İnsan olarak da çelebilik vasfı itibarıyla da üstatlığı cihetiyle de böyle çok kıymetli hocalardan tefeyyüz etmiş biriydi Naile Hocahanım…
Türkiye’nin dört bir yanında öğrencileri olup, hepsinin duasını alıyordu…Nasıl bir muallimelik yapmıştı ki 20 yıl önceki öğrencileri bile halen kendisini arıyor, soruyor, sağlığı için dua ediyordu. Seni yetiştiren anne ve babadan Allah razı olsun diyorlardı…
Bu saygının bu sevgi ilticasının esbab-ı mucibesi neydi?
*O, kursunda sadece Elif-Ba öğretmiyordu
*O, dershanesinde sadece Kuran’ın tecvidli okunuşunu anlatmıyordu
*O, yalnızca Kuran harflerinin mahreciyle ilgili mesai sarfetmiyordu…
*O, nasıl okunacağına dair Yüce Kitabımızın formel okunuşu yanında Kuran’ın mesajını öğrencisine talim ettiriyordu.
*O, Aziz Peygamberimizin örnek ahlakını öğrencilerine hissederek anlatıyor, kendi de yaşamaya çalıştığı için gönüllerde tesir uyandırıyordu.
*O, ahlaklı bir mümin olmanın dünyanın en büyük hazinesi olduğunu, kalp kırmanın da dünyanın en büyük günahlarından biri olduğunu devamlı öğrencilerine anlatıyordu.
*O, yer yer muhtelif sebeblerden yaşama sevincini yitirmiş bir öğrencisinin yakınına rehberlik yapıyor intiharın eşiğine gelmiş hemcinslerini ipten alıyor, bazen kocasından ayrılmış ve moral yönünden perişan olan öğrencisine psikolojik danışmanlık yapıyor….Saatlerce onların derdini dinliyor…Öğrencilerinin sorunlarını dinlemekten, onlara şifa olmaktan bizim yemeklerimizi aksattığı bile oluyordu…
*O, çocuğunu kaybetmiş bir öğrencisiyle o kadar deruni-candan ilgileniyor ki “Hocam siz ve bu Kuran kursu olmasaydı ben intihar edecektim” diyen talebelerinin duasını da alabilen örnek bir Kuran Muallimi ve insan mürebbiyesi idi.
*Onun, her şeyden önemlisi ve belki de en kayda değer olan yönü şu idi; binlerce öğrenci yetiştiren bu hocahanım, hocalığı boyunca bir öğrencisine bile yüzünü ekşitmemiş, en sıkıntılı gülerinde dahî öğrencilerinin derdini dinlemiş, âl-i cenap ve müşfik bir insandı.
*Bir öğrencisi hastalansa ya da öğrencisinin bir yakını vefat etse öğrencilerini yanına alır ona hasta ziyaretine ya da taziyeye giderdi.
*Benim çevrem geniş, gelenim gidenim çok oluyor, yetiştirdiğim öğrencilerimi dersten sonra eve getiririm, onlara börekler yapar, çay demler, hiç yüzünü eğmez…Onlar bizim evimizin bereketi derdi…Bahsettiğim misafirlikler öyle hayal ettiğiniz gibi ayda yılda yapılan ziyaretlerden değil…Abartısız söylüyorum, hemen hemen haftanın 5 günü evimizde ya misafirim olur ya öğrencilerim..Gündüz ben kursta yoruldum demez hepsine hizmet ederdi…En çok da Ankara’da Hüseyingazi denen yerde imamı olduğum caminin bitişiğine açtığım “Ashab-ı Suffa Medresesi” nde okuttuğum, ilgilendiğim üniversiteli gençlere yaptığı çay-pasta böreklerle çok hizmet etti. Heşeyden öte suratını asmadı…Her kadın da bizim kahrımızı çekemez hani….Allah emeklerini cennet olarak kendisine in’am ve ihsan eylesin.
Diyorum ki 25 sene önce okuttuğu öğrencileri neden halâ kendisini unutamıyor…Yukarıdaki duruma baktığımızda sanırım bunun hikmeti şu olsa gerek:
*O işini çok seviyor...
*Yaptığı hizmeti paranın çok ötesinde Allah’ın hoşnutluğunu ve rızasını kazanmakta olduğunun bilincinde…
*Birileri hacca çorbacı olarak mı gideceğim ben Kuran Hocasıyım ben çorba mı dağıtacağım derken o asla büyüklenmedi ve hacılarımıza çorba vermek Efendimiz’in hanesinde çorba dağıtmış gibi demektir diyerek çorbacı olarak (mutfak personeli) haccını yaptı. Mütevazi kişiliği ile de gönüllerde taht kurdu. Bu saygısının gereği olsa gerek çok değerli bir başkanın ve ekibin içinde o kutsal görevi de ifa etti. Allah devlete millete zeval vermesin. İnsanların efendisi insanlara hizmet edendir hadisini öğrencilerimize anlatıp biz aksi davranırsak Allah bizi rezil etmez mi? Diye kendini muhasebeye çekerdi. Onun için de hiç ikiletmeden derhal mutfak personeli olarak bu görevi kabul etmişti….
Daha çok şey anlatılır da onlar buralara sığmaz…Herkesin gıpta ettiği, bizim dahi gıpta ettiğimiz değerli hocamız Naile Hocahanım, iyilerini tenzih ederim zamanede kafasına koca koca gözlük takan bol süslü ama çok cahil, sözde Kur’an Kursu hocası süslümanlara aslında iyi bir örnektir…Keşke o kızlarımız O’nun gibi hem işinin insanı, Hem Kur’anın mehabetine muvafık, hem mütevazi hem cömert hem de dert anası şahsiyette olabilseler…Bu noktada umarım bu yazı bir örneklik teşkil eder.
Son cümle; Sayın Hocam, takriben 30 sene hizmet ettiğin Yüce Kitabımız, Arasat Meydanında yoldaşın olsun…Yetiştirdiğin binlerce öğrencilerin duası cennetine vesile olsun… Emeklilik hayatında sekinet dolu, mutlu yıllar dilerim. Allah seni ailene ve memlekete bağışlasın…Yokluk görmeyesin, Fahr-i Kâinat Efendimiz’e cennette komşu olasın…
Bir kitap ki; mübîndir.. Apaçıktır görene,
Son nefeste korku yok, O’na gönül verene.
Adı; Kur’ân-ı Kerîm.. Mekânı; kalb-i selîm,
O’ndadır gerçek irşâd, O’ndadır gerçek ilim.
Ey ! Şânı mahşere dek, korunan yüce kitap;
Yetmez seni övmeye, hiçbir söz, hiçbir hitap.
Seni yazmak ne mümkün, cür’etimize bakma,
Hesap günü Mîzan’da, BİZİ YALNIZ BIRAKMA !
(C.Numanoğlu)
Başta Naile Hocamızın ve tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun.
Adnan Zeki Bıyık
Kırklareli Müftü Yardımcısı
24-11.2016