Sayın Nihan Önder,
Öncelikle teşekkürlerimi belirtmek isterim...
Belki fikren uymasak da değer verip de yazımızı okuduğunuz için.
Yazdıklarınızın hepsine katılmam mümkün değil.
Ben burada Müslüman olan, Müslüman olmayan diye ayırım yapmadım.
Sadece muhafazakârlık ayırımı yaptım ki, bunda da toplum ve kültür değerlerine sahip çıkanları ve kültür yozlaşmalarına karşı olanları kastettim. Ama bu demek değil ki tümüyle de değişime karşı gelinsin. Altını çizerek söylüyorum, ben kültür ve değer yozlaşmasına karşıyım.
Doğruyu söylemek gerekirse ben burada solcuları yermek istedim. Keza bana yorum gönderen kişi de sol görüşlü birisi (hatta sonradan gönderdiği elektronik postada anladım) ve kendisini de çok sevdiğim bir dostum.
Beni ne kadar eleştirse de ben yine onu severim. Biz Yaradan'dan dolayı yaradılanı hoş görürüz.
Benim bu yazıyı yazmamdaki sebep yaptığı yorumda dilimin iğrençliğinden bahsetmesi. Ben hiçbir zaman kalemimi kırmızı noktalarla, iğrençliklerle doldurmam, çünkü edebi üst seviyede tutarım.
Bu arkadaş kendi olduğu güruhu görmeyip beni iğrençleştirmesi cidden beni üzdüydü. Belki yazım çok sivri dilli olabilir. Belki de sizin dediğiniz gibi şovmence olabilir ama inanın kendisi hem sevdiğim bir arkadaş olduğu halde beni böyle yaftalaması hem de daha önceki yazdığı yazılarda durmadan beni iğnelemesi bana böyle bir yazı yazmaya sevk etti. Bu arada yazınızda tek katıldığım nokta; hakikaten biz Türkler acayip dolduruşa gelip şovmenlik yaparız. Buna katılmamak ne mümkün?
Allah'a şükür benim geçmişim tertemiz, hiçbir kuşkum yok. İnşallah geleceğim de tertemiz olacaktır. Kendime de özgüvenim sonsuz.
Ayrıca arkadaş çalıştığım kuruma da el uzatmış yorumda. Güya ben şu anki hükümetin vasıtasıyla bu kurumda çalışıyormuşum. Buna belden aşağıya vurmak derler bizim literatürümüzde.
Hiç de öyle değil. Kurumumun en üstünde bulunan insan beni buraya alırken geçmişimden ve tecrübemden dolayı aldı. Zaten kendisi de idealist birisi.
Ha Hüseyin Üzmez olayı dediniz. Ben inanır mısınız Hüseyin Üzmez'i hayat boyu sevmedim. Çünkü geçmişini çok iyi bilen biriyim. Yanında çalışan kişiden öğrenmiştim; Resmi dairelerde bile bayan iş arkadaşlarına sarkan zavallı bir insan. Ben hiçbir zaman onu tasvip etmedim, yazısını okumadım ve hep ona karşı soğuktum. O Müslüman olabilir ama günahkâr, zavallı, mensubu olduğu dinin ve toplumun değerlerini muhafaza edemeyen, saplantılı birisi.
Yazınızda yıllar önce ölmüş bir kişiden bahsetmemi yermişsiniz. Niçin ölmüş bir adamdan bahsettim? Çünkü o en koyu solcu. Solcuların piri de denilebilir. Bundan dolayı yazdım. Ayrıca ben Tayyip Bey'in onu aklamasına da karşıyım. Sonuçta kıblesi Moskova olan bir adamdan Türkiye'ye ne hayır gelebilir ki?
Ben sadece benim çizgime uyan, prensiplerimle zıtlaşmayan fikirlere açığımdır. Benim çizgim de, prensibim de Kur'an ve sünnettir. Bunun dışındakileri kabul etmem. Belki siz buna karşı çıkabilirsiniz amma benim insan olmamdan dolayı (eğer size karşı bir edepsizlik, bir taşkınlığım yoksa) bana da siz saygı duymalısınız. Keza aynı durum benim için de geçerlidir.
Bu arada eski Yunan mitolojisindeki katharsis gibi bir arınmayı veya temizlenmeyi de kendimde bulmuyorum. Çünkü benim arınmam Rabbim'den af dilemem ile olur.
Eğer sizi üzdüysem özür dilerim, ancak ben kendimi savunmak zorundayım.
Zira ben ne iğrencim, ne de sıradan bir insan...
Eleştiri ve önerileriniz için;