Ordudan YAŞ kararları vb uygulamalarla uzaklaştırılan insanlarımızın yaşadıklarını ve hak arayışların bu köşemize sık sık taşıdık. Bu yazımızda ise meseleyi genel bir toparlayalım isterseniz.
Öncelikle belirtelim ki orduyla ilişiği kesilenler, deyince ilk akla gelenler YAŞ Kararları Mağdurları geliyor ama aslında mağduriyetler çeşitlilik arz ediyor… Kamuoyuna en çok YAŞ mağdurları yansıdığından ve sembol haline geldiğinden, onlar ön plana çıkıyor. Bundan önceki yazımızda mektubunu aktardığımız eski astsubay Yavuz Sulemeşe’nin durumunda olduğu gibi.. O ve onun gibiler üçlü kararname ile meslekten uzaklaştırılmıştı ama netice yine aynı.. Hak arama yolları açıkmış gibi gözükse de netice değişmiyor…
MAĞDURİYET ÇEŞİTLERİ
Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin de yazısında belirttiği gibi, inançlı insanların hukuk dışı tasfiyesinin başlangıcı, 12 Eylül 1982 Anayasasının 125. maddesinin YAŞ' a verdiği yetki ile 926 Sayılı Kanunda yapılan değişikliğin tarihi olan 29 Temmuz 1983 tarihine kadar gidiyor.
28 Şubat süreci ki, Silahlı Kuvvetlerimizdeki İslami inancını yaşamak isteyen askerlerimizin üzerine kâbus gibi çöktüğü, ayrışmanın, daha doğrusu inançlı insanlar üzerindeki baskının yoğunlaştığı dönem olarak tarihe geçmiştir.
926 Sayılı Kanunun değişiklik tarihi olan 29 Temmuz 1983’den günümüze kadarki süreçte mağdurları dört grupta toplayabiliriz.
İlki; Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) Kararlarıyla re'sen emekli edilmiş olanlar. Sayısı 1637 olan bu YAŞ MAĞDURLARI, re'sen emekli edildikleri zaman bulundukları statü dikkate alınarak üç ayrı kategoride değerlendirmek gerekir.
Kendileri re'sen emekli edildikleri zaman emeklilik hakkını almış ve göreve devam eden emsalleri de, içinde bulunduğumuz zamanda, yaş hadlerinden dolayı kadrosuzluktan emekli olmuş olanlar;
Kendileri emekli edildikleri zaman emeklilik haklarını almamakla beraber içinde bulunduğumuz zamanda emsalleri emeklilik hakkını kazanmış ancak, yaş haddi nedeniyle kadrosuzluktan emekli olmamış olanlar;
Kendileri re'sen emekli edildikleri zaman emeklilik haklarını kazanmadıkları gibi, göreve devam eden emsalleri de henüz ne normal emeklilik ne de kadrosuzluktan emeklilik hakkını kazanmamış olanlardır.
Bir Kısım subay ve astsubaylar da; YAŞ'a götürülmeye bile gerek görülmeden, üçlü kararnameler veya bakan kararlarıyla re'sen emekli edilmişlerdir. Bu KARARNAME MAĞDURLARI 200 civarında ve diğerlerinden daha fazla eziyet görmüşlerdir.
Bir kısım subay ve astsubaylar da; kazanmış oldukları emeklilik haklarını kaybetme endişesiyle, sözde kendi istekleri ile emekliliklerini istemek zorunda kalmışlardır. Sayıları, YAŞ Mağdurlarının birkaç misli…
TELAFİ BEKLENEN HUSUSLAR…
Birçok haksızlığa uğrayanların yanında, YAŞ ve diğer mağdurların haklarını arayamaya kendisini adamış olan Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER), http://as-der.org.tr/ internet sitelerinde uzun bir süredir bu mağduriyetleri dile getiriyor. Bu yönüyle de her türlü takdiri hak ediyorlar.
Derneğin ve dernekle ilgili bazı değerli araştırmacıların dile getirdiği gibi, mağduriyetlerin telafisi adına bazı girişimler gerekiyor.
