Herhalde hatırlayacaksınız: CHP 'demokratik açılım süreci'ne neden karşı olduğunu açıklamak için ABD'de yapılmış Türkiye ile ilgili bir toplantıyı gerekçe göstermişti. Orada konuşulanlar ve toplantıyı düzenleyen kişinin hazırladığı rapor 'açılım' ile amaçlananlara paralellik arz ettiği için çok kızmıştı CHP sözcüleri...
Anamuhalefet partisinin bugünün dünya gerçekleri ve Türkiye'nin önemi konusunda fazla bir fikri olmadığını bundan iyi gösteren bir kanıt olamaz.
Türkiye son yıllarda dikkat çeken bir ülke ve bu sebeple de dünyanın her tarafında hakkında toplantılar düzenleniyor; eskisiyle mukayese edilmeyecek kadar çok sayıda uluslararası bilim insanı Türkiye üzerine çalışmalar yürütüyor. Eskilerde ülkemizde temsilcisi bulunan yabancı medya kuruluşu pek azdı; bugün neredeyse bütün uluslararası yayın organı Türkiye'de muhabir bulunduruyor.
Yine de bunları bir tarafa bırakalım, daha bildik çalışmalara göz atalım: Avrupa Birliği her yıl ülkemizle ilgili bir 'ilerleme raporu' yayımlamıyor mu? Orada yazılanlar Türkiye için bir tür 'yol haritası' sayılmaz mı? ABD'nin her yıl çıkardığı insan hakları raporunda en uzun bölümlerden biri Türkiye'ye ayrılmıyor mu?
Bugünün dünyasında Türkiye gibi bir ülkeye başka ülkelerin ilgi göstermemesi, burada olup bitenleri yakın takibe almaması imkânsız; buna üzülmemiz ya da tedirginlik duymamız gerekmiyor. Esas üzülmek ve tedirginlik duymak gereken nokta, bunlardan habersiz olmak, çalışmaları etkilemekten uzak durmaktır.
CHP'nin yaptığı gibi...
Oysa doğru davranış tarzı, bir partinin kendisini dünyanın nereye gittiğini ilk elden öğrenebilecek biçimde konuşlandırmasıdır. Pek çok ülkenin partileri, CHP'nin kaygı duymasına yol açan türden toplantıları kendisi düzenler; başka yerlerde yapılan toplantılara aklı başında yöneticilerinin gitmesini ve tartışmalara katkıda bulunmasını teşvik eder.
Tıpkı Ak Parti'nin yaptığı gibi...
Kuruluşundan kısa süre sonra bir 'muhafazakârlık kurultayı' düzenlemişti Ak Parti ve orada çizgisine muhalif aydınları da konuşturmuştu. Partinin ileri gelenleri yıllardır uluslararası toplantılara aktif olarak katılıyorlar. Önemli bir düşünce üreten kuruluş olan German Marshall Fund'ın Türkiye temsilcisini milletvekili olarak Meclis'e soktu Ak Parti; Suat Kınıklıoğlu şimdi Ak Parti genel başkan yardımcısı... ABD'deki Türkiye konulu toplantıya katılanları CHP 'sakıncalı' ilân etmişken, Ak Parti lideri katılımcılarla görüşmenin yollarını aramış ve konuşmuşsa hiç şaşırmam.
Aksi halde dünyayı, bölgeyi, ülkenin dışarıda nasıl algılandığını ve nereye gidildiğini başka nasıl öğrenebilir ki bir siyasi parti?
Her gelen sağ iktidarı küçümseyen, her icraatta eleştirecek bir şeyler bulan, halkı çocuk gören yandaş kalemlerin hiç usanmadan son altmış yıldır yazageldikleri türden ipe sapa gelmez yazıları okuyarak mı? Sürekli dedikodu üreten, ayak kaydırma oyunlarında ustalaşmış, kendilerinden daha bilgili çocuklarını -hatta torunlarını- dinleseler pek çok şey öğrenebilecekken burnunun dikine gitmeyi bir matah zanneden politik kadrolarla daha nereye kadar gidebilir bir siyasi parti?
Garip bir sadakat duygusuna sahip, bu sebeple de oy deposu olarak kullandıkları ideolojik bloklar da 'açılımlar' sonrasında çözülünce, kimlerden oy alabilecek CHP?
Geçmişin siyasi ittifaklarının çatırdadığı, yeni bir düzenin gelişini her alanda hissettirdiği bir zaman dilimindeyiz ve CHP hâlâ eskinin söylemi ve eylem biçimleriyle siyaset yapabileceğini sanıyor. Bugün biraz daha belki, ama yarın asla...