Geçtiğimiz günlerde ‘Duymayan Kalmasın’ programına katılan Niran Ünsal, “Kapanmak benim hayatımda aldığım önemli karardı ama kapanarak sanatçı olunmuyor. Ticari olarak çok ciddi bir kayıp yaşadık. Çoğu insan mağdur oldu, ben yılda 80 konser veriyordum, peruk takmak da çare olmadı.” demişti.
Bu hanımefendi geçtiğimiz yılbaşını başını kapattığını açıklamıştı. Ben o zaman, inşallah konjonktürel bir kapanış değilse bu duruma saygı duyulması gerektiğini söylemiştim. Nasıl başını kendi iradesiyle bir hanımefendi açıyor ve ona müdahale edilmiyorsa haliyle başını kapayan bir hanımefendiye de kimse müdahale edemezdi, etmemeli…
Yukarıdaki beyanatına baktığımızda Niran Ünsal esasında belki yüz binlerce insandan belki de milyonu bulan birçok insandan daha dürüst, daha omurgalı hatta daha müslümanca bir tavır ortaya koymuştu bana göre. Ben iyi niyetle yaklaşıp diyorum ki Niran Ünsal içinden gelerek, kimsenin baskısı altında olmadan başını örtme kararı almıştı. Ama yaşadığı bazı sıkıntılar sebebiyle başını açtığını açıkladı.
İslamda aslolan inandığı değer uğrunda sıkıntılara göğüs germektir ki bu, en yüksek kul mertebesidir. Ama bu kardeşimiz buna takat gösteremeyip, bu yolu seçmiş…Allah onun da bizim de akıbetimizi hayreylesin.
Benim dikkat çekmek istediğim çok önemli bir konu var…Yukarıda da beyan ettiğim gibi Niran Ünsal yüz binleri belki milyonları bulan münafık sürüsüne kıyasla aslında daha omurgalı ve tek yüzlü davranmış bir hanım…
Etrafımda bizzat kendim şahit olduğum gibi arkadaşlarım, okurlarım, takipçilerim aracılığı ile öğrendiğim binlerce münafıklık örneği ile gün aşırı karşılaşmaktayım…
*Patrona yaranmak için gümüş yüzük takan karaktersiz tabiatlı yavşaklar,
*Kızını kaymakam vb yapabilmek için başını örten münafıklar
*Kendisi il müdürü olabilmek için boyadan deforme olmuş eşine yalandan başörtü takan sahtekârlar,
*Daire başkanı beni fark etsin diye masasının üstüne Kur’an meali koyan hokkabazlar,
*Genel müdürün dikkatini çekebilmek için “muhterem” “ mübarek” “İslam ve Medeniyetimiz”, “Osmanlı ve mirasımız” gibi dini ve milli terminolojiyi ağzına pelesenk eden ip cambazları,
*Hayatında Hz Peygamber’in hayatını bir kez bile açıp okumamış, okumadığı gibi her fırsatta “O da kimmiş, o da bizim gibi beşerdir, şunu tanrılaştırmayın” diyerek yıllarca Aziz Peygamberimiz’i itibarsızlaştırmaya çalıştığı halde rantın bu tarafa yönelmesiyle birlikte bir mecliste Efendimiz’in adı geçtiğinde herkes duysun diye seslice salâvat getiren din hırsızı, İngiliz devşirmesi Peygamber düşmanları…
*Yıllarca “Türkiye darül harptir, küfür rejimidir” diyerek Cuma namazı kılmayarak çıkardığı dergisinde gazetesinde bunun propagandasını yapmak suretiyle halkımızı devletine düşman haline getiren sözde dindar olup sekreteriyle fuhuş yaparken yakalandığı için kovulmasına karşılık rant bitince bu kez de bölücülerin kurduğu örgütte en üst düzey yöneticiliklerde bulunan, daha sonra kesretten kinaye onlarca parti değiştiren yaptığı dalkavukluklar, taktığı gümüş yüzükler sayesinde insanları kandırıp milletvekilliği kapan bölücü aşağılık siyaset haramileri;
