Papanın Türkiye ziyaretine herkes farklı zaviyelerden baktı. Kimisi Papanın dini kimliğine, kimisi papalığın tarihteki İslam düşmanlığı rolüne, kimisi onu (güya) mütevaziliğine, kimisi de dünyada gelişen İslama fobiye bu ziyaret nedeni ile biraz olsun çare olur düşüncesi ile baktı.
Bense Papanın ziyaretine çok farklı bir pencereden bakıyorum. 1,5 Milyar Katoliğin direk, bir o kadar protestan ve Ortadoksun da dolaylı manevi lideri olan bu insanın "çağdaş, ilerici, modern, gelişmiş, sanayileşmiş, zengin... Batıda" nasıl hürmet gördüğü, nasıl saygı duyulduğu meselesi. Halbuki Batının tarihine baktığımızda papalık halka büyük düşmanlık ve zulüm yapmış bir kurumdur.Dünya dönüyor diyenlere, dünya yuvarlak diyenlere engizisyon uygulayan kurumdur papalık. İnsanlara para ile cennetten arsa satanlardır papazlar, papalar. İnsanların günahlarını para ile affetme saçmalığını icad eden ve bu saçmalığı elan devam ettiren kurumun adıdır papalık. Afaroz ve Endlüjans silahlarını halkın üzerine yıllarca sıkan insanlardır papazlar, papalar. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Avrupa, papaya da papalığada saygı duyar. Emperyalist Avrupanın en zengin kurumu ve en etkin devleti olan Papalık, bu gün bile Afrikayı, Uzak Doğuyu, Orta Doğuyu sömüren zalimlere fetva vermeye devam ediyor.
Bizler, Osmanlı ile başlayan ve Cumhuriyetle devam eden Batılılaşma serüveninde şöyle büyük bir yanılgı yaşadık:" Avrupa bu hale, yani gelişmişliğe dine, din adamına, dini kurumlara uzak durarak, hata onlara düşmanlık yaparak geldi..." Bu büyük bir yanılgıydı. Cemil Meriçin deyimi ile, " Avrupa sağcısı ile, solcusu ile, ilericisi ile, gericisi ile, faşistiyle koministi ile HRİSTİYANDIR... " Bizler bu gerçeği ıskalayınca maalesef ne Batılı olabildik ne İslam kalabildik.
Osmanlıyı sürekli bölen Batı, kendisi devamlı birleşerek büyüdü. En son AB çatısı altında birleşen devlet sayısı 28'e yükseldi. Bu gerçek ortada iken aynı Batı, bizi (yani Osmanlıyı) önce Türk, Arap, Boşnak, Arnavut diye böldü. Sonra Alevi - Sunni olgusu üzerinden büyük bir ayrışma yaşatmak için elinden geleni yaptı. Bu gün ise aynı Batı, Kürdü, Türkden ayırmanın peşinde. Bunlar normal mi ? Evet. Kış kışlığını elbette yapacak. Önemli olan biz ne yapıyoruz. En basit bir farklılığa tahammül edemiyor, etnik, mezhebi, coğrafi farklılıkları zenginlik değil kavga nedeni sayıyoruz.
Bize, Hilafeti, saltanatı, vakıfları kaldırtan, ve bu kurumların çağdışı, kötü, geri kurumlar olduğunu empoze den Batı, iş kendisine gelince böyle bir şey yapmadı. Kiliseye dokunmadı.Papalığı baş tacı etti. Kral ve kraliçelerini bazen sembolik, bazen yönetimde ortak olarak yaşatmaya devam ettti. Avrupanın bir çok ülkesinde halen krallar-krallık, kraliçeler-saray, papazlar-papalık hem kurum olarak hem şahıs olarak yaşamaya devam ediyorlar.
Bize gelince, Dünayayı 350 sene adalet ve dirayetle idare eden Osmanlı Devletinin kurumları bir bir kaldırıldı. Hilafet, saltanat, evkaf vekaleti... Bunların başlıcaları. Osmanlı sülalesi, Osmanlı şeyhülislamı (Mustafa Sabri efendi) yurt dışına sürüldü. Son yıllarını zorluklar içinde, sürgünde, acı ve yoksulluk içinde yaşadılar. Sarayları, malları, mülkleri ve en önemlisi koskoca bir ülkenin sahibi olan insanlar açlık ve sefaletin en büyüğünü tattılar. Biz madem ki batılılaştık, mademki çağdaşlaştık, mademki modernleştik, cumhuriyetimiz, demokrasimiz var...E nerde bizim Halifemiz, Padişahımız, sultanımız, şeyhulislamımız?
Not: Bu yazıdan benim saltanat istediğim sonucu falan çıkarılmasın.Bizim gibi gariban insanlar için cumhuriyet, saltanattan çok daha faydalı bir rejimdir. Çünkü bizler, (yani padişah, kral, sultan soyundan olmayanlar) ancak cumhuriyet, demokrasi rejimi sayesinde yükselebiliriz. Yalnız islam dünyasını bu günkü dağınıklığı, bu günkü perişanlığı HİLAFET in ne kadar elzem olduğunu göstermekte.