Sevgili Müslümanlar!.. Lütfen aşağıdaki satırları dikkatle okumanızı ve düşünmenizi istirham ediyorum:
1. Zamanın Papası Fatih Sultan Mehmed'e haber göndermiş, Hıristiyan ol, sana dünyanın büyük kısmını vereyim demiş, yüce hakan bunu kabul etmemiştir.
2. Fatih'in şehzadesi Cem'e, Papa 6'ncı Allexandre Borgia Hıristiyan olursan, Osmanlı mülkünü ele geçirmen için sana destek verir, ordu toplarım demiş, şehzade kabul etmemiştir.
3. Zamanımızda Haçlılar ve Siyonistler, "Müslümanlar uyanıyor ve güçleniyor. Günün birinde başlarına bir Halife seçecekler.İyisi mi, biz erken davranalım ve işimize gelen bize bağlı birini Halife seçelim" plan ve hesabını yapmışlardır.
4. Maalesef gözlerini hizip ve fırka taassubu ve militanlığı bürümüş, beyinleri ve vicdanları dumura uğramış birtakım Müslümanlar Haçlıların ve Siyonistlerin bu teklifini kabul etmişlerdir.
5. Haçlı ve Siyonist âlemi İslâm dünyasını, islâmî hizmet ve faaliyetleri ifsad etmek için dışları yeşil içleri kızıl birtakım kimseleri satın almıştır. Onları dolar milyarderi etmiştir.
6. Türkiye'de siyasal İslâm, İslâmcılık hareketi birtakım "vazifeliler" tarafından dejenere edilmiştir.
7. İslâm dininin, islâmî hareket ve davetin üç temel prensibi vardır: Birincisi Allah'a karşı olan bütün işlerde ihlâs. İkincisi: Dünya ve kullarla ilgili bütün iş ve muamelelerde adalet. Üçüncüsü: Kur'ân'ın, Sünnetin, hikmetin, Şeriatın gösterdiği şekilde istikamet yani doğruluk ve dürüstlük.
8. Haçlıların ve Siyonistlerin sinsice desteklediği sahte Müslümanlar da, sahte İslâmcılarda, sahte dâvâ adamları da bu üç prensip de yoktur.
9. Haçlıların ve Siyonistlerin mânen ve maddeten desteklediği bozuk İslâmcılar dine hizmet perdesi altında din hizmetlerini kirletmişler, pisletmişler, kendi süflî ve bayağı emellerine ve ihtiraslarına âlet etmişlerdir.
10. Merhum üstad Necip Fazıl'ın veciz bir şekilde ifade ettiği gibi: "Biz kırk yıl boyunca küfür buzdağını ellerimizi ağzımıza siper edip hohlayarak eritmeye çalıştık. Erittik ama sonunda korkunç bir çamur deryası içinde kaldık."
11. Bugün İslâm, iman, Kur'ân, peygamber ve bütün mukaddesat birtakım din bezirganlarının nefsanî ve dinarî ihtiraslarına âlet edilmektedir.
12. Hiç şüphe yoktur ki, Yüce İslâm Şeriatı her tür meşru ticareti, üretimi, hizmeti, alım satımı helâl kılmış ve teşvik etmiştir. Lakin Kur'ân'ın, Sünnetin, fıkhın, Şeriatın, ahlâk-ı islâmiyenin yasak ve haram kıldığı kazançlar vardır. İşte din ve mukaddesat sömürücüleri bu ikinci sınıf kazançlarla zengin olmuşlardır.
13. Hiçbir gerçek ve firasetli Müslüman, Tevhid düşmanı harbî ve militan kâfirlerle işbirliği yapmaz, onların kirli emellerine âlet olmaz.
14. Beşerî planda Müslümanların dostu ve velileri yine Müslümanlardır.
15. Bir Müslüman, kendisine güneşin üzerine doğduğu ve battığı her şey verilse bile dinine ihanet etmez, İslâm düşmanlarıyla ittifak yapmaz.
16. İslâm, Allah katında tek gerçek ve muteber dindir. Yüce Allah İslâm'dan başka din kabul etmez.
