Kıymetli okuyucularım bundan önceki yazımda sizlerle Mürşidi Kamilimiz Büyük Alim Mehmed Zahid Kotku Hocamızın son deminde bize verdiği dersleri paylaşmıştım. O yazımı uzatmak istemediğim için kısa kesmiştim. Aslında Hocamızdan alacağımız o kadar çok ders var ki. Bu nedenle bazı konularda o büyük alimin bize verdiği dersleri zaman zaman sizlere vüsatim elverdiği kadar nakletmekte fayda görüyorum. Bizim gibi aciz naçiz insanlar böyle büyük bir veliyi nasıl ve ne kadar anlatabilir o da tartışılabilir bir konudur. Hem Hocalarımızın kitapları kasetleri ve Akra FM de her gün kendi seslerinden sohbetleri de yayınlanıyorken bu yazıları yazmak mı lazım yazmamak mı doğrusu düşünmedim değil. Bazı arkadaşlarımdan yazıların devamını beklediklerini bizzat ifade ettikleri için yazmaya ve sizlerle paylaşmaya karar verdim.
Hocamız bir ara Kuran Kerimde Mücadele Suresinin son ayeti üzerinde duruyorlardı. O ayeti kerime de mealen ‘’ Allaha ve ahiret gününe (gerçekten)inanan hiçbir kimseyi Allaha ve Resülüne hudud koyanlarla(emirlerine muhalefet/düşmanlık edenlerlerle) dostluk ettiklerini göremezsin. İsterse onlar babaları oğulları kardeşleri veya sülaleleri olsunlar. İşte O (Allah), onların kalbine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinde ebedi kalmak üzere alt tarafından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte bunlar Allah taraftarlarıdır(lar). Haberiniz olsun ki hakikaten Allah taraftarları, kurtuluş (ve saadete) erenlerin ta kendileridir.’’ buyruluyordu(Allah taraftarları veya Allah tarafında olanlar demek; Allah ve Resulü’ne muhalefet edenlerin yani, şeytan, kafir, müşrik ve tağutların taraftarlığını kabul etmeyen ve Allahın buyruklarını esas alıp ona göre yaşayışını düzenleyen demektir).***
Hocamız bu ayeti anlatırken Türkiye Müslümanı bu ayetinin manasını anlamamıştır diyordu.
Aradan 30 seneden fazla bir zaman geçtiğinden ve ayrıca not almadığım için Hocamızın bu ayet hakkındaki açıklamalarını hatırlamıyorum ancak ayetin meali o kadar açık ki bu ayet ışığında günümüz Müslümanlarının davranışları anlayışları ve yaşayışları rahatlıkla değerlendirilebilir. En basit örnek bugün sanki ilk defa ortaya çıkmış gibi İslamda başörtüsü var mı yokmu tartışmalarının ve belli yerlerde resmi dairelerde devletin koyduğu kurallar gereği başörtüsünün yasaklanabileceğini kabul etmenin ne demek olduğunu bu ayete göre değerlendirebiliriz. Demokrasi anlayışımız siyasetteki tercihlerimiz, günlük yaşayışımızdaki bir yığın tercihlerimiz sosyal olaylardaki bakış açımızı bu ayete göre tekrar değerlendirdiğimizde din anlayışımızda itikadımızda ne kadar çok kusurlarımızın olduğunu göreceğiz.
Aslında kendimiz de dahil bütün cemaatların, tarikatların grupların cemiyetlerin derneklerin bu ayet çerçevesinde özeleştiri yapması dünyevi ve uhrevi bakımdan çok önemli.
Yıllar önce görüştüğüm dindar öğretim üyesi bir profesör ‘’Canım oy vermekle imanın ne alakası var?’’ dediğinde çok şaşırmıştım.
Hocamız çok basit bir mantıkla ‘’Çarşıya gittiğin zaman domatesin patlıcanın iyisini seçiyorsun da seçimlerde neden oy verdiğin adaya dikkat etmiyorsun diyerek siyasi tercihlerimize yön veriyordu. Hayat sadece siyasetten ibaret değil elbette. Yaşamımızın her alanında tercihlerimizin davranışlarımızın imanımıza inancımıza uygun olması lazım. Bu konu da ciddi bir özeleştiri yapmamız şart.
Hepimiz bir gemide gidiyoruz. Geminin kaptan köşkünde bulunanları nihayetinde biz seçiyoruz. Fakat seçimimiz isabetli olmadığı için gemi yanlış rotada seyrediyor. Bundan daha önemlisi ve tehlikelisi de yolcuların su ihtiyacını karşılamak için geminin dibinden bir delik açmaya çalışması geminin bütünüyle batmasına yol açacak bir teşebbüstür. Bundan dolayı gemiyi deldirmemeye çalışmak da aklı başında diğer yolculara düşen ve kaptan köşkündekilerin bir görevi. Bu konu üzerinde ne kadar tefekkür edilse değer. Allah sonumuzu hayra eriştirsin.
*** Meal ve yorum Hasan Tahsin Feyizli Hocamızın Feyzü’l- Furkan isimli Açıklamalı Kur’an-ı Kerim Mealinden alınmıştır.