Menevşe koymuşlar gülün adını

Teslime Gülsen NURDOĞAN

 

Kadir Mevlam seni övmüş yaratmış

Çiçekler içinde birsin menevşem

Bitersin güllerin Harın içinde

Korkarım yüzüne batar menevşem

Karac'oğlan türküsünde menekşeyi övmüş..Şimdi ise, tam menekşe mevsimidir.. Yürürken okuduklarım, yaşadıklarım, gördüklerim, duyduklarım hakkında tefekkür etmeyi seviyorum. Böyle yapmam uzun yürüyüşlerimi bana sevimli kılıyor. Yolu nasıl bitiriverdiğimin farkına bile varmıyorum.

Bu gün kır menekşelerini hatırladım. Çalılıkların arasında, fundalık ağaçların altında top top açan kır menekşelerini.. Küçük bir çocukken onları toplamayı severdik. Dikenli çalı diplerindekiler soğuktan kendini bir nevi koruyabildiği için daha uzun saplı ve daha irice olurlardı. Biz de bu yüzden dikenli çalılar arasındakilerini toplamayı tercih ederdik. Ellerimiz çizikler içinde kalırdı, fakat menekşelerin heyecan verici güzelliği bize ellerimizdeki çizikleri unuttururdu..

Amcamın oğlu Salih'i aradım ve köydeki menekşelerden resimler çekip yollamasını istedim. Sağolsun beni kırmadı ve o güzel kır menekşelerinin resimlerini çekip yolladı.

Menekşeler beni çocukluğuma götürüyor. Babamın, içinde menekşe geçen uzun hava türkülerini hatırlıyorum.

Babamın, bembeyaz kanaviçe işlemeli yastığa dirseğini dayayıp türkü söylemeleri vardı. Özellikle Karac'oğlan'dan söylerdi. Çocuğum, ve gün boyu oynayıp koşmaktan yorulmuşum. Gözlerim uyku içinde mahmurlaşırken o içli türküler beni alır götürür, uyku ile uyanıklık arasında babamın efkarlı bozlaklarını dinlerdim.

Karac'oğlan bakmaz mısın halına

Garip bülbül konmuş gülün dalına

Kıymat bilmeyenler alır eline

Onun uçun boynun eğri menevşem..

Bir başka türküde de,

Menevşe koymuşlar gülün adını,

Almadım dünyadan ben muradımı, diye geçer..

Menekşeler kendi halinde küçük, önemsiz çiçeklerdir. Fakat mor renkleri ve mis gibi kokuları gözümüzü gönlümüzü açardı. Onların o güzel kokularını derin derin içimize çeker, sonra da kocaman bir ooohhh! derdik.. Annemiz topladığımız menekşeleri çay yapardı, soba başında içerdik..

Babamı aradım ve Karac'oğlan'ın içinde menekşe geçen bir türküsünü söylemesini istedim. Keyifsiz olduğu belliydi. Dizelerden bir kaçını hatırlattım; ''Nerden çıktı şimdi?'' diye garipsese de ilk dizeleri mırıldanınca bir kahkaha attı, keyfi yerine geldi. Fakat bir ömrün yorgunluğu ve yıpratılmışlığı sesine vuruyordu.

Türküde geçen Har ağacı yani defne, kışın dahi yapraklarını dökmediği için dipleri ılık olur. Dolayısıyla menekşeler de dulda, kuytu yerleri sevdiğinden illaki kuytu yerlerde, mesela çalı diplerinde falan olur. Ulu orta her yerde göremezdim onları. Biz arar bulurduk. Bulunca da sevinçten dört köşe olurduk.. Hey gidi günler!..

Köylerde nergisler, navruzlar, sümbüller mevsimidir de bu mevsim. Navruz ve sümbüller sarp, yalçın kayalıklarda olur. Çiğdem çiçeği toprağın yüzünden çıkı çıkıverir mor-beyaz renkleriyle.. Navruz çiçeği bildiğiniz zambak. Fakat bizim oralarda ben ona zambak dendiğini hiç duymadım. Sert ve uzunca yapraklı, çiçekleri ise mor- beyaz olurdu. Çiçeklerinin uzun sapları olurdu.

