Geçen hafta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki söz düellosu teşehhüt miktarı da olsa gündemi işgal etti.
Kılıçdaroğlu Arınç’ı düelloya davet etmişti.
Arınç Kılıçdaroğlu’na medya aracılığı ile, “Kültürümüzde düello yok. Tartışabiliriz ama siz benim dengim değilsiniz. Ben Baykal ile tartışabilirim. Sizin önce Onur Öymen’le kozlarınızı paylaşmanızda yarar görüyorum” dedi.
Kılıçdaroğlu da bir basın toplantısı ile Arınç’a yüklendi, “Siz de Zahit Akman’la tartışın” teklifinde bulundu.
Kılıçdaroğlu’nun basın toplantısını veren Mehmet Haberal’ın televizyonu Kanal B, bu haberin ardına Bülent Arınç’la ilgili bir “destek haberi” koydu.
Habere göre, Deniz Feneri’nin bir açılışına katılan Arınç Derneği savunmuş, “Ben Türkiye Deniz Feneri’ni bilirim. Her çalışmaları kayıtlıdır. Çalışmalarına benim ve eşimin gönüllü katılımlarımız, katkılarımız oldu” mealinde sözler sarf ediyor.
Haberi izleyen Deniz Feneri yöneticileri kısa süreli bir şaşkınlık yaşamışlar. Zira yakın zamanda Sayın Arınç’ın katılımı ile yaptıkları bir açılışları olmamış. Yine de birbirlerine sormuşlar, “Birbirimizden gizlediğimiz, bazılarımızın gözünden kaçmış olabilecek bir açılışımız oldu mu?”
Hayır.
Peki bu haber neyin nesi?
Haberde geçen ve Arınç’a ait olduğu ifade edilen açıklamalar doğru mu?
Arınç’ın bir açılışta söylediği iddia edilen bütün sözler gerçekmiş ama haberde “küçük” bir zamanlama sorunu varmış.
Kanal B, aylar önce yayınlamayı unuttuğu bu haberi arşivden çıkarmış, tam da Kılıçdaroğlu Arınç’a saldırınca yayınlayıvermiş.
Kanal B’nin Arınç haberinde haberciliğin “5 N 1 K” olarak özetlenen ana unsurları mevcut mu peki?
Maalesef N’lerin çoğu meçhul. Ama olsun.
Bu haber televizyonculuk tarihine geçmelidir. Kaç ay önce olduğunu Deniz Feneri yetkililerinin bile unuttuğu açılışın haberini unutmayıp, kaybetmeyip, silmeyip tam da Kılıçdaroğlu’na destek ihtiyacı doğduğunda ortaya çıkarıvermek kolay iş değildir. Özel bir çaba ve keskin bir zeka ister bu başarı.
Başarılarından dolayı Kanal B sorumluları tebrik edilmeyi çoktan hak etmişlerdir.
Her ne kadar Kanal B’nin sahibinin soyadı “Haberal” da olsa, o aylardır Ergenekon davasından gözaltında bulunduğu, bir yandan da “tedavi gördüğü” için, adamları ise Haberal’ın aylar süren “yoğun bakımlık” tedavisini organize etmekle meşgul olduklarından Deniz Feneri’nden “haber alamamış” olmalılar.
Bu yapılan işe “taşra kurnazlığı” mı denirdi, yoksa biz yeni bir tabir üreterek “yandaş dayanışması” mı diyelim.
Belki bu duruma, “Bozacının şahidi şıracı” deyimi bile uygun düşebilir ama her neyse!
Meşhur fıkra buraya yakışır mı, bir deneyelim.
Sovyetler Birliği döneminde Moskova’ya ABD’den bir heyet gelir.
Ruslar heyete en göz kamaştırıcı işlerini, en görkemli tesislerini gezdirerek onların iyi bir intiba ile memleketlerine dönmelerini arzu etmişler.
Meşhur Moskova Metrosu’na götürülmüş misafirler.
Rus yetkili metronun nasıl modern, nasıl dakik ve nasıl da hızlı olduğunu anlattıktan sonra beklemeye başlamışlar.
Metronun, panolarda belirtilen vakitte gelmesi ve yolcularını alması beklenmektedir.
Beklenen vakit gelir ama metrodan haber yoktur.
Gecikme uzayınca Rus yetkiliyi ter basmış, misafirlerden gözlerini kaçırmaya başlar.
Süre uzadıkça uzayınca herkes sıkılır bu bekleyişten.
Bir ara ABD’li heyetin sözcüsü ile göz göze gelen Rus yetkili dayanamaz ve şöyle der:”Siz de Kızılderilileri kesmiştiniz ama!”
gumuslale@gmail.com