Herkesin aynı yalana inanıyor olması, onu gerçek yapmaz.
Ahmet Ümit
İnsanoğlu çok eski zamanlardan beri yaratılışının gereği olarak bilinmeyen ve görünmeyene, gizemli olana karşı daima ilgi duymuş, onun bu ilgisi kendisini devamlı şekilde görünenin ötesiyle ilgilenmeye sevk etmiştir; gizli yönleri ve gelecekleri ile ilgili, ileri sürülen iddia ve ipuçlarına karşı ilgisiz kalamamış, onun bu özelliği ve zafiyeti sihir, büyü, fal, kehanet gibi uğraşılar bir meslek halini alarak toplumda yer bulmasına ve popüler olmasına zemin hazırlamıştır. İnsanlar bu meraklarını gidermek veya başlarına gelen sıkıntılardan kurtulmak yahut elde etmek istedikleri hedefler, ermek istedikleri muratlar için çeşitli kişilerden yardım isteme ihtiyacı duyarlar. Ancak İnsanoğlu çok aceleci ve tatmin olmaz bir yapıya sahip olduğundan çoğu kez aklın, bilimin veya sahih ve sağlam inancın dışında yollara tevessül eder sosyal, ruhsal bedensel ve ekonomik olarak başına olmadık işler açar. Bu yollar kadim tarihten beri var olagelmiş olmasına rağmen aklın ve bilimin hâkim olduğunu düşündüğümüz günümüzde de tarihte hiç olmadığı kadar revaçtadır, popülerdir. Toplumda mütedeyyin yaşam tarzı olan sağlam inançlı kişilere: “bu zamanda bu inanç olur mu” diye sorulur ama öte yandan akılla mantıkla izahı mümkün olmayan hurafe, batıl inanç, büyücü, falcı, muskacı, cinci, medyum, astrolog, kâhin, metafizik uzmanı, biyoenerji uzmanı, meditasyon ustası vs. gibi türlü şarlatanlara başvurmaktan geri durulmaz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Sözlükte hurafe “inanılmaz, uydurma, yalan hikâye ve rivayet; bâtıl ise, “Boş, beyhude, yalan, çürük” anlamlarına gelir. Bir diğer açıdan bâtıl, “Temelsiz ve devamsız olmak” anlamındaki “butlan” kökünden türemiştir. TDK’ya göre Batıl İnanç; doğa üstü olaylara, gizli ve akıl dışı güçlere, kehanetlere aşırı derecede bağlı boş inanç, batıl itikat anlamına gelmektedir. Gaybise, akıl ve duyular yoluyla hakkında bilgi edinilemeyen varlık alanı olarak tanımlanmış. Hurafe ve bâtıl inançların kaynağını insanlık tarihinin başlangıcına kadar götürmek mümkündür. Başta da belirttiğimiz gibi genellikle insanlar yaratılışları gereği, görülmeyen ve bilinmeyen şeylere karşı hep merak duymuşlar, onları bilmek ve tanımak istemişlerdir. İşte bu duygu ve düşünceler bazı kişileri “gayb”ı ve geleceği keşfetme çabalarına itmiştir. Bundan dolayıdır ki her toplumda geleceği bildiğini iddia edenler bulunmuştur. Çeşitli kehanet metotlarından falcılık, büyücülük, kâhinlik, spritizm vb. gizlilik esaslı yaklaşımların dinler kadar geçmişinin bulunduğunu rahatlıkla söylemek mümkündür; hatta çoğu kez din ile iç içe geçmiş olarak da karşımıza çıkarlar. Tarih boyunca, kâhinlik, büyücülük, sihirbazlık, ruhçuluk, falcılık gibi isimler altında faaliyet gösteren bu sektör, içinde bulunduğumuz 21. yy. da astroloji ve medyumluk adıyla şimdi karşımızdadır.
