Mali’deki Darbenin Konuşulmayanları
Batı Afrika’da bulunan ve denize kıyısı olmayan kara kıtanın yedinci büyük ülkesi Mali’de, Haziranda başlayan geniş kitlelerin katıldığı protestolar, 18 Ağustos’ta askeri darbeyle sonuçlandı.
Fransa’nın desteğiyle iktidarda bulunan Cumhurbaşkanı İbrahim Ebubekir Keita, iktidar için kan dökülmesini istemediğini belirterek Meclis ve hükümeti feshedip istifasını açıkladı.
Darbeyi Dışişleri Bakanlığımız başta olmak üzere, Birleşmiş Milletler, ABD, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Avrupa Birliği ve birçok büyük devletler şiddetle kınarken, Rusya ‘gelişmeleri dikkatle izliyoruz.’ demekle yetindi.
Afrika’da misyonerlik faaliyetlerinin başarılı olamadığı iki ülkeden biridir Mali, diğeri Somali. 19 milyon nüfusunun % 95’i Müslüman. Sosyal dokuda ve dini yaşantıda en belirleyici faktör tasavvuftur.
1.240.000 km² yüz ölçüme sahip ülkenin doğal zenginliklerinin başında uranyum, fosfat ve altın madenleri gelmektedir. Şubat ayında bulunan yeni rezervlerle toplamda 822 ton altın rezervi olduğu tahmin ediliyor. Buna rağmen dünyanın en fakir 25 ülkesi arasında yer almaya devam ediyor.
Sayın Cumhurbaşkanımızın 2 Mart 2018’de Mali’ye gerçekleştirdiği ziyaret bu düzeyde ilk olma özelliğiyle tarihi bir nitelik taşımaktadır. Bu ziyaret esnasında 2 ülke arasında toplam 8 anlaşma imzalanmıştır. Mali Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve bazı bakanların ülkemize yaptığı ziyaretlerle ilişkiler pekiştirilmiştir.
Türkiye burslarından Malili öğrenciler istifade ederken, ülkede maarif okulları da faaliyet göstermektedir.
Az sayıda askerlerimiz BM Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu (MINUSMA) kapsamında Mali’de bulunmaktadır.
İkili ilişkilerimiz genel itibarıyla insani ve kalkınma yardımı faaliyetleri mahiyetinde devam etmektedir. Ticaret hacmimiz 2003’te 5 milyon dolar iken, 2019 yılı sonunda yaklaşık 57 milyon dolara yükselmiştir.
Türkiye’den kırk yıl daha genç olan Mali Cumhuriyeti ile en çok benzeştiğimiz konu darbeler ülkesi olmasıdır. Onlarda da darbeciler en fazla on yıl sabredebiliyorlar.
Ülkede bir darbe gerçekleşti ama şuanda en çok merak edilen konu darbeyi kimin gerçekleştirdiği ya da desteklediği konusudur.
Darbeyi kim yaptı sorusunu tartışanlar, Fransa ve Rusya isimlerini öne sürüyorlar. Bazı kesimlerde cılız da olsa Türkiye destekli olduğu konuşuluyor. Fransa’nın eski sömürgesi olması ve ülkenin kuzeyinde El Kaide uzantısı radikal grupları bahane ederek bölgede 4500 asker bulundurması, Serval ve Barkhane operasyonları gibi askeri müdahaleleri bu ihtimali gündeme getiriyor. Ancak gelişmelerin Fransa’nın pek hoşuna gitmediği de gün gibi aşikar.
Darbeci subayların liderlerinden Albay Malik Diaw’ın Rusya’da eğitim görmüş olması, protestolarda bazılarının Rusya lehine döviz taşıdığı iddiası ve Rusya’nın Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki askeri varlığı bu görüşü kuvvetlendiriyor.
Rusya ve Fransa ile son zamanlarda Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya gibi sıcak konularda sürekli karşı karşıya geldiğimizi de hatırda tutmakta fayda var.
