''Kaf Dağı'nın ardında ne var?'' adlı bir önceki yazımda, Feridüddin-i Attar'ın Mantıku't-tayr adlı kitabından alınan Simurg-Anka hikayesini anlatmıştım. Attar'ın Mantıku't-tayr adlı eseri hakkında biraz bilgilenelim istedim.
Feridüddin-i Attar Mantıku't-tayr'ı, 12. yüzyılda Gazali'nin yazdığı Risaletü't-tayr adlı eserden yararlanarak yazmıştır. Feridüddin-i Attar'ın bu eserine nazire olarak da Ali Şîr Nevai, Lisanü't-tayr'ı yazmıştır.
Attar, 513/1119 - 617/1220 tarihlerinde İran Nişabur'da yaşamış bir şair-mutasavvıftır. Mantıku't-tayr'ı nazım olarak yazmıştır. Mantıku't-tayr Farsça, kuşların dili demektir. Bu eserde kuşlar ile ilgili bir hikaye kullanarak çeşitli semboller aracılığıyla tasavvufun temellerini, önemli prensiplerini yani tasavvufi yaşamı anlatmaktadır. 4724 beyitten oluşan eseri mesnevi tarzındadır. Mantıku't-tayr hakkında vikipedide de şu bilgiler vardır.
''Tasavvuf edebiyatının başlıca eserlerinden olan Mantıku't-Tayr, tasavvufî bir temaya sahip olmasının yanı sıra kişinin tasvvufa dair ve tasavvuf yoluna dair bilgi edinmesi açısından da önemlidir. Zira kitapta tasavvufun temel prensipleri, özellikleri, kavramları ve inanç yapısı açıklanmıştır. Hüdhüd sırtında tarikat elbisesi ile tasvir edilirken Simurg Tanrı için bir sembol olmuştur. Kuşların her birinin zaafı kişinin tasavvuf yolunda o zaafa sahip olmasının kötülüğü ve sonuçları ile açıklanmıştır.Simurg'a ulaşmanın yolu olarak saydığı vadiler tasavvufta sıklıkla kullanılan kavramlardır ve bireyin tasavvuftaki yolculuğunun çeşitli kademelerini, makamlarını belirlerler. Her vadi açıklanırken aslında o makamın özellikleri ve zorlukları açıklanır.''
Attar, Mantıku't-tayr adlı eserinde Simurg'a ulaşmayı kulun Allah yanındaki en yüksek mertebeye ulaşması şeklinde sembolize etmiştir. Yedi dipsiz vadi, tasavvuftaki nefsin yedi mertebesini gösterir.
(Nefsin Terbiyesi kitabı, M. Zahid Kotku)
Dünya mitolojisinde de önemli bir yeri olan Simurg efsanesi Pers mitolojisi kaynaklıdır. Zamanla diğer doğu mitoloji ve efsanelerinde de yer edinmiştir.
İran efsanesine göre bu kuş o kadar yaşlıdır ki dünyanın yıkılışına üç kez tanık olmuştur. Tüm bu zaman boyunca Simurg çok öğrenmiş, tüm zamanların bilgisine sahip olmuştur. Arap kültüründe, Hint kültüründe, Mısır kültüründe vesair bir çok kültürde yer alan bu efsaneyi İslam tasavvuf kültüründe de Feridüddin Attar tasavvufun boyutları tarzında ele almıştır.
Bütün kültürlerde yeri olan efsanevi Simurg kuşunun çok büyük olduğu, yüksek bir dağda yaşadığı ve parlak renkli tüyleri olan ve her canlıdan bir alamet taşıyan, konuşan, düşünen bir kuş olduğu, iyilik sembolü olduğu tasvir edilir. Bazı kültürler ismi olup cismi olmayan bu hayali kuşu tanrılaştırmışlardır. Ortak özelliği ise hedeflenen şeye ulaşmada azim, sabır ve iradeyi simgelemesidir.