17. Mevrid-i nasta ictihad yapılamaz.
18. Hiçbir Müslümanın zarurat-ı diniyeden ödün vermeye hakkı yoktur.
19. Yüklü telif ücretleri karşılığında Ehl-i Sünnete ve Cemaate, Kur'ân'ın ve Sünnetin doğru yorumuna, cumhur-i ulemânın yoluna aykırı yorumlar yapan, uyduruk fetvalar veren, geçersiz ictihadlar yumurtlayanlar haindir, merduttur.
20. Ecdadımız Osmanlı Müslümanları, Hulefa-i Râşidîn devrinden sonra Kur'ân'a ve Sünnete uygun güzel, iyi, doğru islâmî uygulamayı hayata geçirmişlerdir.
21. Bizim vazifemiz din konusunda, dini anlamakta ve hayata uygulamakta Osmanlı ulemâsının, fukahasının, evliyasının, mürşidlerinin yolundan ve izinden gitmektir.
22. Samimî, ihlâslı, müstakim, ilmiyle 'âmil, zahid, muttaki ulemâ ve fukahayı bırakıp da, bid'atçilerin, dall ve mudillerin, Siyonist ve Haçlılarla işbirliği yapanların, dışı yeşil içi kızıl münafıkların peşinden gidenler ve onlara uyanlar hem dünyada, hem ukbada büyük zarara uğrarlar.
23. Vehhabîlik hareketi Hilafet-i aliye-i Osmaniyyeye bir başkaldırı hareketidir. Onlar bağy ve isyan ehlidir.
24. Cemalüddin Afganî, Muhammed Abduh, Reşid Rıza farmason ve bid'atçidir. Aklı olan Müslüman bunları üstad, rehber, imam kabul etmez.
25. Türkiye coğrafyasına İslâm ve Tevhid inancı tasavvuf ve tarikatla gelmiştir. Bunları yıkmaya çalışmak, tasavvuf ve tarikat ehlini şirkle suçlamak İslâm ve Ümmeti yıkmak demektir.
Sevgili kardeşlerim!.. Gazetecilik ve kalem hayatım 50 yılı aşmıştır. Sizi uyarmama izin vermenizi rica ediyorum: Haçlılar ve Siyonistler İslâm kalesini içten feth etmeye çalışmaktadır.
Müslümanları yüzlerce hizbe, fırkaya, bid'at şubesine ayırmışlardır.
İslâmî hizmet ve faaliyetler sahasına bir sürü münafık, din istismarcısı, mukaddesat bezirgânı sokmaya muvaffak olmuşlardır.
Herkes ictihad yapabilir, kendi kafasına göre Kur'ân'dan hüküm çıkartabilir diyerek sözü ayağa düşürmüşler, Müslümanlar arasında kaos ve anarşi çıkartmışlardır.
Bunların oyunlarına gelirsek ileride başımıza Haçlıların ve Siyonistlerin düzmece Halifesini bile geçirebilirler.
Bu yazımdaki ağır ithamlar samimî, ihlâslı, doğru ve dürüst, hasbeten lillah ve garazsız ivazsız çalışan gerçek hizmet erbabına yönelik değildir.
Bediüzzaman Said Nursî, Ömer Nasuhi Bilmen, Abdülhakim Arvasî, Şeyh Muhammed Zahid, Şeyh Adanalı Sami, Bulgaristanlı üstadAhmed Davudoğlu Ezherî ve benzeri ulemâ, fukaha, meşayih bizim başımızın tacıdır.
Onlar bu din-i mübini dünya menfaatlerine, riyaset emellerine, nefsanî ihtiraslara âlet etmediler.
İslâm dâvâsını mıncıklayarak, Haçlı ve Siyonistlerle işbirliği yaparak, Müslümanların para ve mallarını gayr-ı meşru ve gayr-ı ahlâki şekilde toplayıp zimmetlerine geçirerek zengin olanlar lânetli zenginlerdir.
