Malum yemeğin düşündürdükleri

xxx78

Ankara'nın siyaset sofraları meşhurdur. Bir ara sayılı restoranlarını kendi aralarında paylaşırdı siyasiler; Ankara gazetecileri de haber gıdalarını o restoranların masalarından alırlardı. Ak Parti iktidarı restoran siyasetini geriletti; Ak Parti öndegelenleri ya kenar-köşede kalmış lokantalarda biraraya geliyorlar, ya da evlerde toplaşıyorlar. Gazetecilere masalardan iş pek çıkmıyor.

ESAM başkanı emekli diplomat Faruk Loğoğlu'nun davetiyle bazı önemli isimlerin bir yemek masası etrafında buluşmalarının meydana getirdiği heyecanı biraz bu trafik azlığına bağlıyorum ben. Bir ev mahremiyetinde yapılmasına rağmen hepimize o eski güzel günleri hatırlattı. Masalarda konuşulanlar partilerin içini karıştırır, istifalara, hatta yeni partilerin doğumuna sebep olurdu. Bir emekli diplomat, eski bir politikacı, iki rektör ve bir emekli Yargıtay başsavcısı, bir önceki cumhurbaşkanı ile tarihî bir ismin kızıyla biraraya gelirse, bu buluşmanın konuşulmasını doğal karşılamak gerekir.

Ahmet Necdet Sezer, Sabih Kanadoğlu, Özden Toker, Hikmet Çetin, Nusret Aras ve Tunçalp Özgen ile Faruk Loğoğlu neden biraraya gelmiş olabilir?

Bu isimlerin daha önceki birliktelikleri bilinmediği için şaşırıyoruz belki de. Oysa bir evin mahremiyetine teslim edilmiş ilk birliktelik olmayabilir bu; öyle olmaması daha akla yakın. Ankara'da bu isimlerin veya bazısının sıkça birbirleriyle buluştukları uzun zamandan beri konuşuluyordu. Son zamanlarda birbiri ardına meydana gelen gelişmelerde o birlikteliklerin payı olabilir. Dolayısıyla, Loğoğlu ikametgâhında gerçekleşen buluşmada da, bundan böyle meydana gelecek gelişmelerin planlanmış olması büyük bir ihtimaldir.

Yemeğe katılan isimlerin yalnız kendilerini değil de vaktiyle içinde yer aldıkları kurumları temsil ettiklerini düşünürseniz ne dediğimi daha iyi anlarsınız: Nusret Aras ve Tunçalp Özgen üniversiteler ve akademik dünyayı, Sabih Kanadoğlu yargıyı, Hikmet Çetin siyaset alanını, Faruk Loğoğlu dışişleri bürokrasisini, Ahmet Necdet Sezer ise yedi yıl süren cumhurbaşkanlığı süresince yaptığı atamalarla bütün bürokrasiyi temsil edebilir. Hikmet Çetin ile Özden Toker'in CHP'ye yakın kimliklerini de unutmayalım.

Bu isimler, hiç kuşkunuz olmasın, istedikleri taktirde, siyasi hayatı derinden etkileyebilecek gelişmeleri başlatabilir. Yaparlar yapmazlar, kendileri bilir; benim bildiğim, bir arada veya ayrı ayrı olarak bunu yapmaya güçleri olduğudur.

O grubun eksiği, geçmişte Genelkurmay başkanlığı veya kuvvet komutanlığı yapmış bir isim ile medya patronu veya temsilcisinin davetliler listesinde yer almamasıdır.

Buluşmayı muhtemel bir siyasi parti oluşumunun ilk nüvesi olarak değerlendirenler de çıktı. Keşke öyle olsa. Türkiye'nin şu sırada en fazla ihtiyacı olan şey, siyaseti hareketlendirdiği halde kendilerini siyaset dışı tutmayı uygun gören bir çekirdek kadronun partileşmesidir. Ahmet Necdet Sezer'in genel başkanı olduğu, Sabih Kanadoğlu'nun genel sekreterliğini üstlendiği bir siyasi parti neden olmasın?

Siyasete meraklı ve siyasi gelişmeleri etkilemek isteyen herkes partileşerek veya bir parti içerisine girerek ağırlığını hissettirmelidir.

Acaba Loğoğlu malikanesindeki buluşmanın CHP'ye dönük bir niyetle ilişkisi olabilir mi? Özden Toker ve Hikmet Çetin gibi CHP'ye yakın isimlerin buluşmadaki varlığı bu konudaki sorulara cevap arama arzusunu düşündürüyor çünkü. Ak Parti'yi ve hükümetini sarsan kadronun yeni hedefi CHP'de ipleri ele geçirmek olursa şaşmamak gerekiyor.

Ankara'da bir yemek masası etrafındaki buluşmanın duyulmasından siyasete hareket geldi. Orada konuşulanların ortamı hareketlenmesini ise biraz daha beklememiz gerekebilir.