Rahmân, Rahîm olan Allah'ın ismiyle
O ki, hanginiz amelce daha güzeldir diye sizi imtihân etmek için ölümü ve hayâtı yarattı. Ve O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Gafûr (çok mağfiret eden)dir.
(Mülk suresi 2. ayet)
Her bir ayeti ayrı mucize olan Kur’an-i Hâkim’in Mülk suresi ikinci ayetinde, Cenab-ı Hakk'ın ölümü ve hayatı yarattığı buyruluyor. Yaratmak, yani yeni bir şeyler var etmek, inşa etmek olduğu için, hayatın yeni bir yaratılış olduğunu çabuk kavrıyoruz.Ölüm için de, sadece ölümden sonraki hayatın yaratılışını düşünüyoruz, ama ölümün kendisindeki yaratılışı ve mucizevi icraatı pek azımız fark ediyoruz. İşte ölümdeki yaratılış hakikatini, ölümün nasıl sanatlı bir icraat olduğunu beraber düşünelim.
Evet Nasıl ki ölüm, başka âlemlere başka diyarlara bir sevkiyattır. Hayat vazifesinden terhis ve bir tebdil-i mekândır. Aynen öylede ölüm, yıkılış perdesi altında, yeni (sanatlı) bir yaratılıştır! Ölüm sonuçları itibariyle güzel olduğu gibi, ölümdeki değişim ve icraat itibariyle de güzeldir ve sanatlıdır. Bir damla sudan, topraktan hayat bulmak nasıl mucize ise ölmek ve yok olmamak da öyle mucizedir. Çünkü, ölüm rastgele bir dağılış ve yıkılış değil. Başıboş bir gidiş hiç değil..
En basit canlılar olan bitkiler, tohumları ve çekirdekleri toprakta öldüğü vakit, o tohum ileride bir çiçeğe dönüşür. İşte bu sonuç itibariyle bir güzellik olduğu gibi, tohumun çekirdeğe dönüşürken geçirdiği evre ve maruz kaldığı icraatlar da öyle güzel, hikmetli, maslahatlı ve sanatlıdır. O tohum toprakta rastgele dağılmaz, dağılış gibi görüntüsünün altında,her aşamasında ayrı ayrı işlenerek öyle müthiş kimyasal işlemlerden geçer ki, yepyeni ve kendinden güzel bir sünbüle dönüşür. Yani o tohum, toprağın altında sahipsiz değildir! Hamisiz ve başıboş değildir. Toprak altında onu muhafaza eden, işleyen ve dönüştüren sanatlı ve hikmetli icraatlara tabidir.
Bitkilerin tohumları gibi, şimdi de meyvelerin veya hayvanların insan midesinde ölümlerine bakalım! Yani bir meyve veya ölmüş bir hayvan eti, insan midesinde nasıl harika işlemlerden geçiyor da orada insanın bir parçası oluyor ve hayat buluyor! Hem de hayatın en güzel ve mükemmel hali olan insan hayatına mazhar oluyor. İşte gözümüzün önünde ölümdeki diriliş ve yaratılış!
İşte sıradan bitkilerin ve hayvanların toprakta veya midede ölümlerinde, böyle müthiş işlemler manzumesi var ise, en yüce yaratık olan insanın ölümü ve ölümdeki merhaleleri, sıradan ve basit olabilir mi ? Asla..
Dikkat edelim! Rabbimiz hayatı verirken sanatlı ve güzel verdiği gibi hayatı ölüm ile alması da gayet sanatlı ve güzeldir.
Yer altına giren çekirdekler, tohumlar hava aleminde sünbül verdiği gibi yer altına giren insan da alemi berzahta sünbül verecektir.İnsanın da bedeni ölür ama ruh’u baki kalır.
Cenab ı Hak cümlemize, bedenimiz toprağa düştüğü vakit alem-i berzahta bir gül-i Muhammedi olmayı, cennette şecere-i Tuba sünbülleri vermeyi nasip etsin.Amin.
Ey gönül, bahar güzel de sonbahar güzel değil mi ?
Başlamak güzel de, bitirmek, terhis olmak güzel değil mi ?
Vazife yapmak güzel de, vazifeni bitirip ücret almaya gitmek güzel değil mi ?
"Ölümden ürküp, kabirden korkup, başını çevirme; merdâne kabre bak, dinle ne talep eder. Erkekçesine ölümün yüzüne gül; bak, ne ister. Sakın gàfil olma!"
“Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. O hem yaşatır, hem öldürür. O sizin de Rabbiniz, sizden önceki atalarınızın da Rabbidir.” (Sure-i Duhân / 8.ayet)
Selametle kalın...