Geçtiğimiz haftanın önemli bir faaliyeti 1. Asya-Pasifik Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi idi. Bendeniz, İstanbul’da gerçekleştirilen ve dört gün süren toplantının açılışına katılanlar arasında idim. Ülkemizin duyarlığını bildiğimiz STK temsilcilerinin çoğunun o toplantıda bulunmayışı, köşe yazarlarımızdan tanıdık ve etkili simaları göremeyişimiz mühim bir eksiklikti. Üzerinde durulması gereken kayda değer bir soru, onlar davet edildikleri halde katılmadılar mı, yoksa toplantıdan haberdar edilmediler mi? Bu kadar büyük emek ve masrafla gerçekleştirilen bir toplantıda konuşulan konulardan daha fazla insanın haberdar edilmesi için bundan sonra yapılacak organizasyonlarda bu hususun üzerinde hassasiyetle durulmalıdır.
Dünyadaki tüm müslüman topluluklarla iletişim kurmayı amaçlayan Diyanet İşleri Başkanlığı önemli bir zirveye daha evsahipliği yaptı. Asya ve Pasifik ülkelerinin müslüman dini liderleri Diyanet’in organize ettiği toplantı için biraraya geldi. Zirvede, Endonezya’dan Afganistan’a, Avustralya’dan Güney Kore’ye kadar farklı ülkelerden çok sayıda katılımcı yer aldı.
Zirvenin açılış konuşmalarından birisini Hindistan İslam Fıkıh Akademisi Genel Sekreteri Muhammed Amin Usmani yaptı. Usmani, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çok önemli atılımlarda ve yardımlarda bulunduğunu ifade ederek, Osmanlı döneminde İslama çok büyük hizmetler yapıldığını söyledi. Kutsal değerlerle dünyadaki Müslümanların korunması için Türkiye'nin başarılı işler yaptığını ve bunu da herkesin bildiğini belirten Usmani, İslam aleminin bugün çok büyük tehlikelerle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. Bunun çeşitli nedenlerinin olduğunu ifade eden Usmani, "Bunlar neden kaynaklanmakta, niye olmaktadır? Bunu nasıl bertaraf edebiliriz? Bu ümmetin alimleri bunları çok iyi bilmektedir. Bu ümmet nasıl bu hale geldi, nasıl bölündü? İç çekişmeler nedeniyle bu yapılmıştır ve bu çok tehlikelidir. Bu bakımdan bu zirve takdire şayandır. Türkiye, Müslümanların bütün sorunlarıyla ilgilenmektedir" dedi.
Pakistan Başmüftüsü Muhammed Rafi Usmani ise yaptığı konuşmada, Müslümanların birlik ve beraberliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğunu ifade etti. Usmani, Türkiye'nin büyük bir ülke olduğunu vurguladı. Usmani, "Türkiye Osmanlı hilafetinin ülkesi. Siz ey Türkler, sizin damarlarınızdaki kanınız hilafet kanıdır. Müslüman halkları olarak kalben sizinle birlikteyiz. Siz bütün Müslüman ümmetinin arkanızda olduğunu biliniz" dedi.
Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in de katıldığı açılış töreniyle ilgili en dikkat çekici notlardan biri, terör olaylarına gösterilen ortak tepkiydi. Zirvenin açılışında 37 ülkeden 127 müslüman din önderi, “Kesret İçinde Vahdet: “Hikmet ve Barış’ı Birlikte Düşünmek’ başlığı etrafında müzakereler yapmak üzere biraraya gelmişti. Ev sahibi olarak açılış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Bu toplantı uzunca bir fetret döneminden sonra yeniden işbirliği olanaklarını konuşma, dini, tarihi, kültürel ilişkilerimizi yeniden kurma ve geliştirme toplantısıdır. DİB olarak uzun bir aradan sonra ihmal ettiğimiz kardeşliği yeniden inşa etmek ve marifet alışverişinde bulunmak için toplanmış bulunmaktayız” dedi.
Görmez konuşmasında, yeni edindiği tarihi bir belgeyi de katılımcılarla paylaştı; "Bu belge 1913 yılında İngiliz yönetimi altındaki Malaya topraklarındaki Selangor eyaletine bağlı bir kasabadaki Müslümanlardan kalan bir belge. İngiliz yönetimi altındaki bu küçük adadaki Müslümanlar kendi aralarında 79 dolar para toplamışlar. Bu paraları kendilerini yöneten İngilizlere götürmüşler ve şu ricada bulunmuşlar. ‘Bu parayı Balkan Savaşlarında hayatını kaybeden Türk askerlerinin dul eşleri ve yetim çocukları için göndermek istiyoruz. Yardımcı olur musunuz?’ Söz konusu bağış makbuzunun İngilizlere teslim edileni ve karşılığında İstanbul’a ulaşan belge bugün elimizde. Bizler yüzyıllar boyunca bu topraklarda sadece İslam birliğini değil pek çok Hristiyan ve Yahudi mezhebine kucak açarak büyük bir insanlık örneği sergiledik. Sizler de İslam’ın öngördüğü şekilde Malay dünyasında İslam kültür ve medeniyetini yükseltirken bölgenin önemli dini yapılarıyla bir arada barış içinde yaşamanın örneklerini sergilediniz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Zirve’nin kapanışında yaptığı konuşmada çok önemli mesajlar verdi. Erdoğan konuşmasında, dünyadaki 1 milyar 700 milyon Müslümanın kardeş ve "aynı iklimin çocukları" olduğunu vurguladı. "Bin dost az, bir düşman çok" şeklindeki atasözünü de hatırlatan Erdoğan, "Müslümanlar olarak bir insanı bile feda etmeye, hor görmeye, karşımıza almaya, ötekileştirmeye, çemberin dışına atmaya hakkımız yoktur, olamaz. Ümmet ailesinin her bir ferdi, farklılıklarını zenginlik sayarak bir olmak, beraber olmak, kardeş olmak durumundadır" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Bugün sadece Müslümanlar değil, bizatihi İslam'ın sahih yorumları hedef alınmaktadır. Buna çok dikkat etmemiz lazım. Müslüman coğrafyanın fay hatlarıyla bilinçli bir şekilde oynanmaktadır. Kadim bir medeniyetin temsilcileri olan Müslümanlar, -açık ve net olarak söylüyorum- bir beka mücadelesi, bir varlık yokluk mücadelesi vermektedir. Üzülerek belirtmek isterim ki dün El Kaide, bugün DAİŞ benzeri, tek sermayesi dini istismar etmek ve acımasız bir silah gibi kullanmak olan yapılar geleceğimizi tehdit etmektedir. Bunların İslam'la alakası yoktur..”
Erdoğan’ın konuşmasının tamamının okunmasını ve izlenmesini tavsiye ederim. Zira söz konusu konuşmada Müslümanların hayatî meselelerine veciz ifadeler ve yerinde tespitlerle parmak basılıyor..
Bu ve benzeri zirveler ortak aklın ürünlerinin ortaya çıktığı toplantılardır. İstişarede bereket vardır. Bu buluşmalar çok sayıda ilim ehlinin istişare toplantılarıdır. Konuşmaların tamamı üzerinde ciddiyetle durulup gereği yapılmalıdır.
Zirveyi organize eden Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ve emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Dile getirilen eksikliklerimizin giderilmesini ve güçlü yanlarımızın daha da takviye edilmesini diliyorum.
recep.kocakk@gmail.com