"Nerde O Eski Ramazanlar" Masalı
Çoğumuzda şöyle bir yanlış algı var; “ eskiden her şey ne kadarda güzeldi. İnsanlar eskiden çok daha ahlaklı idiler. Mazide İnsan ilişkileri çok daha iyi idi. Yemekler tatlı, sular berrak, devletler adil, insanlar mert idi…” Hatta Mısır da m.ö 2500 (?) yıllarına ait çıkan bir belgede şunlar yazılıymış; “Dünya çok kötü oldu. Ahlak bozuldu, düzen değişti. Böyle giderse yakında başımıza taş yağar….” Halbuki bu yazıdan sonra dünyaya Hz İsa efendimiz ve Peygamberimiz Hz Muhammed (sav) teşrif edip O’na nizam verdiler.
Çoğu zaman geçmişin gölgesine Sığınmak ihtiyacı hissederiz hepimiz. Üç beş dost, birkaç yaran bir araya geldik mi sohbetin konusu hemen mazi oluverir nedense! “Nerde o eski ramazanlar? Nerde çocukluğumuzdaki güzellikler? Neydi o yıllar? Hey gidi günler hey! …” bu ve buna benzer özlem dolu, hasret yüklü cümleler sıralanıverir art arda. İşin garibi, ayırımsız her jenerasyon kendi mazisini yüceltir. Halbuki o özlemle andığımız günleri yaşarken de bu günkü duygular içindeydik. Ve o günde daha önceki dönemleri yüceltmediydi dilimiz.
Bu niye böyle? Yani bir çoğumuz eski günleri, yaşadığımız maziyi daha güzel düşlüyor, daha güzel buluyoruz? Bence bunun birkaç nedeni var. Bunlardan biri o eski dediğimiz zamanın büyük bir bölümü çocukluk ve gençlik demlerimizdir. O dönemlerde ruhumuz, daha saf, daha temiz olduğundan, kalplerimiz günah kirleri ile paslanmadığından, gönlümüze güzellik çiçekleri o dönemde daha fazla ekildiğinden,hadiselere ve eşyaya hesapsız ve duru bakabiliyorduk.
İkincisi ise, yaşanmış, hatıraya dönüşmüş zamanların ve mazide yaşananların aksi ispat edilemeyeceğinden, geçmişi, etrafımızdakilere kendimizin bir övüncü olarak takdim etmek fikri.
BİZİM RAMAZAN SİZİN RAMAZANI DÖVER !
Bunları yazmamın nedeni, her ramazanda olduğu gibi bu ramazanda da gerek görsel, gerekse yazılı basında, konu ile ilgili yazılan yazılarda, yapılan sohbetlerde o klasik “ah nerde o eski ramazanlar” ( Hangi eski, çoğu zaman o da belli değildir. Peygamberimiz dönemi mi ? Emeviler dönemi mi? Osmanlı Selçuklu dönemi mi? Yoksa Cumhuriyetin ilk yılları mı bu eski Ramazanlar...?) tekerlemesinin sıkça dile getrilmesi, sayfalara taşınması.
Bence şimdiki ramazanlar eskisinden daha güzel. Bir kere şimdiki ramazanlardaki coşku, bu ay için yapılan etkinlikler, maziye göre çok ama çok fazla. Eskiden bir mescidin avlusunda, bir evin sofasında 5- 10 kişi bir araya gelip iftar yaparken şimdi binler hatta onbinler bir araya gelip iftar yapabiliyor. İşin iletişim ayağına baktığımız zaman da aynı durumla karşı karşıyayız. Eskiden (yani 70 li 80 li yıllarda) sadece TRT vardı ve o bir tek kanalda da çok sönük, pek renksiz ve devlet ideolojisinin gölgesinde yapılmış basit birkaç program yayınlanırdı. Şimdi öyle mi ya? Türkiye vatandaşlarına, onlarca kanalda, Ramazan eksenli, çok kaliteli bir çok program takdim ediliyor. Gazeteler ramazan sayfaları düzenliyor, belediyeler iftar çadırları kuruyor. Yardım kuruluşları Afrikadan Uzakdoğuya kadar dünyanın dört bir bucağına yardımlar gönderiyor. O, çok özlemini çektiğmiz günlerde adını bile bilmediğimiz ülkelerin insanları bu gün, Anadolu insanının yardımları ile ayakta duruyorlar ve Anadolu insanına içten ve samimi dualar gönderiyorlar.
Kısaca eski ramazanları özlemle ananlar hadiseleri ve tarihi gerçekleri ciddi bir değerlendirmeye tabi tutamayanlardır. Şimdiki ramazanlar eski ramazanlardan ( benim yaşadığım dönemi kast ediyorum) daha bereketli, daha renkli, daha coşkulu. Tabi ki ramazanlar için yaptığımız bu tespitler işin zahiri tarafı. Esas amaç tuttuğumuz oruçların Rabbımız tarafından kabul edilmesi. Tuttuğumuz oruçlar bize, Afrikadaki açlara, susuzlara yardım yapma eylemi kazandırıyor mu? Suriye’de yapılan zulme karşı bir aksiyon uyandırıyor mu? Etrafımızda fakru zaruret içinde bulunanlara yardım elimizi her zamankinden daha fazla uzatmamızı sağlıyor mu? Gönlümüzü güzellikler diyarına yükseltebiliyor mu? Buna bakmak lazım. Yoksa, eski ramazanlar yeni şabanlar işin laf tarafı. "Kaçan balık büyük, ölen kör badem gözlü, ölen kel sırma saçlı, ölen inek sütlü olurmuş ..." felsefesi bu mevzuda pek geçerli. "Mazi geçmiştir istikbâl elde değildir. Biz hali değerlendirmeye bakalım." Kabul olan oruçlarımız, müstecap dualarımız olsun.