MUHABBETİNİZ BOL OLSUN!

Sebahattin BİLGİÇ

Ebu İdris el- Havlani anlatıyor :Dımaşk Camiine(Şam Emevi Camii) girdim,birde baktım dişleri parlak güler yüzlü bir genç ve etrafında insanlar toplanmış,bir şeyler hakkında itilaf edince ona müracat ediyor ve onun sözünü kabul ediyorlardı.O kişinin kim olduğunu sorduğumda; Bu Muaz b. Cebel dediler.

Ertesi gün erkenden mescide gittim.Onu bulduğumda benden erken gelmiş namaz kılıyordu.Namazını bitirinceye kadar bekledim.Sonra huzuruna vardım,selam verdim ve dedim ki:

:- Allah yemin ederim ki ben seni Allah rızası için seviyorum.
- Vallahi mi ? dedi.
- Vallahi dedim.Tekrar:
- Vallahi mi ? Dedi.
- Vallahi dedim. Yine:
- Vallahi mi ? Dedi.
- Vallahi dedim.

Bunun üzerine elbisemden tuttu,beni yanına çekti ve şöyle dedi: ''Sana müjdeler olsun' Ben Resulullah'ın (s.a) şöyle dediğini işittim:''Allah Teala şöyle buyuruyor: Benim rızam için birbirini seven,benim rızam için bir arada oturan,benim rızam için bir birini ziyaret eden ve kendilerini benim rızama adayan kimselere rızam vaciptir.''

Bu hadisi şerif günümüz insanının donuklaşan ruh dünyasına, menfaate dayalı ilişkilerine, sevemeyen gönlüne,gülümseyemeyen yüzüne, sevgiyle bakamayan gözlerine, şefkatsiz kucağına,merhametsiz duygularına ne güzel bir reçete. Ülfet,sevgi ve muhabbet kişiyi besleyen,ruhunu dirilten ,aileyi ,toplumu ayakta tutan en önemli yapı taşlarındandır.

Bugün toplumda geçimsizlıkler çoğalmışsa, kavgalar artmışsa,hoşgörü kaybolmuşsa,boşanmalar dindar camiada bile artmışsa en temel sebep ülfetin,muhabbetin kaybolmasıdır. O halde mümin kaynağa dönmelidir. Muhabbetin emredildiği Kuran'a, Muhabbetin yaşandığı Resulullaha ,ülfetin uygulandığı dergaha yönelmelidir. Efendimiz hadisi şeriflerinde buyurmuşlar ki: ''Mü'min ülfet eden ve kendisiyle ülfet edilendir.Ülfet etmeyen ve kendisiyle ülfet edilmeyen kimsede hayır yoktur.'' (Ahmed b. Hambel. Müsned.) Ülfet;tanışma, konuşma,dostluk,arkadaşlık kurma,cana yakın olma,münasip olan insanlarla görüşme,kaynaşma muhabbetleşme demektir.Hiç şüphesiz ki bir kabın içinde ne varsa kaptan dökülecek olan o maddedir. İçinde muhabbet,sevgi, zerafet olmayan insanın toplumda örnek olması mümkün olmasa gerek.İç dünyası güzel olmayanın dış dünyasını güzelleştirmesi beklenemez.

Denilmiştir ki ''muhabbet kalbin Allah'a ve ona götüren şeylere meylidir''. Allah'u Teala'ya meyleden onun kapısına ,Onun muhabbetlilerine yapışır ve bir daha bırakmaz.O muhabbet ummanında,muhabbetin kabesine yol alır.Bilir ki muhabbetin yolu Muhammed'den (s.a) geçer.

Şairin dediği ne güzeldir:
Muhabbetden Muhammed oldu hasıl,
Muhammed'siz muhabbet ne hasıl.

Mevlana Hazretleri hakiki muhabbeti bakınız nasıl anlatmış:
Biribirlerine kırılan iki arkadaştan biri, uzun bir aradan sonra diğerinin kapısını çalar.
-Kim o? diye seslenir içerdeki.
-Benim, der kapıyı çalan.
-Burada ikimize birlikte yer yok, diye cevap verir öbürü.
Aradan uzunca bir zaman geçer... Yeni bir umutla tekrar çalar sevdiği arkadaşının kapısını.
-Kim o? diye sorar yine içerdeki.
- Sen'im, der bu sefer. Ve kapı sonuna kadar aralanır.
Hz. Mevlânâ da;
"Birisinin kalbinde taht kurmak, sevgisini kazanmak istiyorsanız, öylesine sevmelisiniz ki, benliğinizi bırakıp âdeta o olmalısınız"

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.