Bu bir sen, ben yazısıdır. Bu, canına tak etmiş bir milletin bunca yıldır kardeş bildiği yoldaşına karşı, sitemin çok ötesine giden bir isyan, hezeyan ve dahi merak yazısıdır.
Bak Arkadaş,
bugün artık ben, ne kurtuluş savaşında beraberdik diyeceğim sana, ne din kardeşliğinden, akrabalıktan bahsedeceğim. Ne de aynı kapta su içmemizden, tarihten. Geçtik o fasılları biz.
Bugün, milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı adına soruyorum sana. De hele ne yaptık size biz?
Söylemek acı veriyor ama; evlerinde uyurken öldürdüğün polis memurlarını geçtim. Hamile eşi ile alışveriş yaparken ensesinden vurduğun astsubayı geçtim. Eve izne dönen gencecik askeri geçtim. Karakol baskınlarını geçtim. Kalleşçe döşenen mayınları, çapraz ateş saldırılarını geçtim. Bunun gibi binlercesine alıştık maalesef. Ama söz bitti artık. Bu vahşetin dünyada örneği yok. Terörün bile ahlaklısını arar olduk. Çoluğa çocuğa hamileye kast etmeyenini.
İspanya’da ETA, İngiltere’de İRA, bombalı eylemlerini ses getirmek için kullanıp, polis tedbir alsın diye bombayı ihbar ederken; senin bu gözünü kırpmaz vahşetinin kaynağı ne? Çoluk çocuğun canına kastetmekte ne oluyor artık. Onlarla sorunun ne? Sokaktaki bebeklerin canına kastedecek kadar ne yaptık size biz? İlk okul, orta okul, lise talebelerinin canına kıyacak kadar ne yaptık? Nasıl bir vahşilik gördün de gözünü kararttın böyle.
Anlamak istiyorum gerçekten. Elinde kaleşnikofla İstanbul’un göbeğinde rastgele ateş açacak, el bombasını sokak ortasında fırlatacak kadar öfkeyi nereden edindin. Ambulans tarayacak, doktor, hemşire, öğretmen demeden saldıracak kadar öfkeyi nerede biriktirdin. Hangi yanlış seni böyle bir canavara çevirdi. Esfelisafilinleştirdi. Çocuk diyorum sana, bebek diyorum, anne, evlat, can diyorum. Benimki de can diyorsun amenna. İyi de nedir sebebi bu can takasının?
Bana, hendek kazdığı için ölenlerden bahsetme. Bana bugünün Surundan, Yüksekovasından Şemdinlisinden bahsetme. O fasılların sebebini ikimiz de biliyoruz. Hendeği kazan da sensin, bombayı koyan da. O yüzden gerçekten esaslıca soruyorum. Son 35 yıldır sürdürdüğün bu vahşetin, özellikle şu son 15 yılında biz, hiç mi toparlamadık birşeyleri? Hiç mi yolunda gitmedi işler.
Evet, haklısın. Devlet diye geçinen türlü illegal yapılanmalarının eziyetine maruz kaldın. Ama inan benim kadar. Evet Diyarbakır cezaevinde kötü anıların var. Benimde Ulucanlar’da, Sincan’da, Metriste. Evet hak ihlalleri de oldu. İfade edemedin kendini, okuyamadın, savunamadın, hor görüldün, dışlandın, hakaret gördün hepsine amenna. Ama inan benim kadar. Evet içimizde çürük yumurtalar çıktı. Devlet gücünü vahşice kullananlar, tecavüz, şiddet ve başka zulümleri yaşatanlar oldu. Sana da, bana da, pek çok kesime de yapıldı geçmişte bu eziyetler. İyi de arkadaş, hiç mi küllenmez ateşin. Şu son 15 yıldır yaşanan süreçte neydi yanlış. Hiç mi düzelmedi birşeylerde, gün geçtikçe bilendin, vahşileştin. Hiç mi derdin ne diye soranın olmadı o günden bu güne. Eğitimin, konuşman, evlenmen, çocuk sahibi olman, çalışman mı engellendi daha fazla. Kuzey Avrupa’nın tattareleri, çingeneleri ve laponları gibi, kısırlaştıranlar mı oldu genç kızlarını. Dilini mi kestiler Kürtçe konuşanların. Sahi ne oldu? Hiç mi düzelmedi birşeyler. Öyle ya daha ne istiyordun, olmadı da; vahşetin arttı. Ne istiyordun olmadı da bebek kanı içecek kadar gözün karardı.
Sen bu topraklar bizden alınır da sana yar olur mu sanırsın sahi? Hele de bu petrol diyarı yar olur mu söyle. Hatırla Şerif Hüseyin’i. O hani, Arap Birliği kurmak bahanesiye Osmanlı’ya isyan ettirilen Hüseyin. İsrail projesini kucağında bulmuştu. Sonra oğlu Faysal. Ne vaadler duymuştu. Peki ya Baba Barzani’nin İngilizlerce bombalanan 79 köyünün hikayesi neydi. Kim kucak açtı sana?
Dün İspanya’ya geçebilmiş mülteci kadınlara para atıp eğlenen hollandalıları gösterdi haberler. Ne farkı vardı o kadınların kıyafetlerinin; senin, benim gibilerinkinden. Kimden medet umarsın sahi, bana böyle vahşet kusarken?
Gayri söz bitti bizde.
Gayri sen ve ben olduk.
Ve bu saatten sonra bunu düzeltecek tek merci sensin. Vahşete ortak olmayacak olan, dur diyecek olan Diyarbakır’ı, Hakkari’yi, Şırnak’ı kendi zihnini, vicdanını insanılığını temizleyecek olan sensin.
Unutma! Olur da bi gün bir gaflete düşerde biz, giderse bu topraklar elimizden; vallahi sana yar etmezler... billahi etmezler