Hilful fudul’dan, Ahilik teşkilatlarına; derneklerden, cemiyetlere; vakıflardan, sendikalara; insanlar fırsat buldukları her dönemde, zamanın imkan ve şartlarına göre sivil örgütler kurmuşlar ve inandıkları değerlerin mücadelesini, bu sivil örgütler aracılığıyla vermeye çalışmışlardır.
Halkıyla barışık devletler, bu örgütleri; devletin ulaşamadığı alanların kuşatıcısı, eksiklerinin gidericisi; devlet adına iş görenlerin denetleyicisi, haksızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin engelleyicisi olarak görmüşler ve bunların güçlenmesine zemin hazırlamışlardır.
Bizde ise, devlet adına iş görenler, kendilerini devlet zannettiklerinden; bu örgütlerin, görevleri gereği, getirmiş oldukları eleştirileri, devlet karşıtlığı olarak değerlendirmişler ve bu yapılara karşı hep bir savaş halinde olmuşlardır. Bu örgütleri, yok etmeği hedeflemiş, yok etmeye güçleri yetmediğinde de etkisiz bırakıp, kendi denetimleri altına almanın mücadelesini vermişlerdir.
Bu ülkenin dindar kesimleri de, ihtiyaç duyulan her dönemde, bütün zorluklarına rağmen sivil örgütlenmelerin içerisinde olmuş, ancak dindarların örgütlenmeleri, ekstra zorluklar yaşamıştır; çünkü bu ülkede bir örgüt, bir kişi yok edileceği vakit, onun önce irticayla münasebeti tesis edilir, bununla yok edilmenin önündeki bütün engeller kaldırılmış olurdu.Bütün bunlara rağmen; bu ülkenin dindarları, gazete çıkarılacaksa gazete çıkarmış, dernek kurulacaksa, dernek kurmuş; vakıf tesis edilecekse ondan geri kalmamış ve bedelini de ödemişlerdir.
Yazımızın konusu olan Mefkureci Öğretmenler Derneği kısa adı MEF-DER’de bu inanç ve kararlılıkla kurulmuştur.
1970’li yılların kaos ortamında TÖB-DER adıyla solcu öğretmenlerin ve Milliyetçi Öğretmenler Derneği diye de sağcı öğretmenlerin oluşturduğu iki dernek vardır. Bunların karşısında 1975 yılı Haziran ayında, Nevşehir İ.H.L. Müdürü Zeki Soyak’ın Genel Başkanlığında MEF-DER kuruldu. Resmiyetteki beş kurucusundan üç tanesi Nevşehir İ.H.L.’de öğretmendi. Aynı okuldan İlhan Nalçacıoğlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bekir Balaban Genel Muhasip’ti. Kamil Hezenci, Seyfi Ali Vural, Ahmet Çakır, Mustafa Türker, Recep Işık, Yaşar Başbuğ ve Halit Başbuğ kurucularından bazılarıydı. Kurucular kendi aralarında derneğin ismi üzerinde geniş istişarelerde bulunuyorlar en sonunda Niğde’deki istişare toplantısında Mefkureci Öğretmenler Derneği ismi benimseniyor. Amblem olarak da, mavi zemin üzerinde bir hisar ve hisarın arkasında doğmak üzere olan bir hilal belirlenmiştir.
Genel Başkan Zeki Soyak teşkilatçı biridir. Bulunduğu her yerde mutlaka bir dernek, bir vakıf hülasa o gün orada ne uygunsa ona göre örgütlenmenin çabasında olmuştur. Nevşehir’den önce görev yaptığı illerde birçok derneğin kuruluşuna öncülük etmiştir. Ancak bunlar yetmemektedir. Türkiye çapında örgütlenmiş bir öğretmen derneğine ihtiyaç vardır, ancak bu tür dernekler ya İstanbul’da ya da Ankara’da kurulur. Fakat bu illerde hala kurulamamıştır. Arkadaşlarına böyle bir dernek teklifinde bulunur. Onlar Nevşehir gibi küçük bir taşra şehrinde Türkiye geneli bir derneğin kurulamayacağını, bunu başaramayacaklarını söylerler. Bu itirazlara aldırış edilmez ve dernek kurulur. O günün olumsuz iletişim ve ulaşım şartlarına rağmen gece gündüz demeden, hiçbir olumsuzluğun ön kesmesine fırsat verilmeden teşkilatlanma çalışmalarına girişiliyor. Kısa zaman da birçok ilde teşkilatlar oluşturulur,
Dernek, genel merkezi Ankara’ya taşınır, Anadolu’ya ses verilir, yankı beklenir. Ve hemen Konya’dan Bekir Başarıcı, Adıyaman’dan Ahmet Doğan, Malatya’dan Varol Yücel, Ankara’dan Mehmet Yıldız, Kahramanmaraş’tan Hasan Dikici, Trabzon’dan Haydar Baş, Mardin’den Mehmet Mazı gibi isimlerin başkanlığında şube olarak yankı alınır. Sonuç 68 ilden, 68 şube.
