Bu gün ajanslara düşen bir haber Türkiye’nin nerden nerelere geldiğinin bir göstergesi olsa gerek. AA haberine göre polis Bursa’da her sabah görevine "İnsan haklarına saygı" içerikli mesajla başlıyor.
Her sabah polis telsizinden okunan anons şu şekilde:
“İnsan haklarına saygılı, yetkilerini en doğru şekilde kullanarak hizmet üreten, yeşil Bursa’mızı seven ve Bursalılarca sevilen, bu şerefli mesleğe gönül veren tüm personelimize sayın 3310 (Emniyet Müdürü) kazasız, iyi görevler diler.”
Cumhuriyet tarihimiz boyunca darbelerle beraber; düzmece davalar, işkenceli sorgular ve tutuklamalara sıkça başvuruldu. Düzmece senaryolarla veya işkence altındaki ifadelere dayanarak açılmış onlarca dava vardır. İşkence altında alınan ifadeler sonucu çok sayıda insan yıllarca hapiste tutulmuştur. Kendileri gibi düşünmeyenlere karşı baskıyı, işkenceyi ve tutuklamaları eksik etmediler. Düzenlerini tehlikede gördüklerinde katliam yapmaktan geri durmadılar.
İşkencenin baş rolünde daima polis vardı. İşkence görenlerin anlattıklarına göre, polis sorguları; falaka, kaba dayak onur kırıcı davranışlar, aşağılama, küfür ve ölüm tehditleri yanı sıra tabutluk işkencesi eşliğinde yapılmaktaydı. Sorguda kullanılan yöntemlerden biri de, belli başlı işkence merkezlerinde bulunan tecrit hücreleri, “Sanıklar”, daracık, havasız, gün ışığı görmeyen bu hücrelerde aylarca tutularak, her an işkence görme psikolojisi içine sokularak, itirafçılaştırmaya ve teslim alınmaya çalışılırdı.
Yukarda anlatılan işkence çarkından geçenlerden biride Avukat Hüseyin Yıldırım’dı.10 Ekim 1981 tarihinde Diyarbakır’da tutuklanan ve Elazığ ve Diyarbakır sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandıktan sonra ceza evinde uzun süre işkence çarkından geçen Yıldırım, şuanda işkencenin bıraktığı sağlık sorunlarıyla boğuşuyor…
Hapisten çıktıktan sonra İsveççe yerleşen, Kürt aydını Kemal Burkay gibi Türkiye’ye gitmesi yasak olan ve 30 yıl sonra bu yaz Türkiye’ye giden Yıldırım 3 ay tatil yaptıktan sonra tekrar İsveç’e döndü. Yıldırım, ‘’Türkiye’nin ve özellikler Türk polisinin çok değişmiş olduğunu’’ söyledi.
Çalıştığım yere beni ziyarete gelen Yıldırım’a, ‘Abi 30 yıl sonra seni nasıl karşıladılar? Diye sordum. ‘’Valla çok iyi karşıladılar’’.Dedi. Havaalanında pasaport kontrolünden geçtikten sonra, Emniyet müdürü ‘’Ülkenize hoş geldiniz Hüseyin bey!’’ Diye kapıda karşılamış. Emniyet müdürü, ‘’Hüseyin bey, size koruyucu tahsis etmemizi isterimsiniz? ’’ Diye sormuş. Yıldırım, ‘’Yok istemem! Siz bana çok işkence yaptınız. Şimdide koruma mı vereceksiniz?’’ Diye çıkışmış. Emniyet müdürü de gülerek ve nazik bir şekilde, ‘’Hüseyin bey, Türkiye çok değişti. Poliste çok değişti. Artık o eski polisler yok’’ diye teselli etmiş.
Emniyet müdürünün de dediği gibi, Türkiye’deki son yıllarda gelişmelere paralel olarak polis teşkilatının da radikal şekilde gözle görülen bir değişim yaşanıyor… Eskiden vatandaşın korkulu rüyasıyken şimdilerde “Halkıyla bütünleşemeyen hiçbir kurum, halkına dayanmayan hiçbir hizmet başarılı olamaz” düşüncesinden hareket ediyor. Türk polisi,Nazik, otoriter, sabırlı ve soğukkanlı. Ayrıca, şüpheci, titiz ve güler yüzlü olma yolunda büyük mesafe kaydetti…
atilaaltuntas1907@hotmail.com