgesi olarak sunanlar, kavmiyet üzerine bina ettikleri devletin nasıl zayıf bir temele oturduğunu bu günlerde gözleri ile görmekteler, görmekteyiz. (gerçi Türkiye’de kavmiyetçilik bile yarım yamalak uygulandı. Mesela 1940 yıllarda Türkçüler hapse atıldı, işkencelere uğradı)
ARAPLAR KAÇA BÖLÜNDÜ? KÜRTLER KAÇA BÖLÜNÜR?
Güya Osmanlı"Araplara zulmetmişti." Batılı amcalar(!) onlara büyük bir Arap devleti vereceklerdi. Arap dünyasına bir bakın 30’a yakın devletçiğe bölündüler. Hepsi perişan, hepsi birbirine düşman! Dünyanın parasına sahipler, Dünyanın en zenginleri onların içinde yaşıyor ama zavallı Filistin, 300 milyonluk Arap Dünyasının ortasında 7-8 milyonluk İsrail tarafından sürekli zulme uğratılıyor gık yok.
Balkan ülkeleri de Osmanlıya ihanet etmenin cezasını çok pahalı ödedi ve ödemeye devam ediyor. Biz Türklerde maalesef bu ırkçılık rüzgârından etkilendik. Bu günlerde milletçe üşümemizin, zayıf olmamızın nedeni sizce nedir?
Kürt kardeşlerimiz bu kadar tecrübeden sonra aynı gemi ile (ırkçılık gemisi)yola çıkmak istiyorlar. Kürt Vatandaşlarımız şunu iyi bilmeliler ki, Irkçılık gemisine binen her millet ya ayrılık kayalarına bindirmiş, ya bölünme kasırgasına yakalanmış ya da parçalanma kıyılarına demir atmıştır. Olmaz ya bir "Kürt Devleti" kurulursa, Batı ve Onun yakın dostu Şeytan bu devletten Gurmançi, Zaza, Keldani… Devletlerini de çıkarır. Tıpkı Araplardan, Mısır, Suriye, Suud, Küveyt, B.A.E, Umman, Katar, Libya, Cezayir, Fas, Tunus… Devletlerini çıkardığı gibi!
CHP’ li Birgül Ayman Güler, ve CHP yi ırkçılıkla itham ederken Irkçılığın daniskasını her gün her ortamda göklere çıkaran BDP liler, Irkçılığı, kavmiyeteciliği düşüncesinin ve siyasetinin temeli yapan her kişi ve her kurum bu gerçekleri görmüyorlar mı acaba?
Not: Rabbimiz Kuranında tüm insanların özünün ve temelinin bir olduğunu defalarca söyleyerek ırkçılığı defalarca yasaklamıştır:
Allah İnsanı;
. Topraktan,
Allah nezdinde İsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona ol dedi ve oluverdi. (Al-i İmran 59)
Sizi topraktan yaratması, Onun [varlığının] delillerindendir. (Rum 20)
O sizi yerden [topraktan] yarattı. Ve sizi o yerde yaşattı. (Hud 61)
Sizi yerden [toprakta] yarattık; yine sizi o yere [toprağa] döndüreceğiz. (Taha 55)
Balçıktan,
Biz insanı, kuru çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattık. (Hicr 26)
O sizi çamurdan yarattı. (Enam 2)
Biz insanı süzme çamurdan yarattık. (Müminun 12)
O, insanı, pişmiş [tuğla gibi] bir balçıktan yarattı. (Rahman 14)
Toprak ve Meniden,
Allah sizi topraktan, sonra meniden yarattı. (Fatır 1)
Yarattığı her şeyi güzel yaratan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayan Odur.
Sonra onun zürriyetini, değersiz, hakir bir sudan [meniden, spermden] üretti. (Secde 7,8)
Tek nefisten,
O, sizi bir tek nefisten [Âdem’den] yarattı. (Enam 98, Zümer 6)
Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. (Hücurat 13)