"Minik"bir değişim...‏

Enise ZENT

Anne olmadan önce "minik" kaygılarım yoktu benim.Hayatı fütursuz yaşayanlardandım.Yaz akşamlarını İstanbul'un tadını Süleymaniye'de, Üsküdar'da mis gibi yaz esintileriyle geçirenlerdendim.İçimi serinleten yaz yağmurlarında şemsiyesiz dolaşmaktan çekinmeyen bir insandım.Kaygısızlardandım ben.Acıma duygusu törpülenmiş, birazda gamsızlardan.Yaşanmamış tek bir duygu kalmasın için minare ye çıkanlardandım.Hayatın anlamını derinleştirmek için gezenlerden çok gezenlerdendim.

Ve bir gün...Tüm bunlara rağmen,yoğun acılardan sonra "minik" kızını kucağına alan ve tüm sıradışı yaşanmışlıkları bir kenara bırakan sıradan bir insan oldum. Fazla kilolarımı dert etmemeye başladım önce.Eski elbiseleri atıp "minik" kızıma göre giyinmeye başadım.Geceleri uyumayı enerji kaybı olarak nitelendiren ben, sırf ona yetebilmek için geceleri uyumaya başladım.İstanbul un rüzgarı korkuttu ilk defa. Yaz gecelerini süsleyen sivrisinekler kocaman bir canavar gibi görünmeye başladı.Evden içeri giren herkes zaruri olarak elini yüzünü yıkamak zorunda kaldı.Mikrobik takıntıları olan antibakteriyel bir insan oldum.

Ya taşlaşmış kalbimdeki gamsızlık.Gözünden yaş akmayan bir şahsiyetken. "minik" kızım uyumuyor diye oturup ağlar oldum. Hatta bazen reklam izlerken bile gözlerim yaşarmıştır. Değer verdiğim herşey bir anda değerini yitirdi.Duygularımı bu kadar yoğunlaştıran "minik" hayat arkadaşım açıkara öne geçti.Onu doktora götürürken onun "minik" kalbinden daha hızlı atan bir kalbim var şimdi. Yeni bir kaybetme korkusu var hayatımda. İkiye bölünmüş bir yaşantım var.Bir de ben var."Miniğim" den önce ve sonra diye ayrılmış bir ben var.

Bu duyguları yaşamak için harcanan emekler,çabalar,tedaviler.Sonrasında kucağınıza alıyorsunuz minicik.Konuşmuyor ağlamıyor bile.Derdini nasıl anlatır bilemiyorsunuz.Kafasını bile tutamayan bir varlık, bir insan elinizde şekilleniyor.

Biliyorum ki Yaradan'ın emaneti.Bu emanete en iyi şekilde yön vermek için çabalıyorum.Çırpınıp duruyorum tüm anneler gibi.Kaygılarım dertlerim aynı.Haftalık kilo, gram hesapları yapıyorum.Benden uzakta ağladığında tüm anneler gibi hissediyorum artık. Asla hissedemem zannettiğim duygular bunlar.Gece sabaha kadar başında bekleyip sinirden çıldırsamda tek bir gülümsemeyle herşeyi unutabiliyorum.Bir gülümsemenin beni satın alabileceği hiç aklıma gelmezdi.

Hayat boyu en yaşanılası duygu, en tatlı mutluluk annelikmiş anladım ve Yaradan'ın bize lutfettiği en büyük mucizeymiş annelik bildim. Ve neden cennet annelerin ayakları altındaymış yaşayarak öğreniyorum.
Bu satırları yazmak için bile "minik" kızımın uyumasını bekledim.Bir gün büyüdüğünde ona bu yazıyı okutacağım. O yüzden bu notu özellikle ekliyorum.Benim yaşam kaynağım, en kıymetlim ve hayatımın anlamısın "minik" kızım.İyi ki geldin.

Allah tüm bayanlara bu "minik" değişimi yaşamayı nasip etsin.
selametle....

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (14)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.