Tunceli Milletvekili Kemer Genç’in, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'e yönelik olarak söylediği; ‘’Çanakkale zaferi için savaşan bütün askerlere teşekkür ederken Atatürk'ü neden anmadınız, Atatürk olmasaydı kimbilir şu an hangi ülkede hangi tarikat mensubunun bilmem kaçıncı eşi olacaktınız, Atatürk'ü anmak sizi neden bu kadar rahatsız ediyor" sözleri uzun süre gündemi meşgul etti. Yargıya taşınan konu uzun süre gündemde kalacak gibi görünüyor.
Siyasi tartışmalar bizim işimiz değil. Bu nedenle iki siyasi arasındaki atışma hakkında yorum yapmak uygun olmaz. Fakat konunun başka bir açıdan ele alınmasında fayda var: Eski devirler ve modern zamanlar arasındaki ahlâk anlayışı ve kadının yeri!
Kamer Genç, Türkiye Cumhuriyeti öncesinde erkeklerin çok eşli olduğunu ve bugün çok eşlilik yoksa Atatürk’e borçlu olunduğunu iddia etti. Kısmen doğru olabilir. En azından resmi anlamda çok eşlilik ülkemizde yasak.
Bir yayın organında aynı köşeyi paylaştığım yazar arkadaşım Sibel Üresin’in ‘’erkekler birden fazla kadınla evlenebilmeli’’ çıkışı uzun süre manşetlerde kaldı. Muhafazakar kesimin yaşam koçu olarak ünlenen Üresin’in kendince temellendirdiği fikirlerinin çıkış noktasının Kuran’ı Kerim’de yer alan Nisa Suresinin 3’ncü ayeti olduğu söylenebilir. Görüşlerini açıklarken, erkeklerin anatomik yapısını, fiziksel ihtiyaçlarını ve sosyal ölçütleri de kullanan Sibel Hanım’ın sözleri de tıpkı Kamer Genç’in sözleri gibi uzun süre kamuoyunda tartışıldı.
İslamiyet’in çok eşliliğe verdiği izin hususunun, Nisa Suresi 3. ve 129. ayetleri kapsamında değerlendirilmesini uzman ilahiyatçılara bırakalım. Arzu eden okurlarımız bahsi geçen ayetlerin anlamlarını ve tefsirlerini inceleyebilirler.
Gelelim günümüze…
Çok eşliliğin resmi anlamda yasak olduğu ülkemizde, en az çok eşlilik kadar tartışılması gereken başka şeyler oluyor. Mesela Bakan Şahin’e o sözleri söyleyen Kamer Genç, yıllar önce bir dansöz kadınla oğlunun evinden çıkarken görülüyor. Gazetecilerin genç bir kadınla aynı evde ne yaptığını sorması üzerine ‘’çiçekleri suluyordum’’ şeklindeki tarihi (!) Kamer Genç cevabı hafızalarda yer etti. Evli olduğunu bildiğimiz Genç’in, eşi olmayan ve pavyonlarda çalıştığı öğrenilen bir kadınla neler yaşadığını daha sonra kamuoyuna yansıyan haberlerden etraflıca öğrendik.
Aynı şekilde Kamer Genç’in mensubu olduğu siyasi partinin eski genel başkanı Deniz Baykal’ın -kendisi gibi evli olan- milletvekili bir bayanla görüntülerinin ortaya çıktığını, aynı partinin şimdiki grup başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin de uygunsuz görüntülerinin internette yayıldığını biliyoruz.
Yine bir başka siyasi parti mensubu çok sayıda milletvekilinin bir seçim öncesinde peş peşe kasetlerinin patladığına da tüm ülke olarak şahit olduk.
Her biri evli, birkaç çocuk sahibi olan, toplumda isimleri öne çıkmış bu erkekler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Yani ‘’bilmem ne tarikatının şeyhinin bilmem kaçıncı eşlerinin yaşadığı dönemlerde’’ yaşamıyorlar. Yazdığı kitaplarla ‘’aldatmak’’ kelimesini bayraklaştıran Ahmet Altan benzeri yazarların kitaplarında yazılanları tatbik eden yüzlerce insan da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.
Şimdi soralım,
Atatürk öncesi (!) dönemin; kuralları belli, yaşam tarzı belli, inanca ve kısmen karşılıklı rızaya dayanan çok eşlilik mi iyi?
Yoksa Atatürk sonrası (!) dönemin; ne idiğü belirsiz, kimin eli kimde belli olmayan, her gün televizyonlarda, gazetelerde, sokaklarda, barlarda, diskolarda, mahalle aralarında yaşanan sözüm ona yaşanan aşklar mı daha iyi?
Padişah Hazretlerinin 4 eşli olması mı iyi, Behlül kardeşin amcasının eşi ile Aşk-ı Memnu’su mu iyi?
İyi olan hangisi?
Yoksa her ikisi de kötü de… Kötünün iyisini ‘’siyasi tercihe göre mi’’ seçmek zorundayız?
Yıl 2013…
Artık Atatürk’ü de tarikatları da rahat bırakmak gerek… Asıl kötü olan herkesin ‘’işine geldiği gibi’’ karşı tarafa salvo yapması veya taraf olmasıdır.
Tekrar buluşuncaya kadar yüzünüzden tebessüm yüreğinizden sevgi eksik olmasın efendim.
Hoşça bakın zatınıza