Darbeyi askerler yaptı ama zemini İmam Dicko hazırladı.
Peki kim bu İmam?
Malinin Timbuktu bölgesinde 1950'lerin ortalarında doğdu. Yerel eğitim kurumlarında Ticani şeyhlerinin rahle i tedrisinden geçti. Suudi Arabistan'da yükseköğrenimini tamamladı. Başkent Bamako’da Badalabogou Camisi’nde imamlık ve müderrislik yaptı. Suud’da okumuş olmasına rağmen neo selefi vahhabilik propagandalarına kapılmadı ve mutedil, yerli, tasavvufi çizgisini korudu.
Yüksek İslam Konseyi (HCIM)’nin başkanlığı yaptı. Dönemin Cumhurbaşkanı Amadou Toumani Touré'ye karşı kadın ve aile konularında muhalefet etti.
2012'de Mali'nin kuzeyini ele geçiren radikal grupların lideri Iyad Ag Ghaly ile görüştü. Nisan 2019'da Başbakan Soumeylou Boubeye Maiga'nın görevden alınmasıyla sonuçlanan protesto gösterileri düzenledi.
2017'de Yüksek İslam Konseyi'nden ayrılarak kendi İslami sosyal hareketini Coordination Mouvements, Associations et Sympathisants (CMAS)’i oluşturdu.
Muhalif siyasi partiler ve çok sayıda sivil toplum örgütünü bir araya getirerek M5 RFP platformuna öncülük etti. Seçim usulsüzlükleri, yolsuzluk ve güvenlik sorunlarını öne sürerek Keita yönetimini istifaya davet eden kitlesel eylemleri başlattı.
Bu ittifak ilk geniş çaplı gösterisini 5 Haziran 2020 Cuma günü gerçekleştirdiği için hareketi de “5 Haziran Vatansever Güçler Platformu” (Kısaltması: M5 RFP) olarak adlandırdılar.
Platform bir gün önce darbe sabahı eylemlerini sıkılaştıracağını ve sivil itaatsizlik çağrısı yapacağını açıklamış, Keita istifa etmeden geri adım atmayacaklarını duyurmuştu.
İmam Dicko, esas olarak Müslüman ulustaki manevi liderliğin sağduyulu yaşamından ortaya çıkmış doğal bir liderdir. Geleneksel değerlere saygılı, ahlak ve erdem öğütleyen, tevhid akidesine bağlı, aile hususunda muhafazakâr, çok kültürlülükten yana, mistik yaşantıya yatkın bir insan.
Bu son cümlenin olumsuz çağrışımlar yaptığını biliyorum. Sırf o tereddütleri bertaraf etmek için yerel ve konuyla ilgili çalışan kaynaklardan teyitler aldım. Kaldı ki bizim tarihimiz de böyle anti emperyalist örneklerle doludur. Köse Kadı gibi, Sütçü İmam gibi, Şeyh Said vd. gibi.
Aslında olay emperyalist güçlere karşı sivil bir halk inkılabı iken askerlerin devreye girmesiyle darbeye dönüştü. Umarım İmam’ın öngörüsü ülkenin darbeci geleneğini pas geçmemiş, olayların bu noktaya gelebileceğini hesaba katmıştır.
Eğer darbeci yönetim kuzey-güney tüm kentlerin meydanlarını dolduran bu hareketin mesajını doğru okuyamazsa, korkarım ki Tuareg isyanı tekrar başlar ve bölünme kaçınılmaz olur.
Darbeci subayların liderleri Albay Malik Diaw’ın İmam Mahmud Dicko’nun eski öğrencisi olması Mali’nin geleceği adına tek teselli kaynağı.
Şimdi en esaslı soru, aslında darbe kime karşı yapıldı, hükümete karşı mı yoksa aylardır meydanlarda Koronaya dahi aldırmadan eylem yapan halka karşı mı?
Rabbim Müslümanlara feraset, uhuvvet ve birlik şuuru nasip etsin.