Millî Felaket; Millî Şef
Hep merak etmişimdir Mustafa Kemal ile Millî Şef arasındaki ilişkiyi.
Acaba Millî Şef, Mustafa Kemal’in mirasından yararlandın mı? Eğer yararlandıysa ne kadar ve nasıl yararlandı?
Mustafa Kemal’in prensiplerini tamamen benimseyip de bire bir uyguladı mı, yoksa kendine mi yonttu?
İlk zamanlar Mustafa Kemal’in Millî Şef’e karşı büyük bir zaafı olduğunu 1933 yılında ona yazdığı mektuptaki şu cümlelerden çok iyi anlaşılıyor; “Seni okurken hıçkırıklarla ağladığımı söylersem, inanır mısın? Bu duygularımı kimsenin yanında değil, yatak odama çekildikten sonra mahremimde yazıyorum. Sen beni muhakkak çok seviyorsun. Ya ben seni!”
Tarih Araştırmacısı Ayşe Hür, sanki bu cümleler bir erkeğin bir kadına kullanacağı cümleler olduğunu söylemekte.
Böyle cümlelerin kurulduğu tarihten itibaren de ne gariptir Mustafa Kemal ile Millî Şef’in arası açılmaya başlamış.
Millî Şef için bu cümleleri kuran Mustafa Kemal, kendi iktidarının akabinde CHP zihniyetinin tamamen yerleşmesiyle birlikte Mustafa Kemal, Millî Şef için; “Ben bu İsmet’i yirmi senedir yola getiremedim. O kadar kararsız, mütereddittir ki, ordu kumandanlığı edemez. Askerlik malumatı şüphe yok ki vardır. Fakar işte o kadar. Belki Erkânıharb Reisi olabilir, ama ordu kumandanı asla! Vehim hastası. Zannediyor ki memleketi kendisi idare ediyor. Bana dedi ki, ‘Başvekil miyim, kıçvekil miyim, anlayamıyorum, nefes aldırmıyorsunuz. Kendi düşüncelerimi, kendi nokta-i nazarlarımı tatbik edemiyorum.’ Yani demek istiyor ki, ben ona muhtacım, asla!” diyerek Milli Şef için olan duygu ve düşüncelerinin ne kadar değiştiğini anlamaktayız.
Bunu da Millî Şef o günleri anlatırken itiraf edercesine Mustafa Kemal’in kendisiyle görüşmemeye gayret ettiğini hatta kendisine selam bile vermediğini ifade ediyordu.
Millî Şef iktidara geçtiğinde yaptığı ilk icraat olarak Dolmabahçe Sarayı’ndaki Mustafa Kemal’in heykelini kaldırtmaktı.
Millî Şef’in Mustafa Kemal’e karşı yaptığı en büyük icraat ise Onun ölümünden sonra Türk parasının üzerinden Mustafa Kemal’in resmini kaldırtıp kendi resmini koydurtmuş olmasıdır.
Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Nurullah Aydın "Atatürk-İnönü ilişkisi"ne geniş yer verdiği kitabında şu iddialarda bulunuyor:
"İkinci Dünya Savaşı öncesi Atatürk, kendisi hakkında iltifatlarda bulunan Adolf Hitler’le, İngiliz ve Fransızlara karşı ittifak hazırlığı yapıyordu. İngilizler, Atatürk-Hitler ittifakından haberdardı ve İsmet İnönü’yle anlaşıp Atatürk’ü devirmek istiyordu. İngilizlerin ve İsmet İnönü’nün kendisi hakkında yürüttükleri ortak planı bilen Atatürk de, İsmet İnönü’nün öldürülmesini emretmişti. Emrin gereğinin yerine getirildiği bilgisinin verildiği Atatürk, İsmet İnönü’nün öldürüldüğünü düşünerek çocuklarına kendi mirasından pay ayırmıştı. Daha sonra İnönü, Atatürk’ün çevresindeki ekibi kanalıyla, Atatürk’ün alkollü toplantılarını hızlandırmak suretiyle tedricen ölüme giden yolu hazırlamıştır.
‘Atatürkçülük’ diye bir kavram bizzat Atatürk tarafından hiç dillendirilmemişken, ağır hasta olduğu dönemlerde İsmet İnönü kendi doktrinini ‘Atatürkçü düşünce’ adı altında devlet doktrini haline getirmiştir. Atatürk’ü devirmek için İngiltere ile ortak işbirliği yürüten İsmet İnönü, Cumhurbaşkanlığının ilk günlerinden itibaren İngiliz mandacılığını esas almış, millî devlet yerine İngiliz vesayeti altında devlet yönetimini yerleştirmiştir."
Ayrıca Nurullah Aydın, Millî Şef’in İngilizler’in içerideki adamı olduğunu ve Millî Şef’in en büyük tehdit olarak İslam’ı gördüğünü, bunu irtica ile adlandırdığını ve "İrticanın en büyük tehdit olduğunu ilan eden İnönü, halkın taleplerinin komünizm, yüksek Türk kültürünün ise Turancılık olduğunu da ilan etmişti" iddiasında bulunmuş.
Mustafa Kemal ile Millî Şef arasında daha birçok anlaşmazlıklar var. Bunları yazmaya kalkarsak çok emek sarf etmek gerektir.
Bu çekişmede aslolan Millî Şef’in, Mustafa Kemal’den ziyadesiyle yararlanmasıdır.
Bunu da Merhum Şair, Yazar Atilla İlhan’ın Aksiyon Dergisi’ne vermiş olduğu röportajda şu ifadeleriyle bu konuya büyük bir açıklık getirmektedir.
Atilla İlhan bu konuyla ilgili olarak; “Ben Atatürkçülüğü kabul etmiyorum. Bu İnönü Atatürkçülüğüdür. Ben Mustafa Kemal Paşa demek istiyorum. Bir iç çekişme malzemesi yapılamaz. Herkes istediği gibi Atatürk’ü kullanamaz. Gazi’nin demokrasiye inancı sonsuzdur. Birileri onun şemsiyesi altında başkalarını ezemez, incitemez. Ben böyle bir Atatürkçülük istiyorum. “ diyerek Millî Şef’in ne kadar Kemalizm’i kullandığını çok iyi anlamış oluyoruz.
Millî Şef ile ilgili araştırmamız daha bitmedi.
Çoğumuz bilmeyiz Nuri Demirağ ismini. Ve Millî Şef’in o isme karşı yaptığı haksızlığı.
Daha sonraki yazılarımızda da bundan bahsedeceğiz.
Eleştiri ve önerileriniz için;