Muharrem ve Tevhid- Hicret ilişkisi
(Ey peygamber) De ki : Allaha karşı sorumlulugunuzun bilincinde olun. Bu dünyada iyilik yapanları , güzellikler beklemektedir.İyi bilin ki Allah’in arzı geniştir. Şüphesiz sabredenlere, karşılıkları hesapsızca verilecektir. (Zumer:39:10)
Zumer suresi bilindiği gibi Mekki olup nübüvvetin 11. yılında indi. Ana konusu tevhidtir. Bu ayet sabrı ve hicreti öğütlemektedir. Zira Mekke’nin masum muvahhidleri maruz kaldıkları işkence ve zulumlerden dolayı hicret edeceklerdir. Ancak takdir edersiniz ki memleketinizi, yaşadığınız yerleri, hatırası olan mekânları terkeylemek o kadarda kolay değildir. Ancak tevhidin yüksek hatrı için bunların yapılması gerekmekteydi.
Bugün dahi bu gerçek böyledir. Türkiye coğrafyasından inancını hayata geçirmekle kariyeri arasında kalmış binlerce müslüman 28 Şubat sürecinin ardından hicret etmeye mahkum edilmişler ve özgürlüklerine saygı duyan başka bir cograyada hayatlarına devam etmeyi tercih etmişlerdir.
Müslüman takviminin hicretle başlamasının en mühim hikmeti müslümana hicretin ehemmiyetini tekrar tekrar hatırlatmaktır.
Zumer süresinin ana konusu tevhid olduğu halde bu ayetin vurgusu hicrettir. Zira tevhid ile hicret arasında bir ilişki vardır. “La ilahe “ denmeden “illallah” denilemez. Terketmeden kavusulmaz. O halde hicret “La ilahe” demenin pratik şekli..
Hicret, insan hilkatindeki İlahi yasa… O, bir yolculuk Allah adına yapılan zira … İnsan, alem-i ervahtan,anne rahmine, oradan dünyaya, ve oradan kabre , kabirden haşre ve haşirden dahi ebed memleketine giden bir muhacir… Hicret, insan varoluşunun kaderinde var aslinda… Müslüman takvimi Mekke’den Medineye başladığı gibi varoluş dahi hicretle başlar ve devam eder.
Hicret kevni bir yasadır. Her gecenin bir sabahı ve her kışın bir baharı vardır. Günler ve mevsimler hep hicret eder. Güneş gurub eder tekrar doğmak için … Nebevi dilde güneşin doğması onun secdesidir.Güneşin secdesi varsa mevsimlerinde hicreti vardır ve dahi sonbahar yapraklarının … Sonbahar yapraklarinin ve dahi dostların hicreti vardır … Güz yapraklarının düşmesine benzer yürekten düşenlerde kimileyin …
Hicret, kelime-i tevhidin ilk hecesi ve hayır diyebilme bilinci … “La ilahe” diyebilmek hicret idrakiyle mümkün … O, olmadan “illallah'ı n hükmü yok zira … “La ilahe” hicret, “illallah” vuslat adeta… Hakla tevelli için batıldan teberri etme gayreti… Hicret, şahsiyet olmak ve benlik inşası … Vela ve bera ilkesi …Deniyetten, medeniyete göç için atılan adım …
Nüzul sırasına göre bu kavram ilk olarak Müzemmil suresinin beşinci ayetinde geçer. “Ve rucze fehcur”(Pisliklerden uzak dur) Tefsirlerde ricz, necaset ve pislik rucz ise batıl ve sirk olarak geçer. Bir önceki ayet dikkate alındığında “Gü zel ahlakı kuş an” demektedir ayet. Dolayısıyla güzel ahlakı kuşanmak ancak pisliklerden, batı ldan,ş irkten, yanlıştan ve zulümden hicret etmekle mümkündür şeklinde anlaşılmalıdır.
Vahiy dahi hicretle başlamıştı haddizatında … O saduk-u masduk, yalnızlık örtüsünün içindeki omuhteşem ahlak, insanlığın sızlayan biricik vicdanı, kentin fücur yataklarından Hiraya çekilen asil ruh,o diri diri toprağa gömülen kız çocuklarının iniltisini yüreğinde hissederek Hira’da soluk alan yüce ahlak Rabbin verdiği ilhamla hicret ederek yüreğini mağara köşelerinde vahye hazır hale getirmişti önce … O, Mekke’nin günah kokan gecelerinden hicret etmiti ki Rab ona vahyi nasip etmişti kuşkusuz.O, önce çağın ahlâksızlıklarına ve zulmüne haliyle,ahvaliyle,etvariyla ve hayatıyla hayır demis ve onlara nokta koymustu ki o asil yüreğe Rahman kelamını nazil etmişti.
Hicret, namaz tekbirindeki ince mana , recmedilmis şeytandan Allaha sığınma işi … Hicret, nokta koymak zulme ve tuğyana … Hicret tevhidin sırrı … Hakka tevelli etmek için batildan kaçınmak … Vela ve bera ilkesi…
Onun için “Allahı’n arzı geniş “ diyor vahiy … İmanınıza musallat oluyorsa birileri yüreğinizdeki imanı hiç bir şeye değismeyin ve asla yaşadığınız coğrafya zindanına mahkum bir köle olmayın…Her hicret bir inkılâptır der Ali Seriati.. Hicret tevhid ahlâkının olmazsa olmaz bir gereğidir. Bu bir güzelliktir ve bu güzellik karşılığında sizi sonsuz bir güzellik beklemektedir.
Sözümü bir şiirimle sonlandırayım:
Hicretin Yollarında Gül Olmak İstiyorum
Dudaklarım kurudu sözlerim birde
Vahyin deryasinda ıslanmak istiyorum
Gündüzün bittiği karanlık yerde
Kayyum olan Rabbime yaslanmak istiyorum
Ellerim bağlı yüreğim kırık
Derdimi ben dağlara açmak istiyorum
Heyhat ne dağlarda derman var ne taşlarda hıçkırık
Rahman olan Allaha sığınmak istiyorum
Vicdanın koluna takılan kelepçeleri
Rabbimin izniyle çıkarmak istiyorum
Gönüllere yapılan işkenceleri
El Eman dan medetle durdurmak istiyorum
Güneş, yorgun omuzuma değmiyor artık
Ben sadece vahiyle ısınmak istiyorum
Garipler mahzun yetimler kırık
Yeryüzünü cennete taşımak istiyorum
İnen bombalar var yağmur yerine
Zalimin zulmünü haykırmak istiyorum
için için ağlayıp inip derine
ızdırabla acıyla çatlamak istiyorum
Aslıdan haber varmı soruyorum Kereme
Ben Vedud' un aşkıyla kul olmak istiyorum
içimdeki ızdırap donussede vereme
Hicretin yollarında gül olmak istiyorum
Bilgin Erdogan