Ve baştan beri hesaplanan engeller, sürgünler geliyor. Zeki Soyak Gaziantep’e, Bekir Balaban Adıyaman’a “görülen lüzum üzerine” tayin edilir. Ancak bu tür çalışmaların başarısı için, her gelişmenin bir imkana dönüştürülmesi teşkilatçılığın ön bilgisidir. Bu bilgiyle, sürgün yerlerine yola çıkan Zeki ve Bekir hocalar, bunu teşkilatlanma ve teşkilatları ziyaretin bir imkanına dönüştürüyorlar: Kayseri’den başladıkları gezilerini Niğde, Mersin, Adana, Kahramanmaraş, Antep, Urfa, Adıyaman, Malatya, Elazığ olarak değerlendirirler. Zeki Soyak, sürgünde çalışmaların yürütülemeyeceğini görünce, öğretmenlikten istifa ediyor, derneği büyütmenin çabasına girişiyor. Birçok teşkilat gezisini o dönem Akıncılar Derneği Genel Başkanı olan Tevfik Rıza Çavuşoğlu’yla gerçekleştirirler. Yola çıkarken sigorta niyetine 8 Ayet-el Kürsi ve şehre varırken 15 salavat-ı şerif okumak itiyatlarıdır.
15 günde bir yayınlanan MEF-DER’in yayın organı MEFKURE DERGİSİ 1976’dan derneğin kapatılacağı 1980 Darbesine kadar düzenli olarak çıkarılır.
Dernek eğitim çalışanlarının sorunlarını dile getirmenin yanı sıra eğitimde milli ve manevi değerlerin zıddına gelişmelerin karşısında olur.
1978’de Adıyaman’da Nemrut Festivali düzenlenmesine MEF-DER, Akıncı Memurlar Derneği ve Akıncılar olarak gösterilen şiddetli tepkiyle, Festival iptalini sağladıkları gibi bu tür çeşitli faaliyetlerde bulunurlar.
Kız imam hatip liselerinin açılması isteğini, MEF-DER dile getiriyor; Meclis’e, yetkililere mektuplar yazılıyor, basın açıklamaları yapılıyor.
Din eğitiminin ve İmam-hatip Lisesi mezunlarının Üniversiteye girişlerine imkan tanınması isteği, bütün platformlarda dile getiriliyor.
O günün güncel olayları karşısında; yüzlerce basın açıklaması yapılıyor, Meclis’e, partilere mektuplar gönderiliyor, ziyaretler gerçekleştiriliyor.
Konferanslar, seminerler tertip ediliyor. Abdullah Kars’ın Hasan Nail Canat’ın oyunları şubelerin organizasyonuyla, Anadolu’ya taşınıyor.
Bu çalışmalar karşısında baskılar, tazyikler sağanak gibi gelmekte, aleyhte yayınlar yapılmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden kiralanan İstanbul Şube Binası, zamanın Milliyet yazarı Emin Çölaşan tarafından kıyak olarak değerlendiriliyor, iptali isteniyor. 1979’da ardı ardına Sıkıyönetim Komutanlıkları süresiz olarak bölgelerindeki dernek şubelerini kapatmaktadır. 1980 Darbesiyle birlikte bütün sivil yapılar gibi MEF-DER’de kapatılıyor.
Aslında bu tür çabaların olumlu sonuçları kapatılmalarından sonra da ortaya çıkmaya devam ediyor. 1980 yılında kapatılan MEF-DER mensupları daha sonraki dönemde ÖĞRETMENLER VAKFI’nın gövdesini oluşturuyor. Öğretmenler Vakfı, EĞİTİM-BİR-SEN’in teşkilatlanmasının zemini oluyor.
Burada yakınacağımız nokta, kapatılmasından ziyade, bu çapta bir örgütle ilgili yazılmış müstakil tek sayfalık bir yazı bile yoktur. Aynı dönemde kurulmuş, aynı faaliyetleri yürütmüş TÖB-DER’le ilgili onlarca kitaba, yüzlerce makaleye rastlamak mümkünken MEF-DER’in yayın organı MEFKURE DERGİSİ’ni bile bulmak mümkün değildir.