MÜNÂCAT

A.Kerim KARAAĞAÇ

                

Rabbim, fakirin sanat ve gücü Seni anlatamaz

Değil, yarattığın tırnağa bile zerre katamaz

 

Ruhum bedene girdiğinden beri kalbim atıyor

Bu muazzam sanatkârlığın canıma can katıyor

 

Dünya misafirliğimde çok cömertsin ev Sahibim

Mahşerin dehşetinden lûtfunla ikbâle talibim

 

Ey Allah’ım, biliyorsun kime kulluk ettiğimi

Elimi tutmazsan bilemem nereye gittiğimi

 

Çoğu zaman “iyyake nağbudu” ya gelir, kalırım

Fatiha’yı bitiremez hep döner baştan alırım

 

Düğümlenir boğazım, kilitlenir ağzımda dilim

Dökülür göz yaşlarım, bükülü boynum, bağlı elim

 

“Sübhaneke” aylarca etkiledi namazlarımı

Hakkıyla edâ edemedim, çoğa say azlarımı

 

Şu kısa ömrümde hakkım olmayanı istiyorum

Rahmetine sığınarak meltem gibi esiyorum

 

Ya Kuddûs, her işin güzel, noksanlık yok yemin olsun

Başlangıcı olmayan bir ilk, Kerim, Rahim bir Son’sun

 

İlim ve Kudretle ulaşılır bu kadar varlığa

Yaratılanlar düşer, basit işlerinde darlığa

 

Hesap gününü yaratıp, ölümü öldürdün Rabbim

O dehşetli günlerde, mü’minleri güldürdün Rabbim

 

Acizim, zayıf yanlarımı iyi biliyorum Rabbim

Sınama o yanlarımı, özür diliyorum Rabbim

 

Sevdiğin, övdüğün Rasûl’üne lâyık ümmet eyle

Lâyık değilsem de, muhabbetim için himmet eyle

 

Fazîlet güneşi Rasûlûllah, Nur’unu yansıttı

Bâkî olan Rabbimize kalplerimizi ısıttı

 

Ne oldu gözlerime “ağlama” desem de coşuyor

Sakînlik bilmeyen gönlüm, Rabbine doğru koşuyor

 

Beni kınamayın ne olur bu aşkımın yüzünden

Biraz âdil davranır, Rabbimizi seven özünden       

 

Bütün sırlarımı “Münâcat”la ortalara serdim

Bu çaresiz derdimi, yalnız Rabbim bilsin isterdim

 

Yaşımdan, ak sakalımdan ne ders çıkardım, ne ibret

Bu emmâre nefsimin durduğu yer kara cehalet

 

Hazırlık yapamadım, kurtulamadım günahtan, kirden

“Benim yaşlılık misafirim” geliverirse hemen birden

 

Rabbim’e lâyık ikramım olmadığını bilseydim

Ak sakalımı siyaha boyayarak gizleseydim

 

Serkeş atlar, zapt olunur dizginleri çekilerek

Bu azgın nefsimi ancak Rabbim yola getirecek

 

Nefis çocuk gibi, durmuyor, emzirdikçe istiyor

Verirsen memeyi şeytanın kucağına itiyor

 

Nasihatim olsun sana, çabuk uzaklaş nefsinden

Önüne “tartı” gelince pişman olursun hepsinden

 

Amelden yoksul sözlerime Rabbimden af dilerim

Sanki kısır bir kimseyi çocuk sahibi eylerim

 

Yüce Kur’an ayetleri, Kevser havzunun misâli

Okuyanın yüzünü nurlandırır, yoktur emsâli

 

Rabbim, övgü ile hizmetim vesile olsun affıma

Şiir ve boş işle geçmiş yıllarımın günahına

 

Ey garip! yitirme ümidin, lâkin günahım büyük

Sonsuz affına sığındım Allah’ım, kalmaz belki yük

 

Ey Allah’ım, Rahmetin var, ümidimi boş çevirme

Bu güzel beklentimi Ya Rab, aman geri döndürme

 

Bu garib kulunu şehadet aşkıyla doldur Rabbim

Esirgeyensin, kerem ve ihsanın boldur Rabbim

 

Beni de Rahmet’in deryasına erenlerden eyle

Cennet-i Âlâ’ da Cemal’ini görenlerden eyle

 

Yalvarıyorum, dilimden çıkan kem sözlerim için

Yalvarıyorum, yanlışa bakan elâ gözlerim için

 

Allah’ım göçmeyeyim Bâkı’ye yerleşmiş âdetle

Ya Şehîd, ne olur fakiri taçlandır şehadetle

 

Ya beni kandır, Ganî aşkının nûruna Allah’ım

Ya da al canımı, Nur Cemalin uğruna Allah’ım

Dt. Abdülkerim Karaaağaç

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.