Kermesin son günüydü. Dokuz gündür akın akın pasta, börek, tatlı, tuzlu doldu taştı iki göz binaya...
29 Mart-6 Nisan tarihleri arasında Kadirli Sevgi derneği gıda kermesi açtı. Gönüllü olarak kermeste bulundum.
Öncelikle Coşkun Telekom'a binayı, hiç bir ücret almadan kullanılmasına müsaade ettikleri için teşekkür ederiz. Hala karşılık beklemeden iyilik yapan insanlar var çok şükür. Cömertlik güzeldir fakat zenginde daha güzeldir buyurmuş, Efendimiz sallallahü aleyhi vesellem.. Sanırım aramızda, bu hadisin vurguladığı kişiler az değil.
Kermesin son gününde öğleye doğru gelebildim. Biraz sonra daha önce oralarda hiç görmediğim bir kadın içeri girdi..
-Çay içmeye geldim, çay var mı, dedi. Çay henüz hazır olmamıştı,
-Evet var ama henüz hazır değil dedim.
Evden bir şey yemeden çıktığım için bir şeyler aldım, bir masaya oturdum. Yan masaya oturan kadın bana bakmaya başladı.. Satılan yiyeceklerle ilgili sorular soruyordu.. Durumundan kendisine bir şeyler ikram edilmesini istediğini sezinledim ve ona bir şeyler verdim. Arkadaşlara,
-Ücret almayalım, sanırım parası yok, dedim.
Kadın, kermesi inceliyor, bazı yiyecekleri gösteriyor ve soruyordu. Bir kaç şey daha ikram ettim. Arkadaşlardan da ikramda bulunanlar olmuş..
-Bir de çay içeyim, dedi.. Fakat elektrikler kesildiği için termostaki su kaynamamıştı, ona çayın olmadığını, elektriğin kesik olduğunu söyleyince eliyle termosa dokundu ve,
-Olsun, ben ılık da içerim dedi. Bardağı aldım fakat baktım ki su ılık bile değil..
-İçemezsin bunu, buz gibi su bu, dedim. Olsun içerim, yalnız demli olsun, deyince, demi bardağa çektim verdim. Biraz beklemesini, elektrik geldiğinde sıcak çay içebileceğini söyledim.. Maalesef elektrik dakikalarca gelmedi.. O da kermeste oturmaya devam etti..
Böreklere bakıyor börek istiyor, tantuni istiyor, velhasıl istiyor da istiyordu. Sanırım benden ilgi gördüğü için yanıma gelip oturuyor, benimle konuşuyordu. Arkadaşlardan bir kısmı bazı kişilerin bedava yeyip içmeyi alışkanlık haline getirdiğini, aslında bir çoğunun maaşlı olduğunu söylediler..
Nitekim evvelsi gün ihtiyar bir adam gelmiş ve çay parası istemişti. Ben de,
-Amca çay verelim sana, dedim,
-Yok, çayı yeni içtim, siz bana para verin deyince arkadaşlardan bazıları o zatı tanıyorlarmış. Aslında adamın maaaşı varmış, fakat para toplamayı severmiş..
Bu yüzden böyle kişilerin sözlerine pek güvenilmiyordu..
Kadınla konuşmaya başladım. Mahallesini sordum. Evi barkı olup olmadığını sordum.. Soruyla ilgisiz cevaplar veriyordu..
-Allah evlat acısı vermesin, evlat acısı çok zor, dedi.. Allah gönlüne göre versin dedi..
-Evli misiniz, dedim.
-Evliydim, ayrıldım. Bir kızım var dedi.
-Kocan çalışıyor mu, dedim..
-Ayrıldık, cezaevinde dedi. Kızım da devlet okulunda..
-Sana burdan bir paket hazırlayalım, bulgur, makarna gibi..
Kızından bahsederken ağlamamak için kendini zorladığını farkettim..
-Annen, baban, kardeşlerin yok mu?
-Kimsem yok!
-Dayı, teyze, hala veya onların çocukları yok mu?
-Kimsem yok, amcamın evinde oturuyorum, amcam da öldü..dedi.
-Hiç mi akraban yok senin? Dayının, teyzeyin oğlu kızı?..
Sorularımı cevapsız bıraktı.. Bu arada elektrik geldi ve çaylar da oldu. İstediği kadar çay içebileceğini söyledim. Adresini almayı düşündüm. Evinde ziyaret etmeyi falan.. Fakat onun için ne yapabilirdim ki?..
Eşinin neden cezaevine girdiğini sorunca ağlaması hızlandı ve sözcükler boğazına dizildi. Anlatmak bile ona acı veriyordu sanırım. Daha fazla bir şey sormadım. Hazırladığım paketi getirip yanına bıraktım.
Bir pakette bir şeyler vermek, karnını doyurmak onu rahatlatmaya yeter miydi? Bu kadının söylediklerinin doğruluğunu anlamak için araştırma yapmak lazımdı. İsmini mahallesini sordum.
Yüreğime oturdu. Şimdi o kadını düşünüyorum.. Ben onu bulabilir miyim? Bulsam bile ne yapabilirim?.. Gene de keşke ismini, adresini yazsaydım..
Geçen yıllardaki kermeslerin birinde de dikkatimi çekmişti, yiyecek bir şeyler isteyen ya da ufak tefek harçlık isteyen bu insanlar bazıları tarafından geri çevriliyordu. Sebep dilenciliği alışkanlık haline getirmeleriydi.
İnsanlar ihtiyacı olsun olmasın bir şeyler isteyebiliyorlar.. İstedikleri bir kaç parça bir şeyin onlardan esirgenmesini tuhaf buluyorum.. Hele hele de kermesler gibi tamamen hayır işleri için yapılan bu faaliyetlerde insanların elinin boş çevrilmesi beni rahatsız ediyor. Velev ki ihtiyaçları olmadığı halde isteseler bile..
Bazan da, yanlış mı düşünüyorum, böyle yapmakla onları dilenmeye teşvik mi etmiş oluyorum, diyorum. Hayır hayır.. Efendimiz sallallahü aleyhi vesellem 'Kapınıza bir adam, at üstünde de gelse, sizden bir şey istese onu boş çevirmeyin' buyurmuş. Hayır boş çevrilmemeli insanlar. İhtiyaçları olmadığı halde isteseler bile.
İşin çetecilik, duygu sömürücülüğü tarafıyla devlet ilgilenmeli.
Rahmetli Es'ad hocaefendi bir sohbetinde anlatmıştı.
Arabistan'da hac vazifesini yaparken ordaki dilencilerden birine acımış para vermiş. Oraları çok iyi bilen bir zat-ı muhterem,
-Hocam niye para veriyorsunuz, onlar çetedir, bu şekilde insanları dolandırıyorlar, demiş. Hocaefendi,
-Ne yapayım ben acıdım verdim. İşin o tarafını da Suud hükümeti düşünsün, demiş..
Email: kafu-nun@hotmail.com
Twitter: https://twitter.com/ZcNur