Mısır'la Türkiye daha da yakınlaşırsa...

xxx78

KAHİRE (Mısır)

Türkiye'nin Mısır'la ticaret hacminde son yıllarda müthiş bir artış yaşanıyor. Türk işadamlarının doğrudan yatırım için tercih ettikleri ülkelerin ön sıralarında yer almaya başladı Mısır. Sabancı Holding Kordsa ve Temsa ile yıllardır burada; son birkaç yıl içerisinde hemen her alanda pek çok şirket Mısır'a açılıyor.

En fazla da tekstil alanında. Değerli Mısır pamuğunu işleyip ABD ile AB'ye vergisiz ve kotasız ihraç etmenin imkânı çok cazip; imtiyazlı ticaret bölgesini tekstil ürünleri için yeğleyen şirketler arasında Çalık, Şahin, Taha grupları da var. Ülker bazı çeşitlerini burada üretiyor, Evyap sabundan sonra şampuan ve benzeri ürünlerle Mısır pazarına girdi bile.

İki milyar dolara ulaşan ticaret hacminin beş milyarın üzerine çıkması işten değil; iki ülke de bunu sağlamak için çaba gösteriyor.

Mısır Dışişleri Bakanı Ahmad Aboul Geith'in önceki görevi ülkesinin Washington Büyükelçiliği'ydi. Burada dışişleri bakanları için Washington'dan gelmek neredeyse bir gereklilik. Kafası çalışan, ifadesi düzgün, deneyimli biri Aboul Geith, Türkiye ile ülkesi arasındaki ilişkilerin artmasını istiyor. Dün iki dışişleri bakanının birlikte katıldıkları basın toplantısında kendisine sorulmamış bir soruyu cevaplayarak bu isteğini özellikle pekiştirdi.

Türkiye ile Mısır arasında gerçek bir yakınlaşma olabilir mi hakikaten?

Dışişleri Bakanı Prof. Ahmet Davutoğlu'nun burada bulunmasının en önemli sebebi, muhataplarına bunun mümkün olduğunu anlatmak... Beş ülkeyi kapsayan gezisinde en geniş program planlanan yerin Mısır oluşu bile buna işaret ediyor. Al-Ahram Siyasal ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde konferans verecek Bakan Davutoğlu, devlet televizyonunda bir programa katılacak, ülkenin kanaat önderleriyle de buluşacak... Gezinin ilk gününde etkili 'Al-Ahram' gazetesinin 'görüşler' sayfasında 'Türkiye'nin önemi' başlıklı bir makalesi de yayımlandı.

Gezi, bu yönüyle, Mısır'a dönük bir 'diplomatik açılım' sayılabilir.

Ortadoğu denilen coğrafyanın en önemli ve merkezi ülkesi Mısır'dır. Arap Dünyası'nın doğal lideridir de burası. Mısır'ın ittifakları, düşmanlıkları çok önemsenir. Arap-İsrail savaşları Mısır'ın devreden çıkmasıyla sona erdi; Mısır ile barış sürecini başlatınca İsrail daha da rahatladı. Bir daha savaş olacaksa veya kapsamlı bir barış yakalanacaksa Mısır'ın tavrı büyük ölçüde sonucu belirleyici olacaktır.

Bu fiili durum, bölgesindeki doğal liderlik konumu Mısır'ı dünya siyasetinde de önemli bir aktör haline getiriyor elbette.

Sonuç olarak, bölgede varlığını yavaş yavaş belli etmeye başlayan Türkiye'nin Mısır'la da yakınlaşması ve pek çok konuda ortak hareket imkânı araması gerekiyor. Bu da, ister istemez, pek çoklarının gözünde, Türkiye'yi Mısır'la 'rakip' konumuna sokuyor. Basın toplantısında, bir Mısırlı gazeteci, “Türkiye'nin bu bölge sorunlarıyla ilgilenmesinin anlamı ne?” gibi bir soru yönelttiyse, sebebi bu algılamadır.

Coğrafyamıza dışarıdan bakanların, hatta bazı bölge unsurlarının bu yanlış algılamasını gidermeyi de amaçlıyor Prof. Davutoğlu'nun gezisi. Burada kalınan süre içerisinde, Mısır'ın öndegelenlerine, “Birlikte hareketimiz iki ülkenin de çıkarına; rekabet değil her alanda işbirliği” mesajı verilecek. Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'le görüşmede bu mesajın kuvvetli biçimde verildiği Mısırlı bakanın basın toplantısındaki tavrından anlaşılıyordu.