Modernliğin her geçen gün büyük mesafeler kat ettiği günümüzde, bu tür safsata simsarlarına inanılmaması, onlara bel bağlanmaması gerekirken, ne yazık ki medyumluk şimdi, bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de elit tabakanın önemle ilgi gösterdiği bir alan haline getirilmeye çalışılmaktadır. Nereden ve ne zaman dilimize girdiği bilinemeyen “Fala inanma, falsız kalma” sözü, insanın hep geleceği bilmek merakının giderilmesinde bir vasıta olmuştur. Hal böyle olunca günümüzde bu işi meslek edinen kişilerin oluşturduğu çok ciddi bir sektör ortaya çıkmış, meraklı temiz duygulu insanların sömürüldüğü kafeler, iş yerleri, bürolar, seans ofisleri özellikle modern yaşam tarzı ile öne çıkan semtlerde mantar gibi çoğalmıştı
Astroloji, “Şahısların, grupların veya milletlerin yazgılarını önceden haber vermek amacıyla gezegenlerin ve yıldızların dünya olayları üzerindeki etkisini yorumlama işidir”. Eski zamanlardaki karşılığı müneccimliktir. Hatta Osmanlı zamanında Müneccimbaşılık diye bir müessese bile vardır. Astroloji bir inanç sistemi değildir. İnanıyorum, inanmıyorum demek gibi bir yorum söz konusu olamaz. Astronomi ile astroloji çoğu zaman karıştırılır. Astroloji, fen bilimleri arasında bulunan astronomiden faydalanan sosyal bir bilim dalıdır. Aynı şekilde falcılık ile astroloji karıştırılır. Sadece ülkemizde değil tüm dünyada falcılıkla astrolojinin ayrımı şu şekilde yapılır: Falcılara ‘Fortune Teller’ yani geleceği söyleyen ismi verilir. Tüm dünyada astroloji uzmanlarına ise ‘Astrolog’ denir. Ama gelecek hakkında fikir söylemek başka, yıldızların pozisyonlarına bakarak öteden beri bu işle ciddi olarak uğraşanların çıkardıkları modellemelere göre yorum yapmak başka.
Hiçbir bilimsel tez bizi geleceğin “yaratılmış birileri” tarafından bilinebileceği hususunda ikna edemez. Doğrusu şu ki gerçek astroloji “(İlm-i nücûm= Yldızlar İlmi) Astromi (gök Bilim) ile beraber gelişmiştir. Ama günümüzde özellikle çıkarcı kişiler inandırıcılıklarını artırmak ve temiz duygulu insanları sömürmek amaçlı falcılıklarına bu kılıfı geçirme marifetini göstermişlerdir. İşin doğrusu hiçbir şekilde ispatı olmadan varsayımlar ile hareket eden, iddia boyutunu geçemeyen konuşmalar yapan, yazılar yazan kişilere lafı eğip bükmeden “şarlatan” demek istiyorum. Bu eğitimi ve bilgisi olmayan şarlatanlar müşterisi olan kişiler üzerinde daha güçlü sürdürülebilir bir etki bırakmak üzere “astroloji” kavramlarını kullanmak istemektedir. Falcılık anlamındaki astrolojiye karşı Batı ülkelerinde, özellikle Amerika’da çok ciddi bir şekilde cephe alınırken, ne gariptir ki ülkemizde özellikle internet ortamında, sosyal medyada, gazete televizyon ve diğer mecralarda halkımız ona ilgi duymaya ve ilim/bilim adına uydurdukları palavralara inanmaya çağrılmaktadır.
İnsanların geleceğine ait haber vermek, yorum yapmak pratiğinin günümüzdeki uygulayıcılarından biri olan Medyum, “güya” sahip olduğu tabiatüstü kuvvetler sayesinde, ruhlardan haber alma gücüne sahip olan şahıstır. Ruh çağırma seansları, ikna etme ve kabullendirme işlemleri, yaşam koçluğu, okuyup üfleme, Yıldız düşüklüğüne çözüm seansları, yıldız yükseltme çalışmaları… (özellikle işe ciddiyet katmak için “çalışma yapmak” tabiri kullanılmaktadır.)
