Kim ne derse desin, nasıl eleştirirse eleştirsin ama bir hakkı teslim etmeyi unutmasın. Şarkıcı Mahsun Kırmızıgül’ün sinemaya giriş yapması, oyunculuk, yönetmenlik başta olmak üzere yapımcı ve senarist olarak Türk sineması içerisinde yer almak istemesi takdir edilecek bir olay. Ben kendi adıma Mahsun Kırmızıgül’ü (bu bağlamda olmak üzere Özcan Deniz gibi sanatın başka dallarını icra ederken meşhur olmuş kişilerin, kazandıkları parayı ve isimlerini sinema sektörüne yatırarak riske girmelerini çok çok önemsiyor ve) takdir ediyorum. Mahsun Kırmızıgül’e de sinema yolunda başarılar diliyorum.
Bu takdir ve düşüncemi söyledikten sonra, film eleştirmeni olarak Mahsun Kırmızıgül’ün Mucize filmindeki (önceki çalışmalarında da bariz şekilde hissedilen) ciddi aksaklıkları da göstermek istiyorum.
Mahsun Kırmızıgül filmlerinin en önemli zaafı senaryolarındaki zayıf örgüler diyebilirim. Öyle ki, filmlerinin ana ve yan hikâyecikleri sanki pamuk ipliği ile birbirine bağlanmış. Mucize, düzgün çekilmiş karelerden oluşan parçacıkların bütünleşmesi ile oluşmuş izlenimi vermekte. Bu husus, bir süre sonra deja vu duygusuna kapılmanıza sebep oluyor ve filmin ilerleyen dakikalarında bıktırıcı bir tat bırakıyor izleyenlerde.
Filmin açılış sahnesi, abartı mükemmellik görüntüsünü saymazsak 1960’ların Ege kıyılarını iyi yansıtmış. Ama Talat Bulut gibi usta bir aktör bile eşi ile tartışan öğretmen rolünün ilkokul çocuklarının müsamere gösterilerine benzemesini engelleyememiş. Sahnenin inandırıcılığı noktasında Talat Bulut’un yönetmeni ikaz etmemesini, ettiyse ikazında ısrarcı olmamasını yadırgadım.
Açılıştaki didaktik söylemlerle bezeli “sürgün öğretmen” profilinin inandırıcılıktan uzak olması, filmin devamında inandırıcılık sorunu ile karşılaşacağımızı bize haber vermektedir adeta. Filmin ana sloganının “yaşanmış gerçek bir öykü” olarak lanse edilmesi, filmin sonunda da mucizenin kahramanı gerçek Aziz’i göstermesi de inandırıcılık problemini gidermeye yönelik ucuz yönetmen taktiklerinden öteye gidememiş maalesef.
Dördüncü filmini çeken bir yönetmenin özgün bir dile sahip olmasını beklemek hakkımız sanırım. Mahsun Kırmızıgül, Mucize ile (ilk üç filminde de sorunlu olan) sinema dilini bile aratacak düzeyde basite kaçmış. Kendini inkâr edercesine BKM filmlerine özenmiş, Türkiye’nin hemen her yerinde sorunlu olan kadının toplumdaki yeri ve önemi noktasında, kendi düşüncesine belki de taban tabana zıt bir duruş sergilemiş: Kadınların fiziksel özelliklerinden yola çıkıp komedi yapmak, filmin ana karakteri Aziz’in fiziksel kusurlarını kullanarak ajitasyon yolu ile seyirciyi ağlatmaya kalkışmak Mahsun Kırmızıgül’e yakışmamış.
Filmin kahramanı Aziz’in sorunlarını baştan seyirciye yanlış aksettiriyor yönetmen. Aziz’i fiziksel engelli, hatta yarı felçli zannederken, birden babasının ağzından öğreniyoruz ki, doktor doktor gezdirilmiş, ama hiçbir şey bulunamamış. Psikolojik olduğu bile anlaşılamamış. Bunun ortaya çıkması için köyün delisi muamelesi gören Aziz’e, mucize misali köye bir öğretmen atanması gerekmiş. Filmin ana temasının problemi, Aziz’in iyileşmesi değil (öyle olsaydı bu Mucize’nin nasıl gerçekleştiğine dair en ufacık bir ima olurdu), batılı bir öğretmenin doğudaki bir köye gitmesi gösteriliyor ki, bu husus başlı başına irdelenmesi gereken sorunlu bir bakış açısının yansımasıdır diye düşünüyorum.
Üstelik Mucize’de Mahsun Kırmızıgül tehlikeli bir alana da el atmış. 1960 Türkiye’sindeki eşkıya kavramını özenilecek hale sokarak, günümüz eşkıyalığını da sizler de onlar gibi olsanız ne iyi olurdu havasında algılanacağını hiç hesaba katmamış. Bu sorunlu söylem üzerinde Mahsun Kırmızıgül’ün ayrıca düşünmesi gerekir.
Oyunculuklara değinirsek iki performansı öne çıkartmak istiyorum: Aziz rolünde Mert Turak harika bir oyunculuk örneği sunuyor izleyenlere. Bu performansı ile ödül alması sürpriz sayılmamalı. Mahsun Kırmızıgül, Aziz rolünü kendisi oynasaydı, kendi filmografisi açısından Mucize’yi bir basamak yukarıya taşıyabilirdi. Beni en çok şaşırtan oyuncu ise Erdem Yener oldu. Hakikaten bu kadar düz, yalın, basit bir oyunculuk beklemezdim kendisinden. O kadar sıradandı ki, filmin çıkışında afişine bir kere daha baktım, filmin sponsorları arasında Avea mı var diye? Erdem Yener’in oynadığı bütün sahneler Avea reklamını andırmaktan öteye gidememiş.
Sonuç olarak, Mahsun Kırmızıgül’e önerim, teknik ve görüntü yönetimine gösterdiği özeni ve işin uzmanları için harcadığı parayı, senaryonun inandırıcılığı ve diyalogları için de göstermesi. Anlatacak sözü varsa, bunu ajitasyon yapmadan, herkesimi memnun etmek için filminin ilgili ilgisiz yerlerine serpiştirmeden söylemesi.
Künye
Senaryo: Mahsun Kırmızıgül
Yapım: Boyut Film
Yapımcı: Murat Tokat
Görüntü Yönetmeni: Soykut Turan
Müzik: Yıldıray Gürgen, Tevfik Akbaşlı, Mahsun Kırmızıgül
Genel Yayın Yönetmeni: Hamdi Deniz
Oyuncular: Talat Bulut, Mert Turak, Meral Çetinkaya, Serpil Gül, Erol Demiröz, Erdem Yener, Mahsun Kırmızıgül, Ali Sürmeli, Seda Tosun
Yönetmen: Mahsun Kırmızıgül