YAŞ Mağdurları için öncelikle:
- Haksız idari işlemler, bütün sonuçları ile birlikte geri alınmalı
- Emsallerinin kadrosuzluktan emekli edildiği derece ve kademeye intibakları yapılmalı
- Re'sen emekli edildiği tarihten emsalinin emekliliğine kadar geçen sürede emsallerinin aldığı maaş ve tazminatların toplamı tazminat olarak ödenmeli
- Görevinden uzakta geçirdiği sürelere ait emekli sandığı ve OYAK kesenekleri ilgili kurumlarına yatırılmalı
- Emsallerinin derece ve kademesinden emekli maaşı bağlanmalı
- Önce almış oldukları ikramiyeler mahsup edilerek emekli ve OYAK ikramiyeleri ödenmeli
Kendileri emekli edildikleri zaman emeklilik haklarını almamakla beraber içinde bulunduğumuz zamanda emsalleri emeklilik hakkını kazanmış ancak, yaş haddi nedeniyle kadrosuzluktan emekli olmamış olanların mağduriyetlerinin giderilmesi için;
-Haksız idari işlemler, bütün sonuçları ile birlikte geri alınmalı
-Emsalinin kadrosuzluktan emekli edildiği derece ve kademeye intibakları yapılmalı
-Re'sen emekli edildiği tarihten emsalinin emekliliğine kadar geçen sürede emsallerinin aldığı maaş ve tazminatların toplamı tazminat olarak ödenmeli
-Görevinden uzakta geçirdikleri sürelere ait emekli sandığı ve OYAK kesenekleri ilgili kurumlarına yatırılmalı
-Emsallerinin derece ve kademesinden emekli maaşı bağlanmalı
-Önce almış oldukları ikramiyeler mahsup edilerek emekli ve OYAK ikramiyeleri ödenmeli
-Emsalleri kadrosuzluktan emekli yaş haddine ulaşmayanların emekli derece ve kademeleri emsallerine paralel olarak arttırılmalıdır.
Kendileri re'sen emekli edildikleri zaman emeklilik haklarını kazanmadıkları gibi, göreve devam eden emsalleri de henüz normal emeklilik ve kadrosuzluktan emeklilik hakkını kazanmamış olanların mağduriyetlerin giderilmesi için;
- Haksız idari işlemler, bütün sonuçları ile birlikte geri alınmalı
- Emsallerinin derece ve kademelerine intibakları yapılmalı
- Re'sen emekli edildiği tarihten intibakının yapıldığı tarihe kadar emsalinin aldığı maaş ve tazminatlar, tazminat olarak ödenmeli
- Görevinden uzakta geçirdikleri sürelere ait emekli sandığı ve OYAK kesenekleri ilgili kurumlarına yatırılmalıdır.
- İsteyenlerin ve uygun bulunanların emsallerinin derece, kademe ve rütbesindeki TSK'daki görevlere atamaları yapılmalı
- İsteyenlerin emsallerinin derece ve kademesindeki maaşı ile bir kamu görevine atandırılmalı
- TSK 'de veya kamuda göver istemeyenler 25 fiili hizmet yılı üzerinden emekli maaşı bağlanmalı
- Önce almış oldukları ikramiyeler mahsup edilerek emekli ve OYAK ikramiyeleri ödenmelidir
- Emekli maaşı bağlananlar, emsali kadrosuzluktan emekli oluncaya kadar, emekli derece ve kademeleri, emsallerinin hizmet yılı artışına paralel olarak arttırılmalıdır.
Yargı yolu açık olduğu halde, yani YAŞ’a getirilmeden idari işlemle (Subaylar üçlü kararname ile, astsubaylar bakan onayı ile) re’sen emekli edilenlerin (12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül mağdurları da bu şekilde re'sen emekli edilmiştir.) mağduriyetlerinin giderilmesi için;
-YAŞ mağdurları gibi işlem görmeli
- İslamî inançları nedeniyle emekliliğe zorlananların, inançlarından dolayı emekliliğe zorlandıkları yargı yolu ile belirleme imkânı verilmeli
- Emsalleri YAŞ haddinden ve kadrosuzluktan emekli edilenlerin derece ve kademelerine intibakları yapılarak, emekli maaşlarında ayarlama yapılmalı
- Askeri okullardan inançları nedeniyle çıkarılanların mağduriyetlerinin giderilmesi için de ödedikleri tazminatlar iade edilmeli
- Haksız olarak çıkarıldığı askeri okulda geçirdikleri süre karşılığında, bu okuldan mezun olsalardı kazanacakları statünün aylık gelirlerinin, okullardaki geçirdikleri eğitim süreleri ile çarpımından çıkacak sonuç kendilerine tazminat olarak ödenmeli
-Silahlı Kuvvetlerdeki emsalleri emekli olanlar, emsallerinin emekli derece ve kademesine intibak ettirilerek emekli maaşı bağlanmalı
Emsalleri emekli olmayanlar, emsallerinin yaş haddinden dolayı emekli olacakları derece ve kademeye kadar borçlandırılarak, emsallerinin emekliliği ile birlikte emekli maaşı bağlanmalıdır.
