Ne güzel buyurmuş Üstad Merhum Mehmed Akif “Ne Eser Ne de Semer” adlı şiirinde;
“Ölen insan mıdır, ondan kalacak şey: eseri;
Bir eşek göçtü mü, ondan da nihayet: semeri”
İnsanlar vardır yaptığı hizmetlerle hem kendisi en güzel şekilde yâd edilir hem de bıraktığı eserler sayesinde sevap hanesi hiç kapanmaz ve devam eder, durur.
Ya bıraktıkları birkaç kitap veya birkaç hayır hasenat eserler.
Kimi okul yapar; talebeler ilim erbabı olurlar.
Kimi çeşme yapar; insanlar kana kana su içerler.
Kimi mescid yapar; Müslümanlar ibadetlerini eda ederler.
Kimi yol yapar; gelen geçen yapan için duacı olurlar.
Kimi bir iki satırlık ilahi aşkla dolu şiir yazar; okuyanı Allah’a yaklaştırır.
İşte bunların kimi büyük eserdir, kimi de küçük. Ama sonuçta Hakk rızası için yapılanca değeri aynıdır.
Ya bunun tam tersini düşünürsek; insanlığa faydalı olmayan bir eser bırakırsa.
Ve insanlar onunla amel ederse.
O zaman vay haline..!
Öte tarafta hesabı çok zor olur…
Hem acıklı, hem ızdıraplı, hem de hesabı çok çetin olacak.
Onun için hayattayken halka mal olmuş insanların daha dikkatli eser icra etmeleri gerekli.
Hele ki, hayranların senin uğruna bir şeyler yapıyorsa attığın adımın, yaptığın konuşmanın, icra ettiğin eserin önemi bir kat daha artıyor.
Belki bu satırlarımızdan kimin hakkında konuşacağımı az çok sezmiştirsiniz.
Kendisini hayattayken; jiletçi hayranlarının olması, şarkılarının isyankâr ve hüzün dolu olması, bir de nikâhsız bir yaşantısının olmasıyla hatırlayacağım.
Nedense iyi bir tarafını göremedim merhumun.
Belki de biz göremedik ama gördüğümüz taraflarıyla biz şahitlik etmek zorundayız.
Cenaze namazına katılmış olsaydım, Hoca Efendi’nin “merhumu nasıl bilirdiniz?!” sorusuna cevap vermek benim için çok zor olurdu. En iyisi sukut etmek olurdu.
Herkesin Müslüm Baba dediği bu arabesk sanatçısının seslendirdiği parçaları dinleyenleri isyankâr olmaya yöneltiyor;
“Bahtımı yazanlara sitemkâr olmuşum ben
Bahtımı yazanlara sitemkâr olmuşum ben
Ağlatan kaderime isyankâr olmuşum ben
İsyankâr olmuşum ben
Ağlatan kaderime isyankâr olmuşum ben
İsyankâr olmuşum ben”
Mesela seslendirdiği bir eserinde Allah’a karşı bir isyankârlık apaçık ortada. Bakın ne diyordu Müslüm Gürses seslendirdiği bir şarkısında;
“Ben geldim meyhaneci
Bu akşam buralıyım
Sevgilimden ayrıldım
Yürekten yaralıyım
Çıkmam artık meyhaneden
Sarhoş olana kadar”
Bir diğer şarkıda da;
“Elimizde şişeler açılsın meyhaneler
Madem ayyaş diyorlar boş durmasın kadehler
içelim yavaş yavaş hey adımız çıktı ayyaş
Her gece bir meyhane biz içeriz içelim kime
Gönül sarhoş olmuş bak dönüyor divane
İçelim yavaş yavaş heyy adımız çıktı ayyaş”
diyerek adeta ayyaş olmak için bir başkaldırı var.
Bunlardan en önemlisi bir konserinde;
“Açılsın Meyhaneler Yıkılsın Minareler
Allahsan Allahlığını Bil Yeter
Çektiğim Çileler Yıkayın Beni Musalla Taşında
Adımı Yazın Kanımla Cami Duvarlarına
Ölürcesine Sevmek Tek Günahımsa
Kapatın Cennetin Kapılarını Bana
Sararsın Yapraklar Sönsün Işıklar
Artık Güneş Doğsa Neye Yarar
Benim Gönlüm Hep Sonbahar
Gömün Beni Meyhanenin Tam Ortasına
Sarhoş Kardeşlerim Gelsin Yanı Başıma...”
sözleri olan şarkıyı bir konserinde seslendirdiği, ancak aldığı tepki üzerine bu şarkısını bir daha icra etmediği söylenir. Aslında biz bu söylentiye inanmıyoruz. Çünkü aklı başında olan bir Müslüman böyle bir şarkıyı söylemesi kesinlikle mümkün değildir. Böyle bir şarkı imanı tamamen ortadan kaldırmaktadır.
Sonuçta bir insan ölmüş. Sorgusunu öbür tarafta Allah’a verecek.
Ama üzüldüğümüz taraf, Türkiye’de hak eden insanlara değer verilmeyip, hak etmeyen insanlar baş tacı edilmesi.
Nice ilim erbablarının cenazeleri hak edilmeyecek şekilde kaldırılırken, halkı isyana teşvik eden, eserlerinde sadece meyhaneyi işleyen bir insana fazlasıyla değer verilmesi ne kadar da acıklı, değil mi?
Hele ki, siyasilerin bile böylesi insanlar için adeta taziye yarışına girmesi de düşündürücü.
Demek ki Türkiye’de başlar ayak, ayaklar da baş olmuş.
Kimseye hak edildiği değer verilmiyor, her şey menfaatle alakalı.
Yoksa oy kaygısı olmasa siyasilerin ne işi var böyle cenazelerde?
Her neyse; biz yine Rabbimizin rahmeti geniştir diyoruz ve Müslüm Gürses’i de rahmetiyle muamele eylesin...