Mevlana da Simurg için:
''Onu hristiyanların haçında bulmaya çalıştım ama orada değildi. Hintlilerin mabedine eski pagadolara gittim, hiç birinde en ufak izine rastlayamadım. Dağları, vadileri gezdim, ne doruklarda ne de derinlerde bulabildim onu. Mekke'ye Kabe'ye gittim orada da değildi. Alimlere, filozoflara sordum, idraklerinin ötesindeydi. Derken kalbimin içine baktım...Orada öylece durmaktaydı. O bulunabilecek başka hiç bir yerde değildi...''
Feridüddin-i Attar eserinde kuşları konuşturarak ders vermek istemiştir. Hayvanları mecazen konuşturarak ders verme metodu 17. yüzyıl Fransız masal yazarı La Fontaine' de de görülür.Fakat müslümanlar olarak büyük mutasavvıf Feridüddin Attar'ı, La Fontaine'den beşyüz yıl önce kuşları konuşturarak mecazen ders verme sanatını uygulamasına rağmen, La Fontaine (La Fonten) kadar tanımayışımız esef verici değil midir? La Fontaine de eserlerini, şark klasikleri konularından almıştır.
Dünya kültüründe mitolojik bir hikaye olan Simurg'u güzel bir anlatımla İslam tasavvufuna kazandıran Feridüddin Attar'a Allah rahmet eylesin. Mitoloji deyince, mitolojinin de tanımını yapmadan bu konunun iyi anlaşılamayacağını düşündüm.
Mitoloji bir din veya bir halkın kültüründe tanrılar, kahramanlar, evren ve insanın yaratılışına dair tüm sözlü ve yazılı efsane birikiminin ve bu efsanelerin doğuşlarını, anlamlarını yorumlayıp, inceleyen ve sınıflandıran çalışmalar bütünüdür
''Mitolojinin varlıksal hakikatleri aktarma konusunda kullanılabilecek en yetkin anlatım biçimi olduğu söylenir... Elmas, onu cam sanan bir insan için nasıl camdan fazlası olmayacaksa; mitler de onlara masal gözüyle bakanlar için tarih boyunca masaldan fazlası olmamışlardır... Barındırdıkları anlamları sembolik ve masalımsı yapıları içerisinde saklamaları, onların her nesle aktarılmasını ve kesintisiz devamını sağlayan neredeyse alternatifsiz bir araç olagelmiştir. Bu durumda her şuur onu kendi anlayışına göre yorumlar ve ulaşabildiği derinlikte zevk ederken; zamanı geldiğinde açılmak üzere içinde bulundurduğu anlamın tohum halinde kaldığı ve uygun anlayış toprağına ulaştığında filizlenebileceği söylenir...
Mitolojiyi anlayabilmek için öncelikle bilimi, sanatı, felsefeyi ve dini anlayabilmek gerekir..." Metin Bobaroğlu.
Bütün bunlardan sonra son günlerde sıklıkla piyasaya çıkan Simurg'la ilgili yeni eserler var. Alıp okuma fırsatım olmadı. Fakat şunu belirtmek istiyorum ki efsaneler de dahil her şeyi, insanlığın doğru bir yönde gelişmesine fayda verecek şekilde kullanmak insani görevimizdir. Yoksa Allah korusun öyle şairler, öyle yazarlar vardır ki; ''Görmez misin onlar her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar.'' Şuara 226. ayetine muhataptırlar.
Bilgi ve materyalleri insanlığa hizmet için kullanmak gerekir. Nitekim Kur'an-i Kerim bunu emreder. Hakkı bile batılla bulayarak sunanlar var. Öyle insanlar türedi ki, Kur'an ayetleri hakkında bile sapık yorumlarda bulunuyorlar. Allah bunların şerrinden ümmet-i Muhammed'i korusun.
Feridüddin Attar ne iyi bir yazar (şair-mutasavvıf) ki, dünya kültüründe yaygın Simurg efsanesini İslam tasavvufunu anlatmakta kullanmıştır. Allah ona rahmet eylesin. Bizleri de o büyüklerimizin yolunda gidenlerden eylesin. Fatiha suresindeki: ''Sıratallezine en amte aleyhim, gayril magdubi aleyhim.Veladdallîn.'' (Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil'' buyrulduğu gibi, Kur'an ve sünnet yolundan (sırat-ı müstekîm) bir nebze ayrılmayan has halis kullarından eylesin. Amin.
Selamet içinde kalın..