Millî Gazete ve ekonomi sayfaları

xxx95

Günlük gazete okumalarımda, birinci sayfasından son sayfasına kadar okuduğum tek gazete Millî Gazete'dir. Diğer gazetelerde ise sadece okunabilecek yerleri ve yazarları okur, gerisine sadece şöyle bir 'bakar' geçerim; çünkü -hep yazdığım üzere, dışa/sermayeye veya bir yerlere bağımlı- medyamızın çıkardığı gazeteler 'okunmak'tan çok sadece 'bakılmak' içindir! Bazı gazeteler bakılamayacak ve ev/aile ortamına sokulamayacak muhteva ve fotoğraflarla yayımlandığından, onlara hiç 'bakmam' bile; çünkü bakılacak gibi değiller.

Artık kırk yaşına merdiven dayayan Millî Gazete ise farklılığını ve karakterini ilk çıktığı günden beri koruduğundan, tirajına rağmen etkisini de koruyor. Başbakan bile her gün bütün gazetelerden önce Millî Gazete'ye baktığına göre varın etkisini siz düşünün ve anlayın.

Yazımın bu kısmını, Muharrem Çoşkun'un "Debus'un övdüğü, subayın kızdığı gazete (Millî Gazete)" yazısına (haber5.com, 5.8.2010) borçluyum. Coşkun, Millî Gazete'nin etkisini ve gücünü şöyle anlatıyor: "Geçtiğimiz yıllarda Fransa'nın ünlü kanalı TV5, 24 Saat İstanbul'u konu alan bir canlı yayın yapmıştı. Daha çok tarihi yarımada ve sur içi İstanbul'unda geçen çekimlerde, kamera bir an gazete bayiine 'zoom'landı ve iki gazeteyi ekrana getirdi. / Millî Gazete ve Hürriyet.. / Her iki gazeteyi de Türkiye'nin 'etkili iki gazetesi' olarak ifade etti Fransız televizyonu. Haksız da sayılmazdı. Biri Aydın Doğan'nın ifadesiyle 'Devletin gazetesi', diğeri ise 'Milletin gazetesi' idi... / Bu kaçınılmazdı da. Zira şu tartışmasız ki; Millî Gazete 38 yıldır bu ülkede, bu milletin değerlerini referans edinerek yine bu milletin hizmetinde olmaya devam ediyor.. / Bugün var olan birçok refikinin olmadığı yıllarda, çarpık sisteme en ciddi eleştirileri, muhalefeti tek başına yürüten, İslâmî düşüncenin bugünlere gelmesinde emeği geçenlere yer açarak, hem ekol, hem de okul vazifesi gördü..."

 

Yukarıda adı geçen Dr. Esther Debus'un yüksek lisans tezi "Milî Gazete" olmuş. Dr. Esther bu çalışmayı Almanya'nın Freiburg, Münih ve Bamberg üniversitelerinde Şarkiyat (Türkoloji ve İslâm Bilimi) öğrenimi gördüğü yıllarda Yüksek Lisans Tezi olarak hazırlamış. Dr. Esther'e göre Millî Gazete hem haberleri, yorumları ve içeriğiyle, hem de İslâmî noktada duruşuyla, seküler sisteme ciddi anlamda tavır almakta... Millî Gazete'yi anlatırken, "Tirajı, onun pek de yaygın olmayan bir gazete olduğunu düşündürse de, yarattığı etki, satış rakamlarının ortaya koyduğundan çok daha güçlüdür" ifadelerine yer veriyor.

Dr. Esther, Millî Gazete'nin iç ve dış siyasete, ekonomik, kültürel sorunlara ve olaylara dair yapılan yorumlarda dobra dobra davrandığını belirttikten sonra ekliyor: "Hak geldi, bâtıl zâil oldu" sloganına uygun olarak gazete, İslâm'ın Türkiye ve yurtdışında (İran Pakistan, Sudan vs.) kaydettiği ilerlemeleri ve "emperyalizm tarafından ezilen Müslümanların" mücadelesini (Afganistan, Sovyet Cumhuriyetleri, Filistin) takip eder."

İlginç bir ayrıntı: Yüksek lisans tezini Millî Gazete üzerine yapan Dr. Esther Debus, doktora çalışmasını da İslâmî düşüncenin ilk yayın organı Sebilü'r-Reşad üzerine yapmış.

 

Bu haftaki ilk iki yazımda 'İkrazat; yasal tefecilik!' üzerinde durdum... Sonra 'Faizli zalim soygun düzeni'ni anlattım... 'Hatırlatıyorum...' deyip çok yönlü ekonomik ve sosyal hatırlatmalarda bulundum...

Salı günü Millî Gazete'nin ekonomi sayfalarının üst tarafında gezindiğimde şu başlıkları gördüm: İki haneden biri zor geçiniyor... Bankalar Şubat'ta 3,5 milyar lira kâr etti... Bankaların elinde 51 milyar TL var... Meslek liseleri... İşsizlik Türkiye'nin ana meselesi... Enflasyon tek hanede kalmayacak...

Başbakan sekiz yıl sonra uyanıp Fransa'dan bankalara sesleniyor: Bankalar reel sektöre kredi musluklarını açsın... Biz de bu sayfalarda yıllardır bunu hatırlatıyoruz ama...