Mübarek gidecek de yerine kim gelecek?

xxx135

Başlığa bakıp hemen "Mübarek gitsin de yerine kim gelirse gelsin" demek olayı derinlemesine düşünmemek anlamına gelir... Türk medyasında Mübarek'in gideceği/gitmesi gerektiği hususunda görüş birliği oluşmuş görünüyor. Amerikancısı, Amerika karşıtı, İsrail karşıtı hatta sempatizanı Mübarek'in gitmesi gerektiğini söylüyor. Bana göre de Mübarek gitmekte geç bile kaldı. Onca zulme ve cinayete  rağmen bugüne kadar iktidarını koruyabilmiş olmasının sebebi kesinlikle kendi gücü değildir. Dış destekleri sayesinde bugüne kadar iktidarını korumuştur. Bu bakımdan gitmesi gerekir. Ancak, Mübarek'in gitmesi kadar yerine kimin geleceği de çok önemlidir. Eğer Mübarek iktidarına bugüne kadar destek verenler bugün desteğini çekmişlerse yerine kimin geleceğini de belirlemişler demektir. O zamanda neticede gitti Mübarek geldi Mübarek olacaktır. Yani değişen bir şey olmayacaktır. Çünkü, dış destek ile bir ülkede diktatörlüğün ayakta tutulması ile demokrasinin geleceği iddiaları arasında bir fark olmaz. Dış destek sahiplerinin kendi ülkeleri söz konusu olduğunda demokrasiden anladıkları ile sömürdükleri ülkeler söz konusu olduğunda ifade ettikleri demokrasi birbirinden çok farklıdır. Diyebiliriz ki dış destek sahipleri demokrasi adı altında ülkeleri diktatörlüğe sürükleyebilirler.

Söz gelimi Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu eski Başkanı Baradey olayların hemen ardından yaptığı açıklamada iktidara talip olduğunu belirterek Mısır'a gitmişti. Ardından da Baradey ev hapsinde tutulmaya başlandı. Baradey kendi gücüne güvenerek ve kendiliğinden mi Mısır'a, yoksa Mübarek sonrasını şekillendirmek isteyen dış güçlerin desteği ile mi gelmiştir? Cevabı verilmesi gereken önemli bir soru.

Üzerinde durulması gereken bir başka husus ise Mübarek'in ABD'nin adamı, bu sebeple de İsrail'in sürekli destekçi olduğunu sanıyorum bilmeyen yok. Böyle olunca ilk akla gelen husus eğer Mübarek gidecek daha doğrusu gitmek zorunda kalacaksa Amerika'nın Mübarek'ten desteğini çekmiş olması akla gelir. Bunu söylerken Mısır üzerinde Amerika ve İsrail'in  gücünü abartıyor değilim. Elbette Mısır halkı Mübarek'i iş başından uzaklaştırabilir. İran halkı bunu başarmıştır. Halk hareketlerinin önünde çoğu zaman durmak mümkün olmaz. Ancak, halk hareketleri yönlendirilebilir. Bunun örneğini ülkemizde geçmişte çeşitli kereler yaşadık.

Sadece 12 Eylül 1980 darbesi öncesini hatırlarsak sokaklarda birbirileri ile çatışan gençlerin daha sonraları hepsinin arkasında aynı güçlerin bulunduğu, aynı güçlerin verdiği silahların olduğu görüldü.

Bu noktada akla gelen bir başka soru ise Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde acaba ABD Mübarek'i gözden mi çıkardı? Yıprandığını, artık eskisi gibi yararlanamayacağını düşündüğü için yerine kendisine bağlı bir başka taze kanı mı getirmek istiyor?

Bütün bunlar elbette düşünülmesi ve cevaplandırılması gereken hususlar. Mübarek gitmelidir ama yerine kimin geleceği en az onun kadar önemlidir.

Bu arada Tunus'ta başlayan Mısır'a sıçrayan, Yemen'de de etkilerini göstermesi beklenen, ısrarla bazı çevrelerin Tunus'taki halk hareketinin domino etkisi yapma beklentisine bakıldığında olayların diktatörlerin  devrilmesi gibi görünmekle birlikte bu devrilişin arkasında kimlerin, hangi güçlerin bulunduğu büyük önem taşıyor. Tunus'tan çok Mısır'daki gelişmeler Amerika ve İsrail'i yakından ilgilendirmektedir. Çünkü, Mısır İsrail'in bölgedeki en önemli müttefiklerinden birisi. Mübarek'in sallantıda olması İsrail'de panik havası estirmiş gibi görünse de bana bu hava pek gerçekçi gelmiyor. Sadece Mübarek sonrasına dair endişeleri söz konusu olabilir.

ABD ve İsrail için Ortadoğu ülkelerinin ne rejimleri ne de yönetimlerde kimlerin bulunduğu önemlidir. Önemli olan uygulamaya koydukları projede bu ülkeler yönetimlerinin yerlerini almalıdır. Yoksa bölge için atılan demokrasi nutukları laftan ibarettir. Kaldı ki, ABD ve İsrail'in işine demokrasiden çok totaliter rejimler yarar. Bir de halka uğraşmak, halkın yönelişlerini etkilemek ve belirlemek zorunda kalmazlar.