Onuncu Yıl Yazısı

xxxx69

Millî Gazete'deki on yıllık köşe yazarlığımız boyunca, Yunus Emre üstadımızın "Diken olma, gül ol" öğüdünü elimizden geldiği kadar tutmaya çalıştık. İnşallah kimseye kötü örnek olmamışızdır. Çünkü "iyi olmamak, iyi bir şey değildir."

Nurettin Topçu, "Mesuliyet, imana dayanan bir duygudur" diyor. Bir yandan mesuliyetlerimizi yerine getirmeye çalışırken, bir yandan da "Anlatmam derdimi dertsiz insana" türküsünü çığırıyor oluşumuz, ortaya değişik bir tablo çıkarmış olabilir. Çıkarsın!

Akıl sahiplerinin yerini mal sahiplerinin aldığı bir dönemde, yapmaya çalıştığım şey; üç yanlışın bir doğruyu götürmesine mani olmak; buna karşılık, bir doğrunun üç yanlışı saf dışı etmesini sağlamaktı. Son durum ne, tam olarak bilmiyorum.

Bildiğim bir şey varsa, o da, "Zekâ ile fedakârlığın asla birbirleriyle uyuşmadığı..."

Gençken, uğruna ölebileceğim çok şey vardı. Şimdi ise uğruna yaşamam gereken şeylerin sayısı daha ağır basıyor. Hayır, sadece çocukları ve buna benzer şeyleri kastetmiyorum.

Belki A. Kadir'in şu iki dizesi, bize bir şey söyleyebilir: "Sen orada dalından koparılmış bir zerdali gibi dur / Ben burada zerdalisiz bir dal gibi durayım."

Bir de Âşık Kerem'in "Çıkmaz kalem ile yazdım vefamı" dizesi var.

Ne yapalım, işin içinden nasıl çıkalım?

"Menfaat yaşamak, ahlak ise yaşatmak ister. Bir arada asla barınamazlar" diyen üstadımız, insanlarımızın geldiği yeri görseydi, acaba ne derdi? Menfaatleri için ahlakı dillerine pelesenk edenler falan...

Elime kalemi aldığım ilk andan itibaren, şiire ve edebiyata hep dava gözüyle baktım. Okumuş olduğunuz bu yazılara da...

Kısa mesafe koşucuları, ağırlık çalışarak müsabakaya hazırlanır. Her birinin vücutçu gibi görünmeleri bu yüzden... Biz de, şu kısa köşe yazıları için, birçok kitabı okuduk ve taradık; tabiri caizse, her yazımız için ağırlık çalıştık. Oysa gazete okuyarak veya televizyon seyrederek de yazılarımızı kaleme alabilirdik.

Tabii Behçet Necatigil'in "Yorgunluklarıma çok şey borçluyum" sözünü bilmeseydik...

Nietzsche'nin "Geceleri uyumayanların yolundan çekilin" nasihatinin etkisinde kalmasaydık...

"Ahlak vericilikte en esaslı iş, insanlara örnek olmaktır" deniliyor. Bir yandan ahlaktan bahsedip de öte yandan şunları ve şunları yapmadık.

Mesela "güzele bakmak sevaptır" sözünü, "suya ve yeşile bakmak sünnettir" şeklinde algıladık ve öyle yaptık.

Unutmayalım ki, balyoz da, ortanca çiçeği de, Taşkırangiller familyasındandır!

Geri izleme