Ne Güzeldi O Zaman’lar…
1990’lı yıllardı.
En son haber7’de yazan Prof. Dr. Osman Özsoy Hoca ile bir telefon vasıtasıyla tanışmıştım. Kendisi bir gün beni Cağaloğlu’nda Zaman Gazetesi’nin Reklam ve İlan Bürosuna davet etmişti.
O zamanlar toy bir delikanlıydım ve liseyi de yeni bitirmiştim.
Amacım bir şeyler öğrenmek ve bilgi açlığımı doyurmaktı.
Osman Özsoy Hoca da üniversiteden yeni mezun olmuştu. Kendisi Tarihçi’ydi.
Hem konuşma tarzı olarak hem de bilgi olarak da farklı bir kişiliği vardı.
Zaman Gazetesi’nin Cağaloğlu’ndaki bürosuna gitmiştim.
Çok iyi hatırlıyorum, Gazete Gazetesi’nin az ilerisinde Kavlak İşhanında idi büro.
Osman Hoca, Allah razı olsun beni iyi karşıladı ve benim liseden yeni mezun olduğumu duyunca burada çalışmamı önerdi.
Ben de fazla düşünmeden kabul ettim.
O zaman, Zaman Gazetesi’nin Reklam ve İlan Müdürü Veysel Topuz’du.
Gençtim ve enerjimi böyle yerlere aktarmak istiyordum.
O zamanlar, Zaman Gazetesi inanın çok samimiydi ve çok ihlaslıydı.
Herkes gazetenin ivmesini artırmanın gayreti içindeydi.
Kandil günlerinde kandil eki çıkartırdık. İnanır mısınız bazen kırksekiz saat uyumazdık. Amacımız eki en güzel ve zamanında çıkartabilmekti.
Allah şahidimiz ki amacımız parada pulda değildi.
O’nun rızasını kazanabilmekti.
Yenibosna’daki gazetenin binasının en üst katı mesciddi. Geceleyin birkaç saat orada uyuyabilirdik.
Ben bununla kalmazdım magazin tarzı yani sokaktaki gördüğüm ilginç enstantaneleri fotoğraflar, onu haber yapardım.
Benim için çok kazançlı günlerdi.
Gerçi ben o zamanlar pek Fethullah Gülen’i tanımazdım. Sadece ismini duyardım.
Onun kitapları dağıtılırdı gazete ile birlikte.
Dağıtılan kitapları o zaman pek kalitesizdi. Üçüncü hamur kâğıda basılmıştı. Cildi ve kesimi de hiç hoş değildi. Daha sonraki kitapları biraz daha düzgün basılmıştı.
Demek ki o zamanlar fazla mali kaynak olmadığından kitaplar pek kaliteli basılamılıyordu.
İşte o zamandan bu zamana neler değişti Zaman’da.
Az bir insan kaynağıyla teknik olarak pek de kaliteli olmasa da içerik olarak içinde ihlasın, samimiyetin, bilginin, doğruluğun, Hakk’ın yoğunlukta olduğu bir gazeteydi Zaman.
Ama şimdiki Zaman’ı tanımıyorum.
Gerçi, geçen Ahaber Televizyonu’ndan dinlemiş olduğum üstad Kadir Mısırlıoğlu’nun 1995 miadlı açıklamasından sonra Zaman Gazetesi’ni 1995 yılından hatta daha öncesinden tanımamaya başladım.
O eski Zaman gitmiş, yerine bambaşka Zaman gelmişti.
Şimdiki zamanda ihlas yok, samimiyet yok, doğruluk yok, dürüstlük yok, Hakk, Hukuk hak getire. Tamamen kendini ümmetten soyutlamış, sadece belli bir kesime hitap eder olmuştu. Ama ümmetten kendini soyutlarken ümmetten de faydalanmasını gayet iyi biliyorlar.
Gazete tirajının artması için ümmete sarılırken, ümmetin duygularına ne yazık ki tercüman olamıyordu.
Artık benim için Zaman bitti.
Zaman da bu zamanın çarkında dönerek yok oldu gitti benim gözümde.
Hiçbir farkı yok batılın gazetesiyle Zaman arasında.
Bunu Zaman’ın ilk zamanlarında ter döken biri olarak söylüyorum.