Yıllar önce Yaşar Nuri Öztürk “Kutlu Doğum şirktir” diye bir cümle söylemişti ben de o günlerde Kutlu Doğum’un şirk olmadığını o hafta vesilesiyle birçok faideli şeylerin yapıldığını içeren bir reddiye yazısı yazmış kendisini eleştirmiştim.
Öztürk dün vefat etti, kendisine iki programda gösterdiği İslam müdafiliğinden dolayı içimden Allah rahmet eylesin demek geldi.
Birisi sahte peygamber İskender Evrenosoğlu’nu yıllar önce ceviz kabuğu programında perişan etmişti. Diğeri de Hz Peygamber’e kabile şefi Muhammed ile koca imparatorluğun reisi Kanuni kıyaslanamaz diyen Hakkı DEVRİM’e muteşem bir hitabetle haddini bildirmişti. İşte bunlar gözümün önüne geldi ve rahmet diledim. Gayem dini bir hassasiyet üstüne idi. Başka bir amacım yok…Facebook hesabımdan ölüm haberini verdim ve Allah taksiratını affetsin dedim. Demez olaydım beni defe koydular, vay o dinsize nasıl rahmet dilersin, o deistti (adamı defalarca namaz kılarken gördü insanlar nasıl deistse deistler namaz kılmaz ki…) Sen böyle bir din düşmanına rahmet dileyemezsin filan tarzında bizi taciz ettiler.
Hatta beni Yaşar Nurici ilan ettiler. Halbuki birkaç sene evvel Yaşar Hocaya ağır bir yazı yazarak tenkid etmiştim. Tenkit etmiştim ama kendisine ilminden dolayı saygı duyulması gerektiğini vurguladım. 9 yaşında hafız olmuş ve hıfzı da demir hafız derecesinde….60’a yakın kitap yazmış birkaç yabancı dil bilen, Kuran’ı Kerim’in ülkemizde anlaşılması için verdiği büyük mücadele ve Time dergisinin yüzyılın yüz önemli adamı listesinde Einstein’i bile geride bırakarak ilk 10’a giren bir şahsa ülkemizi tanıtması cihetiyle olsun saygı duymak gerek diye düşünüyorum. Yanılabilirim belki ama böyle düşünüyorum.
Benim de hiç tasvip etmediğim politikaya girmesinden kaynaklı olsa gerek kendisine birçok düşman da edinmişti. Sanırım o sebepten mütevellit, kendisine dinsiz diyen, cehenneme gönderen, birçok insanımız da bu siyasi değerlendirmelerinden dolayı çok kızıyorlardı. Malum ben 21 senedir rey de vermediğim için kendisinin siyasi kimliği beni enterese etmedi hiç. Ben O’na bir ilim ve fikir adamı olarak baktım. Tıpkı diğer akademisyenleri takip ettiğim gibi Onu da takip ettim, kitaplarını okudum…
Ben bir araştırmacıyım, yazarım, ilahiyatçıyım, ilahiyatla ilgili tüm ilim fikir adamlarını dinlerim, ama kendi sentezimi-analizimi kendim yaparım, birilerinin benim beynimi/aklımı kullanmasına izin vermem. Hocanın her beşer gibi günahı vardı elbet ama bunun yargılamasını Cenab-ı Hak yapar. İnsanın içini acıtan şey, hoşlanmadığı kimseleri cehenneme doldurma hevesinde olan ahalinin günden güne artmasıdır.
Halbuki bu çok büyük bir günahtır, İslam itikadında kimsenin hangi akıbete uğrayacağını kimse bilmez. Bir gün Hz Peygamber’e “sen ne güzel bir insansın, cennet yurdunun sakinisin” diyen kadına Peygamberimiz tepki verir “Ben Allahın elçisiyim ama hesap gününde bana ne muamele yapılacağını ben bile bilmiyorum” diyerek ümmetine büyük bir ders vermiştir. Ama ne acıdır ki Peygamberimizin kendisi için garanti bile görmediği şeyi bugün ümmeti dünyevi hesaplarına ters düşüyor diye bazı insanları cehenneme sokabiliyor.
Öyle ki dini hassasiyeti olduğunu sandığımız MİSVAK adlı dergi Yaşar Nuri Öztürk’ü Zebanilerin yanında Cehennemde gösteriyor ve herkes de bunu alkışlıyor…..Daha düşündürücü olanı ise Zebani diye resmedilen zatlar oldukça çirkin suratlı ve boynuzlu şahıslar. Halbuki Zebani Allahın Cehennemde görevlendirdiği meleklerdir. Meleklere böyle boynuz takan sözde dindar bir dergiyi dindar insanlarımız alkışlıyor…Ne yaman çelişki ve ne büyük bir günah!!!! Kin, nefret ve taassup o boyutlara varmış olmalı ki adı pek güzel ama ruhu karanlık bir dergi Yaşar Nuriyi Cehenneme gönderme şeklinde ilahlığa soyunma küstahlığını göstermiş yetmemiş zebani (melek)lere de boynuz takmış.
Haydi Yaşar Nuri’yi karikatüründe cehenneme gönderdin peki o Allahın emrini yerine getirmekten başka bir görevi olmayan melekleri öyle çirkin suratlı ve boynuzlu göstermeye ne hakkın var. Bu Allah’a meleklerine dolayısıyla İslam’ hakaret değil midir?