İslam inancına göre gelecekten haber vermek yetkisi sadece Allah’ın yetkisindedir. Peygamberler bile ancak Allah’ın izni ölçüsünde gaybtan haber verebilirler. Hal böyle iken, kendilerini Astrolog diye tanıtan bazı falcı ve medyumların, acayip kılık kıyafetleriyle, dumanlı, buğulu ve gizemli mekânlarda, birtakım karışık sözlerle, bilgisi ve sağlam inancı olmayan bazı saf insanları aldattıkları görülebilmektedir. Hatta yüksek tahsil yapmış insanlar bile çalışma yapmak, seans, ders, eğitim, görüşme adlarında uzun soluklu maddi ve manevi sömürüye maruz kalmaktadır. Şimdiki zamanlarda modern bir yapıya bürünen medyum ve astrologlar 900’lü telefonlar, internet siteleri, sosyal medya hesapları, dijital platformlar ile en mahrem odalarımıza kadar girmiş bulunuyorlar. Ancak bu konuda ilgililere ve hepimize düşen görev, öncelikle halkımızı doğru ve sağlam bilgiyle aydınlatmak olmalıdır. Böylece insanımızın hem ruhi bunalıma hem de falcı, büyücü ve medyumların tuzağına düşmeleri önlenmiş olacaktır. Genel kural şudur: “İstikbale (geleceğe) ait haber verdiğini iddia edenler yalancıdır.” İşte geçenlerde içlerinden biri bıçaklanarak hayatını kaybetti; başına gelecekleri öngörseydi ya!
Hurafe ve bâtıl inancın diğer bir tezahürü, gazetelerde her gün yayınlanan ve biri diğerinin aylar önce yayınlanmışının aynısı olan burç falları. On iki burçtan oluşan bu fal listeleri de hep geleceğe ait hoş, tatlı uyarılar ve boş yuvarlak sözler ihtiva etmekte, insanımızın ümidini ve hayata bağlılığını yanlış yönde şartlandırmak suretiyle tüketmekte, boş hayaller, yersiz korku ve tedbirler ile her yönden zarar vermektedir. Bu yönelişler çoğu kez eğlence amaçlı başladığını da unutmamak lazım. İkaz edilen kişiler hemen şunu söyleyecektir: “aman ne var bunda canım sende amma ciddiye aldın, biz öylesine eğlence için takılıyoruz! “
Bir diğer gizemli aldatma ve aldanma aracı cinci hocalar, üfürükçü sahtekârlar ve muskacılardır. Hiçbirinin yaptığı uygulamanın gerçek İslam inancıyla bir ilgisi yoktur. Burada da tıpkı diğerlerinde olduğu gibi temiz duyguların çeşitli amaçlar için sömürülmesi ve istismar edilmesi gerçeği ile karşı karşıyayız. İnsanların manevi duygularını sömürme aracı olarak kullandıkları büyü, muska, cin çıkarma, kara büyü Kırmızı büyü, ak büyü, büyü bozma, nazar bozma, Sihir bozma, aşk Büyüsü, ayrılanları birleştirme, birleşenleri ayırma, sıkıntıdan kurtarma, nasip açma, kötü ruhları kovma vs. vs. hiçbirinin İslam’la, dinle bir ilgisi yok.
Tüm bu saydıklarımı yapan kişiler yaşam koçluğu kavramlarından, iletişim tekniklerinden, algı yönetimi pratiklerinden, kişisel gelişim tavsiyelerinden, gözbağcılıktan, medyumluktan, büyücülükten, astrolojiden, muskacılıktan, cin çıkarmaktan, ruh çağırmaktan, yıldızların gücünden, yalan yanlış güya okuyup yazdıkları ayet ve dualardan yararlanıyorlar! Daha doğrusu yeni zamanlarda tümünü ortaya karışık yapıyorlar; kim hangi dilden ne anlıyorsa, nabza göre şerbet! Peki kim bunlar? Kim olacak; uzman astrolog, tecrübeli medyum, derin hoca, danışman, yaşam koçu, kişisel gelişim uzmanı vs. vs. adlarla ortaya karışık uzmanlar…sen yeter ki paradan haber ver, derdini söyle derman olayım abla