Mevlâsının rızasını kazanmak isteyenler ihlâslı, icazetli, takvalı, ahlâklı, faziletli, doğru ve dürüst ulemânın, fukahanın, meşayihin yolundan gitsin, onlara uysun.
Kutsal dini âlet ve istismar ederek haram yollardan büyük servetler vuranlar insî şeytanlardır. İslâm düşmanı Haçlılarla ve Siyonistlerle işbirliği yapanlar haindir. Sünnet yolunu bırakıp bid'atlere bulaşanlar dall ve mudildir.Ümmet şuurunu kaybedip hizip ve fırka taassubu bataklıklarına düşenler sefihtir.
İnsanlara seçmi hakkı verilmiştir.Salih ve muhlislerle birlikte olalım. Bid'atçi, dall ve yoldan çıkmışlardan uzak duralım.
* (İkinci yazı)
Eski Mısır ve Çin
Karaköy'de üç katlı bir dükkana (Tüterler, Gümrük Sokak) girdim, içinde yüzlerce çeşit hatıra eşyası satılıyor. Bir köşede eski (Firavunlar zamanının) Mısır sanatına ait objeler vardı. Altın yaldız kaplı nefis göz alıcı ahşap bir koltuk...Aaa Tutankamon'un mezarında bulunan ve şimdi Kahire müzesinde teşhir edilen koltuğun aynısı... Bundan iki bin yıl öncesine ait eski Yunan vazolarının replikaları da var.
Dükkânın kibar sahibine "Bu Mısır koltuğunu Mısırlılar mı yapıp satıyorlar?" diye sordum. Hayır dedi, Çin'den ithal ediyoruz...
Üzerine eski Mısır motifleri ve figürleri işlemeli madenî nefis bir mücevher kutusu aldım. Satış fiyatı 60 liraydı, nakit ödeme yaptığım için yüzde elli indirim yaptılar.
Böyle lüzumsuz yazıları niçin kaleme alıyorsun demeyin. Lüzumsuz değil, çok lüzumlu şeyler yazıyorum.Bakınız akıllı, cin fikirli, çalışkan Çinliler eski Mısırlıların dört bin yıl önce yaptıkları antik eşyaların benzerlerini yapıp dünyaya satıyor, para kazanıyor.
Eminim bu Çinlileri yakın zamanda bizim müzelerimizdeki eski Hitit, Lidya, Frikya, Urartu eşyalarını da kopyalar kopyalar dünyaya satarlar.
Ülkemize yılda 25 milyon turist geliyor. Bunların bir kısmı "Ucuz Turist" ama birkaç yüz bini pahalı, zengin, kültürlü, seçkin turisttir. Böyle yabancılar tarihî müzelik eşyaların replikalarıyla ilgilenir, onları satın alır. Niçin halkımızın becerikli, çalışkan, hünerli bir kısmını eğitip onlara böyle geleneksel tarihî sanat eserleri üretme imkânını kazandırmıyoruz?
Dünyanın en tembel ülkesiyiz. Bizdeki kadar çok kahvehane hiçbir ülkede yok. On milyonlarca halkımız geçim sıkıntısı çekiyor, bir şey üreteceğine kahvede oturuyor. Keşke evlerde (ev atölyelerinde) üretilecek ve bir kısmı turistlere satılacak eşyalar, objeler yapabilsek, satabilsek, geçimimizi düzeltebilsek.
Geçenlerde dünya çapında bir anket yapıldı, konu tembellik. Türkiye dünyanın dördüncü tembel ülkesi çıktı. Doğru değildir, bizim ülkemiz tembellikte birincidir. Bizimle bu konuda bir Yunanistan boy ölçüşebilir. Orada öğleden sonra herkes çekilir, ikindiye kadar keyif (farniente) yapar. Bu yüzden de battılar, iflâs ettiler. Kendileri batmakla kalmadı Avrupa Birliği'ni de batıracaklar.
Türkiye AB'ye üye olursa, Yunanistanla birlikte Birliği kısa zamanda iflâs ettiririz. Böylece Haçlılardan intikamımızı da almış oluruz.