Neden dindar insanımız buna tepki vermez?….Veremez çünkü Adnan Zeki gibi özgür değil…Adnan Zeki’nin çok şükür beynini kiraladığı hiçbir oluşum yok. Hesapsız şükür ki Kuran’a ve Peygamberimize ya da dini değerlere hücum edildiğinde hangi cemaatten hangi partiden hangi tarikatten hangi bilmem ne örgütünden gelirse gelsin biz tepkimizi verdik….Zulüm kendi etrafından olunca susup başka yerden olunca Şahmeran-ı Hümayun kesilen Müslümanlardan değiliz çok şükür….Bahsi geçen Müslümanlar Tersakan Deresinde bir sürü….
Neitcey-i kelam hadiseyi daha fazla uzatmak yerine bir İlahiyatçı Hocanın bugün Yaşar Nuri ile ilgili oldukça kıymetli bir değerlendirmesi vardı, onu paylaşarak yazımı bitiriyorum….
İşte Yaşar Nuri Öztürk hakkında akademisyen dostunun 7 maddelik değerlendirmesi
"Yaşar Nuri Öztürk hocaya tekrar Allah'tan rahmet dilerken birkaç açıklama yapmayı zaruri buluyorum:
1- Hoca, hiçbir zaman dinlere inanmayıp Allah'a inanma manasına gelen deizmi benimsemedi. Sadece uydurmalarla dolu din anlayışlarına deizmi tercih ettiğini söylemek istiyordu. (Bence, Kuran merkezli savunduğu ve hayatına geçirdiği bir sistem varken bunu gündeme getirmesi gereksizdi.)
2- Hoca, ibadetlerine titiz bir Müslümandı. Daha geçen sene ağır hasta haliyle umreye gitti ve orada hasta oldu. Ayrıca birkaç ay önce beraber olduğumuz bir davette, yemekten hemen sonra yan yana akşam namazını kıldık. (Hocaya namaz kılmadığı gibi birçok iftira atıldığı için özellikle vurguladım.) Bir deistin bir dinin ibadetlerini yaptığı düşünülemez.
3-Taş yerinde ağırdır. Hoca kendi alanında çok etkili çalışmalar yaptı. Bence siyasi konulara hiç girmemeliydi; hoca için vakit kaybıydı. Fakat hoca, siyasi bir yaklaşımı benimsemişti ve onu savundu. Ama hocanın etkili olduğu görüşlerde bu siyasi görüşlerinin ciddi bir payı olmadığı ve kendisinin siyasi görüşlerini tartışmanın abes olduğu kanaatindeyim.
4- Hocanın, zamanında tepki aldığı birçok görüşü, bugün birçok ilahiyatçı, benzer bir tepkiyle karşılaşmadan savunabiliyor. Örneğin bugün recmin uydurma olduğunu veya Hz İsa'nın tekrar gelmeyeceğini savunan ilahiyatçılar eskisine göre çok daha fazla ama hocaya bu konuda gösterilenlere benzer bir tepki almıyorlar. Bunda hocanın kitleleri bu görüşlere alıştırmış olmasının payı büyük.
5-Hocanın en önemli bulduğum yönlerinden biri Kuran ile diğer kaynaklar arasındaki farkı birçok kişiye öğretmekteki büyük payı. Ayrıca Kuran'ı anlayarak okumak konusundaki dev katkısı. Emin olun hocaya burun kıvıran birçok ilahiyatçı, bugün, kendilerinin yirmi yıl önceki hallerinden çok daha fazla Kuran vurgusu yapıyorlar; fıkıh kitaplarındaki birçok yanlışı Kuran'da yer almadığı için reddedebiliyorlar.
6-Hocanın asabiyetine vurgu yapılıyor. Doğrudur, hoca asabiydi. Fakat hemen hiç kimseye olmadığı kadar hocaya haksız hakaretlerin yapıldığını unutmayalım. Bu hakaretlere uğramayanların yorum yapmasının kolaylığını yaşıyor birçok kişi. Bunlara rağmen hoca en hasta zamanlarında bile inandıklarını seslendirmekten ve cedele girmekten geri durmadı.
7-Hepimizin hataları vardır, hocanın da olmuştur. Ama bugün, bu büyük ilim adamını ilmi gayretinden, Kuran'ı sevdirmekte ve okutmaktaki gayret ve üstün başarısından, zeka, cesaret ve çalışkanlığından dolayı hayırla yad etme zamanıdır.
Allah taksiratını affetsin."
Adnan Zeki’nin son sözü;
Keşke herşey Cahit Sıtkı'nın şiirindeki gibi olsa...Yani herkes ders alsa ölümden yargılamak yerine...
Cenaze geçiyor caddeden
Mahallede sâri bir sukût.
Başlar sarkmış her pencereden
Omuzlarda sallanan tabut.
Unutulmuş her günkü tasa
Son günü düşünmede herkes.
Hakka şükürdür, olsa olsa
Göğüslerden çıkan her nefes.
İnsanlara sövmeyelim, hakaret etmeyelim, anne ve basını mezarda taciz etmeyelim, sövülen kişinin ailesi olduğunu akıldan çıkarmayalım…Düzeyli tenkidinizi yapın, rahmet dilemiyorsanız dilemeyin, toprağı bol olsun deyin geçin…Olur ya tablo öbür tarafta beklediğiniz gibi olmazsa perişan olursunuz neuzubillah…Her zamanki gibi benden uyarması….
Allah ülkemizi ve Allaha gönülden inanan gerçek müminleri korusun. Ülkemize göz diken küffarı kahr u perişan etsin, taassubundan dolayı ok gibi dosdoğru olamayan gafil Müslüman kardeşlerime de şuur ve basiretler ve dahî firasetler ihsan eylesin.
Adnan Zeki Bıyık
Kırklareli Müftü Yardımcısı