*Davaya inanmadığı halde yakınlarını kısa yoldan-hak etmeden kamuda bir yerlere tayin ettirebilmek ümidiyle bazı vakıf, dernek, vs kurum ve kuruluşlara ya da çeşitli sivil toplum örgütlerine çıkar icabı üye yapan kendi de üye olan sahtekâr hamamböcekleri,
* Perşembe akşamı eşini sekreteri ile değil sekreterleriyle garsoniyer evlerde boynuzlayıp, gündüz Cuma namazına giden kamu fahişesi bürokratlar,
*25 kez hacca-umreye gidip dolar cukkalayan ama bir yetimin bacağına bir pantolon giydirmeyi beceremeyecek kadar cimrilikte şeytanı kıskandıran gözünü para bürümüş hicaz müraileri
*Hiçbir ilmi ve sanatsal marifeti olmadığı halde dört kelimeyi kurmaktan acizken bulduğu iltimas ve torpillerle kendini terfi ettirten, sonuçta mikrofonu eline aldığında da İslam’ın adaletinden, Hz Muhammed’in (sav) yüksek ahlakından bahseden sahtekar, münafık, mürai, ahiret tanımaz, hak hukuk bilmez, kul hakkını yağ ile bal bilip Kıbrıs eşekleri gibi büyük bir keyifle yiyen sefil lağım fareleri,
* Adnan Zeki ve bazı dava adamı arkadaşları İslamı anlatmak, töremizi, kültürümüzü geniş kitlelere anlatıp yaymak için konfeanslarından, seminerlerinden, sohbetlerinden vs programlarından 1 lira bile talep etmezken, program başına 5 bin, 10 bin, 20 bin, 30 bin lira para isteyip güya İslamı anlatan, dini ve Allah’ın kitabını para karşılığı satan sözde dini program yapan din hokkabazları, (Yasin Süresi 21. Ayete bkz)
*Lüks otellerde düzenlenen kongre, toplantı, çalıştay adı altında birkaçı hariç sonucunda hiçbir kamusal faide husule getirmeyen devletin hazinesini söğüşlemeye yönelik etkinlikler düzenleyip açık büfe muhteşem menülü yemeklerle karınlarını haşmetlendiren ama mikrofon eline geçtiğinde dinleyiciye “YA SABUR” esmasının faziletlerini anlatan, sıkıntılara sabretmenin izzetinden bahseden, “küresel yara olan, içimizi yakan bu açlık sorununa çözüm bulunmalı ” diyerek kendi söylediğine inanmayan kuzu sarması israfperest engizisyon baronları,
İşte tüm bu münafıkça tavır ve davranışları gün aşırı izleyen, takip eden biz ve bizim gibi ülkesini çok seven insanlar durumu şöyle bir mukayese ettiğimizde diyoruz ki:
Niran ÜNSAL’ın başını ekonomik problemler sebebiyle açması ve bunu iki yüzlülük yapmayıp açıkça ve dürüstçe söylemesi yukarıda bahsettiğim ve sayısı her gün daha da artan ve yüzbinleri belki milyonları bulan nifak tabiatlı insancıklarla mukayese edildiğinde Niran ÜNSAL, bu münafıkların yanında Abide-i sadâkat, mücessem-i namus olur…
Yazımı çok sevdiğim büyük gönül adamı Alvarlı Muhammed Lütfi Efendi’nin bir beytiyle bitirmek isterim
Meyledemem gayrısına Hz Hak’tan tevbeler olsun
Şol yüzleri dost, özleri düşmandan usandım
Allah’ın sevgisi ve himayesi tek yüzlü iyi insanların, mümin kardeşlerimin üstüne olsun
Adnan Zeki Bıyık-Kırklareli Müftü Yardımcısı
Not: Devlet, ya da ehl-i firaset veyahut ehl-i basiret yöneticiler, tedbir alması gereken her kimse mezkur münafıklara karşı müteyakkız olunmasını kamunun Aşkettin Hocası olarak hatırlatmayı hem dini, hem insani hem de milli bir vazife addediyorum…Umarım ders alunur…..