Sonra Gosgoğuk çiçeği taşların arasında biten.. esrarlı bir güzelliğe sahipti.. Özellikle Gosgoğuk ilgimi çeken bir çiçekti. Babaannemin evinin arka tarafındaki kayalıkta vardı. O kayalara çıkar, onları uzun uzun seyreder sonra da koparır alırdım...Tabi bunun adı Sıklemen diye geçiyor fakat biz onun dağlarda kendi kendine yetişenine Gosgoğuk derdik...

Çiçeklerden bahsetmek bile içimizi ferahlandırıyor. Ne güzeller... Hayatımızı güzel eden nesnelerden biridir çiçekler. Göze gönüle şifa verir. Çiçekleri seyredin iç sıkıntınız geçer. Onlara bakarken onları Yaratanı tefekkür edin. Bakın ne güzeller yaratıyor Allah!..

Bazı çiçekler görsel güzelliğinin yanısıra birbirinden değişik kokulara da sahiptir, bilirsiniz. Mesela güllerin kokulu olanları ne hoştur. Güllerin seyrinden gözlerimiz nimetlenir fakat güle dokunmak bile ayrı bir hoşluk yaratır ruhumuzda. Ve gözlerimizi kapatıp onun güzel kokularını içimize çekmek daha ayrı bir nimettir...

Fotoğraf çekerken en çok çekmek istediğim, çiçeklerdir.. Fotoğraflarına bakarak onları daha iyi tanıma imkanı bulabiliriz. Gördüğüm her çiçeği çekerim. Kırlarda, yol kenarlarında nasıl olduğunu hiç farketmediğimiz çiçekler var. Ömürleri kısacık olduğu için çoğu kez onları hiç inceleyemiyoruz bile. Fakat fotoğrafını çekerseniz onları daha çok seyredebilmiş olursunuz..

***

Bir köşesinde çiçeklerin bulunduğu bir salona girmek bile içimize huzur verir. Can sıkıcı işyerleri çiçeklerle daha içaçıcı olur. Çalışma şevkinizi artırır, stresi önler diye düşünüyorum.

Çiçek ve çoçuğu birbirine benzetirim. Bir çocuğun gülünce yanağında oluşan gamze sanki bir çiçek tomurcuğu gibidir. Efendimiz sallallahü aleyhi vesellem torunu Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için ''Onlar benim dünyadaki iki reyhanımdır'' buyurmuş mı?..

Çocukları ve çiçekleri sevmek insan olmanın gereğidir. Sadece iyi insanlar çocukları ve çiçekleri severler. İnce ruhlu insan için çiçekler çok şey ifade eder. Şairler, sanatçılar ince ruhludurlar bu yüzden, çünki onların san'atları için çiçekler vazgeçilmez şeylerdir.

Çiçekler ince anlayış, güzel duygu, sevgi ve vefanın simgeleri olagelmişlerdir. Her güzellik, çiçeğe atfedilir..

Onsekizinci yüzyılda İstanbul'a gelen Lady Montagü kültürümüzden çok etkilenmiş. Bayan Montagü 16 Mart 1918'de yazdığı mektubunda Türklerin kültüründe renk, çiçek, ot, meyve, taş, tüy vs. akla ne gelirse her şeyin özel bir manası ve özel bir anlamı olduğunu belirtmiş. Demiş ki:

''İşte böylece mürekkep kullanmadan küfür, azar, sevgi, dostluk hatta havadisle dolu mektuplar gönderebiliyorlar.''

Ünlü ressam Thomas Allom'da Lady Montagu'nun yazdıklarını doğrular tarzda Türk kültüründe çiçeklerin gizli bir dili olduğunu söyler.

Onsekizinci yüzyıl İstanbul'unu gravürlerinde yaşatan Allom, portakal çiçeğinin ümit, kadife çiçeğinin ümitsizlik, Horoz ibiğinin değişmezlik, lalenin ise sadakadsizlik anlamına geldiğini belirtir. Allom'a göre Selam adındaki çiçek mektup yerine geçermiş..

Çiçekler gibi güzel ömürleriniz olsun, diyorum..

Allah'a emanet olun!

 Email: kafu-nun@hotmail.com

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.