Son bağlamda,
Bu hakların aranmasında Sayın Adnan Tanrıverdi’nin dediği gibi, Yaş mağdurları YAŞ ve AYİM’in insafına bırakılmamalı.. Onların hak arayışlarında sivil idari mahkemeler yetkili kılınmalıdır.
BEKLENTİLER..
Yüzlerce insanı mağdur eden bu uygulamanın çözümü şuan hükümetin elinde. Bunu artık, haksızlığa uğrayanların hakkını vermede, adaletin bir gereği olarak mı, seçimlere giderken oy düşüncesiyle mi.. Her ne düşünceyle olursa olsun, o bulundukları yerin hakkını verme adına yerine getirmeli…
Çünkü haksızlığa uğrayan bu insanlar bunu bekliyor.
Nitekim bize gelen e maillerden de bu isteniyor.
Bu maillerden birisini çekip çıkarıyoruz buraya.. Evet, 1986 topçu Teğmen Burhan Göker aynen şöyle diyor:
“… Yaş mağdurları ile ilgili yazılarınızı bir yaş mağduru olarak takip ediyorum. Toplumumuzun kanayan yarasına parmak pastınız.1637 aileyi yakından ildiren bir konu. Tabi bunu, etkisi altında bulundurduğu kişilerle sayarsanız binlerce kişi bu olaylardan dolayı rencide oldu, zarar gördü, sıkıntılar çekti ve halen daha çekmekte.
Ben de 1987 Ağustos Şura’sında 11 arkadaşımla beraber ordudan atılan bir teğmendim. Şimdi arkadaşlarımızın hepsi albay. Yıllarca üzerimizde bir kabus gibi kaldı. Çocuklarımız, eşimiz, ailelerimiz hep bunun travmasını yaşadı. Hiç bir suçumuz olmadığı hadde adam öldürmüş gibi apar topar ordudan uzaklaştırdılar. O gün bizi uzaklaştıranlar hepsi şimdi ülkeyi satmaktan hesap veriyorlar.
Bugüne kadar binlerce kişiyi ordudan attılar.
Hiçbirisi sivil hayatta vatana ve devlete zarar verecek hiçbir faaliyette bulunmadı.
Hiçbiri ne askeri, ne sivil mahkemelerden ceza almadı.
Hiçbiri isyan etmedi.
Hiçbiri bir suç işlemedi.
… Herkes kaderine razı oldu. Yeter ki vatanımıza bir zarar gelmesin dedi. Çileleri hep kendileri çekti.
Referandum sonunda itiraz hakkı doğdu, onu da bin bir türlü sebeplerle engelliyorlar.
Sizden ricam bu insanlar çok çekti ve de çekiyor.
Artık bunlara da bir dur denmesi lazım. Hükümet bir türlü adım atmıyor. HSYK, Anayasa Mahkemesi uyum yasaları çıktı. Bizimle ilgili o kadar söz olmasına karşın bir türlü hareket başlamadı.
Sizden ricam; bu konuları yazıyorsunuz, şu 3 maddelik uyum yasasının çıkması için gereken ne ise onu belirtmeniz. Kim bunu halledecek? Ne yapmak lazım?..”
Bunların telafisi noktasında hükümete ve Adalet Bakanlığı’na büyük vazife düşüyor, hakkaniyet ve insaniyet adına…
…
İnançlarından dolayı mağdur edilen ve ordudan atılan insanlarımıza dair birçok mailler geliyor ama arada farklı mailler de geliyor. Mesela Zakir Kurşuntutmaz isimli okuyucumuz, Ergenekon sanıklarından Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin mahkemedeki savunmasını bize aynen yollamış ve sormuş:
“Bu Savunma Dosta Gurur Düşmana Hüzün verir Siz Hangisisiniz”
Gerçek Türklük ve Atatürkçülük üzerine yazılmış bu savunma hakkındaki yorumumuza göre düşman veya dost ilan edileceğimiz ifade ediliyor...
Biz burada kimin gerçek Türk veya gerçek Atatürkçü olup olmadığını tartışmıyoruz ki! Hiçbir suç isnadı olmadan ordudan atılan ve mağdur edilen insanlarımızın haklarının iadesini konuşuyoruz. Kurşuntutmaz’ın bahsettiği ise bir silahlı terör örgütüne mensupluk iddiasıyla ilgili yargılamaya dair… Çok farklı bir konu ve durum.
Ayrıca, Ergenekon sanıklarından Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin durumuyla ilgili de fazla yoruma gerek yok, google’a ismini yazınca çıkan bilgiler bile bir fikir veriyor. (01.02.2011)
AV. RAMAZAN KERPETEN (ramazan@kerpeten.biz )