Ahali !
Dünya bütün hikayelerin yarım kaldığı geçici bir yurttur.
Ömrünüzü bereketli kılmak istiyorsanız, yaşadığınız hayatı bir ganimet olarak görün.
Ve ölüm gerçeğini göz önünde bulundurarak ahiret hayatını dünya'ya tercih edin..
Dünya'da yapacağınız her bir iyilik ahiret ülkenizi ihya ve imar edecektir.
Her zaman bütün canlılara merhamet nazarı ile bakınız...
Merhamet edinki merhamet bulasınız.
Asla bir damla sudan var olduğunuzu ve bir gün bütün sevdiklerinizi ardınızda bırakıp size emanet edilen bu bedenin toprak ile bütünleşeceğini unutmayın.
Onun içindir ki hayatı acılaştıran lezzetleri tahrip eden ölümü çokça zikridiniz.
Hadisi şerifi bizim rehber öğretmenimiz olmuştur.
Öyle'ya dünya'da yaşadığımız bu telaş ,fâni olduğumuzu ve ölümü unutuğumuzun delilidir.
Ne yazıktır ki, Önümüzde hiç unutmamamız gereken, ama aksine, unutmak için ne lâzımsa yaptığımız büyük bir hakikat olan ölümü çok çabuk unutuyoruz..
Zira göz kapamakla hiçbir hakikat gizlenemez.
Ölüme sırt çevirip yarını ,yani bu geniş dünya'dan göçüp o küçücük dar olan kabre doğru giden bu yolculuktan kaçmak mümkün mü?
Bütün insanlık gaflet uykusundadır ölünce uyanacaklar.
ölmeden önce uyanmamız, hayatımıza çeki düzen vermemiz icap etmez mi ?
Ve ölümün hakikatına ermemizi sağlayan o kadar çok ders niteliğinde olay varki
O nedenle; “Ölmeden evvel ölünüz.”
Dünya kocaman bir misafirhane beden ise emanettir.
Ölümü hatırlamak insan ruhuna ve kalbine iyi gelir.
İnsan kendine çeki düzen verir.
Ölmeden evvel ömür muhasebesini yapan İnsan ölümünü tefekkür ederek, Hakk’a rücu eder, Rabbine döner.
Ölmeden evvel ölenler, Hakk’a bu dünyada rücu ederler;
Hayatlarını İlâhî emirler dairesinde geçirirler; Allah’ın rahmetine dünyada iltica eder, gazabından da yine dünyada korkarlar.
İşte böyle düşünen bahtiyar insanlar âhirette de Hakk’a dönerler, buda Allah’a vâsıl olma ve lütfuna erme şeklinde tezahür eder.
Düşünüyorum da; dünya döndükçe insan halden hâle giriyor.
Hücreleri, yaprak dökümü gibi, durmadan ölüyor.
Ve çiçek açımı gibi bir yandan da bedeninde yeni hücreler yaratılıyor.
Ve insan bütün bu olup bitenlere seyirci kalmaktan öte bir şey yapacak halde değil.. Yarını hakkında ne bir bilgisi var, ne de bir garantisi..
Madem ki bütün bu olan bitenden cüz’i iradenin hiç bir hükmü yok; onu, irademize hitap eden işlerde de bir tarafa bırakmayı başarabilsek, yâni Allah’ın rızasına muhalif hiçbir şeyi irade etmesek, çok bahtiyar olacağız.
Ölmeden evvel ölmek; gerçekten, bu dünyada büyük bir lütuf, büyük bir saadet.
İşte hepimiz bir gün ölümü tadacak, yâni ruhun bedenden sıyrılıp çıkmasına şahit olacağız. Artık ne gözümüz görecek, ne kulağımız işitecek. Ne midemizde açlık, ne alnımızda ter... Hepsi bitecek.
Ve bedenimiz gömülecek toprağa...
Kurtlanan balıkları bilirsiniz; onun bir benzeri de bizim bedenimizde gerçekleşecek. Daha düne kadar, yiyen beslenen beden, bu defa başka mahlûklara gıda olacak.
Yıldızları seyreden gözlerimiz, içlerine dolan karıncaları bile göremeyecekler.
Eğlence âlemlerinin birini bırakıp diğerine koşan bacaklarımız, artık böcekler âleminin istifadesi için cansız olarak uzanmaktan başka bir şey yapamayacak.
Bir tarihî eseri gezen turistler gibi, ağzımızdan, burnumuzdan, kulaklarımızdan içeri giren karıncalara, o tarihî eser sessizliğine gömülmüş bir beden olarak hiç bir itiraz noktamız olmayacak,hiç bir şey diyemeyeceğiz.
Bir tarafta erkek, beride kadın, ayrı ayrı böceklerin istifadelerine sunulmuş olarak cansız yatarlarken, onların ruhları, yaptıkları isyanların ilk sorgusuna tâbi tutulacaklar; çekecekleri azapların ilk numunelerini tadacaklar.
Bu da nasıl olur, demeyiniz. Bunun küçük bir misâlini rüyada yaşamıyor muyuz? Bedenimiz yatakta uzanırken, ruhumuz hapishanede işkenceye tâbi tutulmuyor mu?
Kan ter içinde uyandığımızda, kendimizi sapa sağlam yatakta bulunca nasıl seviniyoruz!...
Hayatımızı, bir mahşer yolcusu olarak, güzelce tanzim edebilsek, Allah'ın rızasına uygun ve peygamberler gerdanlığın incisi efendimizin övgüsüne layık bir dünya hayatı yaşasak ,
kabir bizim için “Cennet bahçelerinden bir bahçe” olacak ve biz bu bahçeye girdiğimizde dünya hayatını geride bıraktığımız için sevineceğiz...
Ve dünya hikayemiz böylece son bulacak...
Ahiret hayatını ebedi olarak tadacak bir kıvamda huzura doğru yolculuk başlıyacak...
Rabbim merhametine ve mağfiretine mazhar olan bahtiyarlardan eylesin...
Raif Medetoğlu