Mazlum Camiiler

Hakkı ERÇETİN

Camii de mazlum olur mu demeyin! Camiiler de insanlar gibi mazlum olur, gazi olur hatta şehit bile olurlar. Balkan göçmeni olduğumuz için bunun örneklerini bu bölgede çok sayıda görmekteyiz.

Camiiler ve mescidler bizim inancımıza göre Allah’ın evleridir. Bunları koruyup yaşatmak ta cemaatlerinin görevidir. Cemaat yoksa bu mabedler  sahipsiz kalmış demektir. Sahipsiz kalan yapılar da ya yeni sahiplerine göre şekillenecektir ya da harabe olup gidecektir.

Bu bağlamda sizlere öncelikle Makedonya Üsküp’teki Burmalı Camii’nden bahsetmek istiyorum. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde Karlızade Camii olarak geçen mabed Mehmet Bey tarafından 1495 senesinde yaptırılmıştır. Balkanlarda Selçuklu tarzında yapılan tek camiidir. Bu sebeple Balkanların İncisi olarak anılmıştır. Minaresinin yapısından dolayı halk tarafından “Burmalı Camii” olarak adlandırılmıştır. Minaresinin benzeri Edirne’deki Üç Şerefeli Camii’nde bulunmaktadır. Mimari açıdan bu camiinin Balkanlarda bir benzeri daha yoktur.

Burmalı Camii ile birlikte şehirdeki diğer eserler ilk zulümlerini 1698 yılında Üsküp’ü ele geçiren ve 2 sene sonra terk etmek zorunda kalan Avusturyalı General Pikilomini’den görmüştür. Şehri terk ederken top ateşine tutmuş ve birçok bölgesini harabeye çevirmiştir. Sonrasında Osmanlı Balkanları terk etmek zorunda kaldığında Sırp etkisi ve hakimiyetine giren bölgede planlı yıkım faaliyetleri başlamıştır. Nitekim 1923 yılında bir bahaneyle Balkanlar’ın incisi Burmalı Camii Sırplar tarafından yıkılarak yerine orduevi yapılmıştır. Ancak 1963 depreminde bu orduevi de yerle bir olmuştur.

Birkaç sene önce Makedon hükümeti bu vakıf yerinde Yunanlılara otel inşaatı yapma izni vermeye kalkınca ortalık karıştı tabii ki. Ayrıca Makedonlar “Üsküp 2014” projesi çerçevesinde buraya büyük bir kilise yapma amacı güdüyorlar. Makedonya İslam Birliği ve Müslüman Sivil Toplum Kuruluşları burasının vakıf yeri olduğunu ve bir bina yapılacaksa bunun ancak camii olabileceğini söyleyip gerekirse konuyu uluslararası platforma taşıyacaklarını belirttiler. Burmalı Camii’nin tekrar inşası Makedonya için de bir ayıbın telafisi olacaktır.

Yukarıda belirttiğim gibi Burmalı Camii hem mazlum olmuş hem de şehit olmuştur. Ancak altını çizerek belirtmek istediğim bir husus var. Camii inşa edilirken mimari açıdan birebir kopyası şeklinde yapılan minyatür maketi elden ele, nesilden nesile aktarılarak bu güne kadar gelmiş ve emin ellerde muhafaza edilmektedir. Burmalı Camii tekrar inşa edilirse orijinal modeli ve maketi elimizdedir Allah’a şükür.

İkinci mazlum örneğimizi yine Makedonya’dan verelim. Eski adıyla Manastır yeni adıyla Bitola şehrindeki Yeni Camii’dir. Şehrin merkezinde bulunan camii 1558-1559 yıllarında yapılmıştır. Osmanlı’nın Balkanları terk etmesi sonucu Müslüman nüfusu ciddi şekilde azalan Manastır şehrinde bu eserler yalnız ve mahzun kalmışlardır. Yeni Camii halen ağır bir zulüm altındadır. 2000 yılındaki seyahatimde dış görünüşüne aldanarak halen camii zannettiğim bu yapının içine girince gördüğüm manzara yüreğimi dağlamıştı. İçeride acayip garayip resimlerin olduğu bir sergi vardı ve bir görevli giriş için bilet kesiyordu. Ben doğrudan içeriye yönelince görevli girişin ücretli olduğunu söyledi. Bunun üzerine biz de ona “ Biz İstanbul’dan geliyoruz ve bu yapı bizim atalarımızdan yadigar. Resim serginizle ilgilenmiyoruz ve giriş için de ücret ödemek istemiyoruz” dedik. Makedon görevli bir müddet düşündü ve “olur” diyerek içeriye girmemize müsaade etti. Bizim grup, Üsküp göçmeni olan bir arkadaş ve Üsküp’te yaşayan genç bir Arnavut olmak üzere 3 kişiden oluşuyor. İçeriye girince hakikaten ciddi bir hüzün oluştu. Baktıkça duygularımız arttı gözlerimiz yaşlandı. Arkadaşa dönüp “Bu güzelim mabed kaç senedir ezan sesine hasret acaba?” diye sordum. Bizimki sadece buğulu gözlerle öylece bakıp duruyordu. Ben daha fazla dayanamadım ve yüksek sesle ezan okumaya başladım. Bunu duyan güvenlik görevlisi hemen bize doğru yöneldi ancak bilet kesen görevli onu durdurdu. Bütün samimiyetimle söylüyorum eğer görevli güvenlik görevlisini durdurmasa biz kavgaya çoktan hazır hale gelmişiz zaten. Muhtemelen de onu temiz bir şekilde dövecek havaya girmişiz. Sonrası ne olurdu onu bilemem tabii ki. Neyse ezanımızı okuduk namazımızı kıldık ve oradan çıktık.

Bu olaydan 20 gün sonra Makedon milliyetçiler Manastır’da camiiden çıkan bir gruba saldırınca iç savaş patlak verdi. Bazen bunun fitilini acaba biz mi ateşledik diye düşünmüyor değilim. Orada beraber olduğumuz arkadaşa özellikle canının sıkıldığını söylediği zamanlarda “İşin yoksa gel Makedonya’ya gidip savaş çıkartalım” diyerek şaka yollu takılırım.

Halen Makedonlar bu caminin temellerinde kırmızı tuğla aramakla meşguller. Kırmızı tuğla bulunca burasının aslında kilise olduğunu kendilerince ispat edip güzelim eseri tümden dönüştürecekler. Allah fırsat vermesin inşallah.

Bunun gibi mazlum konumda bulunan onlarca ata yadigarı yapı bulunmaktadır. Bu eserlere ve mabetlere sahip çıkmanın hepimizin görevi olduğunu düşünüyorum vesselam.

 

Burmalı Camiinin orjinal maketi

manastır(bitola) yeni camii

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.